Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kuşkayası (Turgut Erbek)

http://blog.milliyet.com.tr/kuskayasi

29 Ekim '06

 
Kategori
Haber
 

Ölümü gördüm

Ölümü gördüm
 

Dün akşam televizyonda haberleri izlerken, Iraklı bir gencin nasıl öldürüldüğünü gördüm. Kanepeye uzanmışken o an sıçrayıp oturdum. Beynim uyuştu, gözlerim karardı. Sanki savaşı çıkaranlar o görüntüden utanacaklarmış gibi defalarca gösterdiler...

Bacağına saplanan ilk kurşunu hissedince yüzüne yansıyan acıyı gördüm.
Gencecik fidandı…
Yeni açılmış bir güldü...
Ailesinin umuduydu…
Yavukluydu…
O geleceği hakkında hâyâller kuran bir insandı!.

Ne günahı vardı? Kime ne kötülüğü dokunmuştu? Yaşıtları kız arkadaşlarıyla el ele dolaşıp, diskolarda eğlenirken o, cehennem ateşinden nasıl kurtulacağını düşünüyordu. O acıyı, o korkuyu o vahşi sonu hak edecek ne suç işlemişti? Ne oluyor, bana neden ateş ediyorlar diyen o çaresiz bakışlarını gördünüz mü? Kameranın olduğu tarafa dönüp yardım dileyen gözler, beynime dövme gibi kazındı... Dünden beri gözümün önünden gitmiyor.

Gözleri görmeyen bile bu acıyı yüreğinin taa derinlerinde hisseder. Peki, ona yaşam hakkı tanımayan kim? Dünyanın jandarması, köyün ağası... Ne istiyor? Petrolünü, canını, özgürlüğünü, namusunu, ekmeğini... O zaten aç, işsiz, ekmeksiz... Onlar, çaresizliğe, fakirliğe, açlığa mahkum edilenler. Cahil oldukları için birbirlerine düşürülenler...

Eliyle başına tutarak, üstüne dolu gibi yağan kurşunlardan korumaya çalışıyordu. O koruduğu başına biraz sonra kaç kurşunun saplanacağı hiç aklına geldi mi bilmiyorum. Belki o an bacağından vurulduğuna şükrediyordu kim bilir!

O çiçeğe durmuş taze bir fidandı. Bir insandı ve yaşamaya, mutlu bir aile kurmaya hakkı vardı. Ama leş yiyiciler, vampirler, sırtlanlar ona yaşam hakkı tanımadılar. Ülkesine zorla girip, evinin önünde öldürdüler.

Geçmişte yaşanan savaş görüntüleri henüz belleğimizden, göz bebeklerimizden silinmemişken, yirmi birinci yüzyılda bunu tekrar yaşamak çok acı. Ağlayarak terk edilen evler, ulaşılmaz yollara dizilen konvoylar, nereye ve kime sığınacağını bilmeyen acılı bedenler, her şeyden habersiz annesinin kucağında gülümseyen masum yavrular gözümün önünden hiç gitmedi. Gitmiyor....

İnsanlara bu acıları layık görenler, geceleri nasıl uyuyorlar acaba?

Bugünkü yazımı, değerli şair- yazar Timuçin Özyürekli’nin ''Savaş Pilotundan Annesine Mektup'' adlı güzel şiirinden alıntılar yaparak noktalamak istiyorum. 16/3/06


Yalınayak, uzun saçlı, karagözlü bir çocuk
Rüyamda gelip duruyor karşımda
Kopmuş kolunun açık kalan damarlarından
Kan fışkırıyor üstüme
İç parçalayan çığlıkları boğuyor beni her gece
Bugün de çok çocuk öldürdüm anne…

Küçük kum tepelerinde karınca yuvalarıyla
Oynarken görüyorum çocukları
Onlar aç ve yoksul, soğuktan üşümüş
Çikolata-şeker yememiş, dondurma nedir bilmemişler
Oyuncakları olmamış, belki gerçek trenleri de
Bugün çok çocuk öldürdüm anne...

Turgut ERBEK

 
Toplam blog
: 72
: 1492
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Edebiyata ortaokul yıllarında şiirle merhaba dedim. O yıllarda şiirlerim ve yazılarım yöresel gezete..