Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '14

 
Kategori
Deneme
 

Önce sesler yitiyor. Gidelim.

Önce sesler yitiyor. Gidelim.
 

 

 Bu sessizlik var ya! Bu uğultulu, üst perdeden, sağır eden bu sessizlik,

Bir dal çatırdasa, bir dalga çıksa kuma, bir cümle kursa bir insan

Ben onun nefesini duysam, bir sağır kadar hasretken sese

Sussun şu çok gürültülü sessizlik, kendimi bile duyamıyorum.

Gidelim. Hadi kalk nereyeyse, oraya. Kimsen kimsin gidelim. Boğuluyoruz.

Kıyıda boğulmayız deme. Hem nasıl bir kıyı bu böyle? Balık ölülerini taşıyor, yeşil kahve kirli su. Ayaklarımızın dibine kadar yaklaştı çamur, vıcık vıcık balçık görmüyor musun?

Yavaş yavaş ”kuruyorum” diye diye kurumadı mı o nehir? Şimdi arda kala…. Dur! Sakın basma, basma oraya… bataklık. Çekiyor bak! insanları yavaş yavaş.

 Önce sesler yitiyor.

 Çığlıklarını sevdiğim, martılar vardı. Sağanak sağanak  yağarlardı, üzerimize değmeden geçip giderlerdi kaparak lokmalarını. En usta balıkçılardı onlar, öğrenemedik doyacağımız kadarına atmasını oltayı.

En sığ suda boğulmayı öğreniyoruz şimdi. Bulana bulana içimiz.

Uzaklara, derinlere, engine, göğün denize yaslandığı yere, ufk’a çevirelim rotamızı gidelim. Kendinden uzaklaşan bir insanın, uzakları çağırması bir yanılgı mıdır?

En son ölümde daha da uzaklaştı, içimde ben olduğunu sandığım o varlık.

Her soğuk acıda yetişirdi imdada gözlerimden damla damla sıcak ıslaklık.

“Taş oturdu yüreğime yavrum” diye inliyordu bir ana, haber bülteninde. Biz o sırada akşam sofrasında lokmalarımızı boğazımızdan itiyorduk. Düştü çatal. Çığlık boğazımıza takılı, çıkaramıyorduk. O taş oturdu soframıza yutkunamıyorduk. İnsandık.

Taşlaştık, başkalaştık. Bünyeler aşırı aşınmaya karşı korumaya aldı kendini nasırlaştık. Ya da daha fazla yıprandık sustukça, ıssızlaştıkça, yollar boyu haykıra haykıra bağırmadıkça.

Önce sesler yitiyor

Issızlaşan kıyıların sığlığına tortular birikiyor. Atıklar halinde çamurlaşıyor, başkalaşıyor. Çekiyor sığına deniz kabuklarını, ölü balıkları, istiridyelerin içinde ölü can kırıkları.

Kaptan!...  Hey kaptan!

Bu son sesimiz nerdesin?

Rotamız yok, sahilimiz yok

Pusulasız açılacağız dümensiz bir gemiden

Rastlarız elbet bir martı sürüsüne

Ses ver! Cümle olmaya durmuş bir ses

Yolumuz uzun, yolumuz derine derine…

 

http://www.youtube.com/watch?v=aBtP20EUP2U

 
Toplam blog
: 28
: 194
Kayıt tarihi
: 23.06.11
 
 

Çocukken en çok gökyüzünü merak ederdim. Sürekli sorular sorardım, o kadar bıktırırdım ki, "çok faz..