Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün akşamcılığı...

Akşam olduğu zaman genelde "hüzün" çöker derler. Şarkılara, şiirlere bile konu olmuştur çoğu kez.

Oysa bir başkadır akşamcı için akşamlar. Havanın kararması ile başlar akşamcının hayatı, yalnızlığı ve beraberinde gelen huzuru. Nerede olursa olsun bir başkadır...

Bir, iki, üç, bilemedin dört kadehtir akşamcının limiti. Rakıdır genelde içkisi, domates, peynir, kavundur mezesi.

Sadakattir, eşitliktir ilkesi.

Hiç bir akşama sırt çevirmez, hepsini kucaklar hava kararınca. Kendisi geceye dolar, geceye doldurur kadehini.

Hiç bir zaman gündüzle karıştırmaz, her biri bir birinden güzel akşamları...

Geceye içer yudum yudum içkisini. Kimseye düşman değildir, kimseyi incitmez, kimsenin hakkına göz dikmez.

Geceye ağlar kimse görmesin diye, mutluluk ve huzurdur tek isteği.

Bilincindedir yaşamın kısacık olduğunun, bilincindedir inatçı olmanın bir işe yaramayacağının.

Dertlerini geceye açar, gece ile sohbet eder, geceyi de dinler akşamcı.

Kin gütmez, kalleşliği sevmez... İnsanı "insan" olduğu için değil, akşamların, doğanın bir parçası olduğu için sever ve saygı duyar.

İşine karışılmasını hiç sevmez, kimsenin de işine karışmaz.

Geceden ve kadehinden alır gücünü, mutluluğunu, sevgisini, yaşama biçimini.

Akşam karanlığında bakar dünya'ya ve çevresine. Gündüzlerin de böyle huzurlu olmasını ümit eder her akşam masasının başında...

Yıldızlar varsa gökyüzünde onlara seslenir üç kadehten sonra. Bulutla örtülmüşse gökyüzü, üzerinde uyumak için izin ister bulutlardan... Bazan izin alır ve uyur da...

Havanın kararmaya yüz tutması, kararması, geceye geçişi, hep bir görsel şölendir akşamcı için...

Hiç bir akşamı kaçırmaz akşamcı, hayatta ki en büyük alışkanlığıdır, dostluğudur, sevgisidir. Düşüncelerinin doruğa çıktığı, gerçek dünyasıdır akşamcının akşamlar...

Eleştiriye açıktır geceler. Bu yüzden hem eleştirir, hem de özeleştiri yapar akşamcı her akşam, karanlığa ve içinde ki sessizliğe...

Sanıldığı, söylendiği gibi, keder yoktur, hüzün yoktur içinde, bir bağırış, bir haykırış, bir çağırış vardır. Kulak verir akşamcı haykırışlara, bağırmalara ve çağırışlara. Gider çoğu zaman kadeh tokuşturur karanlığın sesine...

Akşamcının masası herkese açıktır, din, dil, ırk, mezhep gözetmez. "İçmesini bilsin" yeter der...

Akşamcı için akşamlar, sevda'dır, özlem'dir, sevgi'dir, birliktelik'tir, özgürlük'tür, aşk'tır, huzur'dur, sessizlik'tir, her şeyden öte. İnsan olmayı hissettiği gerçeğin ta kendisidir...

Herkesin iyiliğini, mutluluğunu, sorunsuz yaşamasını ister akşamcı.

İki, üç kadehe sığdırdığı dünya'yı herkes ile paylaşmak ister.

Akşamcı olmak için, iyi bir akşamcı'dan ders almak gerekir. Adetleri, usulleri, gelenekleri vardır. Her kadeh tokuşturanla, akşamcıyım diyenle içmez akşamcı...

Değerli e-günlüğüm; bir arkadaş sormuştu "akşamcı ne demek, mesela sen akşamcı mısın?" diye. Buyursun karar versin "ne demek?"

Dün gece eve gider gitmez arkadaşımın pansumanını yeniledim, Boss'un yemeğini verdim ve kararan hava ile bahçeye oturup, karanlığın haykırışını dinledim. Bana söylediklerini can kulağı ile dinleyip, ben de o'na anlattım içimden geçenleri bir bir... Oğlum geldi, bir süre onunla sohbet ettik. Daha sonra benim uyku saatim geldi ve yattım.

Sabah yine kalkıp kahvaltımı ve ardından arkadaşımın pansumanını yaptım. (iyi pansuman yapılır) Yaraları günden güne iyileşiyor. Yanan belli yerlere ilaç sürmüyor, başka bir şeyler sürerek deneme yapıyorum. Yani arkadaşımın yanan küçük bir bölgesini bilim adına denek olarak kullanıyorum.

Öğlen yemeğimi yedim ve kararlaştırdığımız gibi oğlum, arkadaşımın kızı ile gelip pasta almaya gittiler. Arkadaşımın bu gün doğum günü idi ve iş yerinde küçük bir kutlama yaptık. Anlaşılacağı üzere, yemeklerden sonra tatlı olarak da antep fıstıklı, çukulatalı pasta yedim...

Akşam üzeri sükunetle Linda ile birlikte akşam yemeğimi yedim, seni yazmaya oturdum ve yazdım. Artık gidiyorum e-günlüğüm. Pazartesi günü yine yeniden yeniliklerle yazışırız... Hoşçakal.


Biliyor musun: 16.yy'ın ikinci yarısında (özellikle II. Selim ile birlikte) Bizans içki kültürünün etkisinde canlanan, İstanbul'a özgü bir gelenek miş. Zaman içerisinde başka büyük kentlere de yayılmış. Halen Çiçek Pasajı, Kumkapı veya Boğaz'da nostaljik atmosferli meyhaneler bulunsa da 20.yy'ın başlarında eski ortamını, tiplerini ve üslûbunu yitirmiş... (vikipedi sözlük)
Çirkin söz: ''Tanrı, kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti. Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar..." Ahmet Altan (hı hı)
Güzel söz: "Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır..." Epiktetos

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara