- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ölümsüzlüğün peşinde...

Yaşam ve ölüm...
Bir varmış bir yokmuş misali, hiç beklenmedik bir anda kapımızı çalıverir.
Ama kibar bir misafir gibi buyur edilmeyi pek beklemez, kapıyı örtmeye çalışsan da nafile. Birden dalar içeriye ve kötü bir alacaklı gibi kapıp alır ve çıkar gider...
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren, gitmeye hazırlanıyoruz sanki. Gelipte gitmeyen yok...Bazıları gitmek ister gidemez bazıları ise sıkı sıkıya yapışmıştır paçasından ama nafile... Bazıları için ömür uzundur bazıları için kısacık...
Ölümlerin en acısı ise evlat acısıymış, Rabbim kimseye göstermesin...Dayanılmaz bir acı olmalı bir ana için yavrusunu kaybetmek.
Sevdiğiniz insanla sabah konuşup öğleden sonrasında kaybetmek...
Bazı insanlar da çeşitli nedenlerle kaybolurlar ve hiç haber alamazsınız, bu daha da kötü derler. İçinizde bitmez tükenmez bir umut, zaman içinde işkenceye döner.
Ölüme çare yok ! Her canlı ölümü mutlaka tadacak! Kutsal kitaplarda da böyle yazıyor.
Ancak bir haber okudum, bir deniz anası türü başka birinin saldırısı olmazsa ölmüyor !
Belli bir zaman sonra tekrar gençleşiyor ve bu değişim devamlı süregelen bir döngü halinde devam edyormuş...
Tıp adamları şimdi bunun sırrını çözmeye çalışıyorlarmış...Yani insanın da ölümsüz olması yolunda çalışılıyor. Dünya bu kadar insana bile dar gelirken hiç kimse ölmezse nasıl olur ? E herkes birbirini yediğinden zaten yine ölürler...Değişen birşey olmayacak demek ki...
Hem zaten 2012 de yaklaşıyor :) Kim öle kim kala...
Farkettiğiniz gibi bu maya kehanetlerine birazcık taktım. Bunun nedeni de dünyamızda ve güneşte hatta galaksi de olan ürkütücü değişimler...
Diğer yandan 26 Ağustos itibariyle Türkiye resmen koyoto protokolünde taraf oldu. Yakında yeni alışkanlıklar edineceğiz ve buna mecburuz. Plastik,kağıt , elektronik malzeme ve pilleri öylesine çöpe atmamamız gerekiyor. Daha başka önlemler de var tabii...