Önce ve şimdi

Aşktan ne anladığınız önemli. Bir önceki şarkılara birde şimdikilere bakın. Birinde gönül havası var. Ötekinde kasap havası.

Öncekilerde yürek yanığı vardı. Şimdi ciğer kokusu geliyor.

Bir edep vardı aşklarda. Ayakaltına alınmayan sevgiler. Gece yarılarından sonra barlarda yıpratılmayan sevgililer.

Bakıyorsunuz kadeh kaldırırken bir seviyor. Kendinden geçerken başka seviyor. Ayılınca birbaşka sevgiye geçiyor.

Bu hastalığın adına sevgi diyor. Aynı anda üç sevgiliyi idare ediyor.

Birine mesaj atıyor, ötekine msn’den yazıyor. Diğerine pastanede randevu veriyor.

Sabah biriyle, öğleden sonra bir diğeriyle çıkıyor.

Buradan ne şiir çıkar ne şarkı.

Kafayı ciğerle bozan kedi aşkı bu.

Bağlamanın yerini tutmuyor gitarlar.

Hani nerede kaldı eski şarkılar.

Şarkıların gözü kör olmadı fakat onları göremeyecek kadar gözler bozuldu, kulaklar işitmez oldu.

Eski dediğimiz on-onbeş yıl öncesine gidin.

Bir de bugüne bakın

Şarkı sözlerimiz arasındaki farkı bir kıyaslayın.

Ne yazan kaldı ne besteleyen.

Söyleyenin gönlü olmazsa söyleyende kalmadı diyeceğim.

Aşk mı dediniz?

Kelimelerdeki aşk anladığımız.

Gönüllerdeki aşklar o eski vefalı sevgililerle birlikte çekip gittiler.

Kelimeleri de bize kaldı anlaşılan.

Dünden kalan ne varsa kıyıda köşede toplayın toparlayın yeniden.

Yoksa ne günün güne ne gecenin geceye benzer bir hali kalmayacak.

Ya da toparlanın yolculuk var yarına.

Burada durmak yok gayri.

Yolcu yolunda gerek.