- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sarı EYLÜL-Kışkırtan SONBAHAR ve ANTALYA

Gündoğumunun kırmızı tonları, solgun sarı ışıltılara dönüşüyor.
Yıldızlar sönüyor, sabah rüzgârının serin nefesi, çiğ düşmüş toprakları okşuyor.
Ağaçlar kaçınılmaz yalnızlıklarına yol alırken, yapraklar tek tük ve isteksizce sağa sola uçuşuyor.
Dalda kalan yapraklardan süzülen, belki de yazın son sıcaklığı...
...
Güneş, mevsimini şaşırmış; kâh kavuruyor, kâh sadece ısıtıyor, kâh bulutların ardında...
Sona eren mevsimin süpürgesiyle plajlardan süpürülen kalabalıklar...
''Yaz bitiyor'' sızlanmasına aldırmadan terkedilmiş ıssız kumsal...
Hazanda kumda açan, yalnız, beyaz, baygın kokulu zambaklar...
Ruhum gibi bir hırçın-bir sakin, billur tenli lacivert deniz...
Kıyıyı döven dalgalar, ayaklarımın altında yer değiştiren fosforlu kumlar...
Bir yanda kızıl-kahverengi dağlar, diğer yanda alev alev yanan sular...
Makyajını durmadan değiştiren süslü püslü gökyüzü...
Bir yanda tüm görkemiyle sessizce kaybolan güneş, diğer yanda izinsiz ruhumu soyan dolunay...
Özleme, ayrılığa söylenen şarkılarla meşk aleminde Akdeniz...
Tende çapkın yakamoz, dudakta arsız rüzgâr...
İşte mahzun, işte masum, işte sarı Eylül !
İşte aşka davetkâr, işte kışkırtıcı; işte ANTALYA'da sonbahar !
***