Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Ön yargının idaresindeyiz.

Ön yargının idaresindeyiz.
 

Net'ten


- O mu? Bırak onu, baksana kıyafetine ne olduğunu bildiriyor kıyafeti.

- Ne! ... O dernekte mi çalışıyor? O dernek ne işe yarar ki? Desene boş biri?

- Yüzü gülmüyor ne kadarda kendini beğenmiş değil mi? Bizi küçümsüyor ki böyle bakıyor?

-Geçen gün yolda gördüm yanında bir erkek kesin sevgilisiydi. Bak bu günde yanında yeni biri var desene yolun yolcusu…

Bu listeyi daha böyle çok uzatabiliriz. Dedikodu şeklinde ele alabilirsiniz bunları ve bunun gibileri ama özünde önyargı var hepsinde de. Önyargılı değilim derken dürüst olamıyoruz. Ama pek çoğumuz önyargılı davranıyoruz bizim gibi olmayan, görünmeyen ve düşünmediğini sandığımız kişilere karşı.

Kafamızda bir şablon oluşmuştur yaşamla veya düşünce ile ilgili olarak. Hiç araştırmayız nedenini, niçinini, şablonlar ile sonuca varıyoruz. Yargılıyoruz insafsızca karşımızdakini.

İlk anda hislerimizle yaptığımız tespit, ömür boyu olmasa da uzun bir süre devam ediyor. Sadece kendimize saklasak yine sorun değil ama bu fikrimizi pek çok kişiye de aktarıyoruz. Onları da önyargımızla oluşturduğumuz düşüncelere inandırmaya çalışıyoruz.

Aslında bilgimizle değil hislerimizle davranıyoruz çoğunlukla.

Bizlere dayatılan düşünce ve yaşam biçimlerini kıramayıp bocalarız. Farklı olmak isteriz kimi zaman, ama gelenekçiliğimiz engel olur. At gözlüğü takarız, kilitlenip kalırız bir noktaya. Kilitlenip kaldığımızda da olayın özünü kaçırmış oluruz farkına varmadan.

Önyargımız yüzünden değimlidir pek çok güzelliği kaçırmamız.

Anlaşılabilecek konularda çıkmaza girmemiz.

A yapısı, B yapısı demeden ortak noktalarda buluşup gelişmek yerine parçalanmayı seçiyoruz. Kıramıyoruz önyargı denen illeti. Bu sadece siyasette mi böyle, hayır. Dostluklarımızı da harcıyoruz önyargılarımız yüzünden. Halbu ki gerçek dost olabilsek; hangi farklılık, ayrım olursa olsun kenetlenip daha bir güçlü dostluk çıkartmak varken yenilir dostluklarımız önyargıya. Ön yargılarımız yüzünden gerçek dostluğu bile yaşayamıyoruz.

Ön yargı yüzünden işlenen cinayetler, kırılan kalpler, sönen ocaklar, yitirilenin yaşamın kendisi olduğunu acaba ne zaman fark edeceğiz.
Beynimize, yüreklerimize duvar örmekten ne zaman vazgeçeceğiz?

Şu hikâyeyi eminim pek çoğunuz biliyorsunuz. Anımsaya bildiğim kadarı ile anlatmaya çalışayım size.

“Trenle yolculuk yapan adam, dalgın dalgın oturuyor yanındaki iki çocuk bağırıyor tepiniyorlar. Adamın umurunda bile değil çocuklar. Çocuklar ağlıyor annesini istiyor, tepinip ağlıyorlar, ama adam oralı değil.

Trende bir kıyamet, herkes rahatsız oluyor ve söyleniyorlar.
-Ne anlayışsız babasın çocuklarınla ilgilensene.
-Madem bakamayacaksın neden dünyaya getirdiniz.
-Biz mecbur muyuz çocukların bağırtısını çekmeye.

Gürültü yükselince gelen görevli adamı kendine getiriyor. Adam eşini yeni kaybetmiş ve cenazesinden geliyorlarmış…”
Bundan sonra trendekilerin halini anlatmaya gerek var mı?

Birde gelincik öyküsü vardır.
“Kadın ormanda bulduğu gelinciği eve getirip bakar. Kadın hamiledir ve birkaç gün sonra doğum yapar. Kadın her gün hem çocuğunu hem de gelinciği besliyormuş. Bir gün kadın dışarı çıkmak durumunda kalmış. Gelincikle bebeğini evde yalnız bırakmış. Eve döndüğünde gelinciğin ağzı kanlar içindeymiş. Dehşet ile bebeğini parçaladığını düşünerek saldırıp öldürmüş gelinciği. İçerden çocuğunun gülücük sesleri ile kendine gelmiş kadın. Bebeği oldukça sağlıklı oynuyor ve beşiğinin yanında ölü bir yılan.”

Albert Einstein, “İnsanlardaki ön yargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur” der...

 
Toplam blog
: 96
: 2224
Kayıt tarihi
: 13.06.06
 
 

Hayata güleryüzle bakmaktır felsefem ama polyannacı değil. 1961 Sivas doğumluyum, evliyim 2 kızım..