Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '16

 
Kategori
Felsefe
 

Öncelikle sevgi..

Bazen birileri birilerini bir yere gönderir, bir işinin yaptırmak yada gönderdiği kişinin işini yaptırmak için. Gönderen şahsın tanıdığı olduğu beyanı yanısıra gönderen yüce zat lütfederek kartını verir ve kartın arkasına "hamili yakinimdir" yazmayı da ihmal etmez.

Kaba tabirle kısaca "torpil" diyoruz buna.

Torpil'i çok sever bizim toplum.

Ben de.

Askerlik'te mi torpil yaptırmadım? Çalışmakta olduğum kamu kuruluşu müdürümün bir telefonuyla istediğim yerde görevimi tamamlamak mı dersiniz, söz konusu kamu kuruluşunda görev yapmak için yaptırmış olduğum torpil mi dersiniz, üniversiteye girebilmem için yaptırmış olduğum torpil mi dersiniz (kayıt yaptıracağım gün 12 Eylül askeri darbe gerçekleştiği için kaydımı yaptıramamıştım tabi ama 14 yıl aradan sonra torpilsiz kazanmış olduğum üniversite'de bir yıl okuduktan sonra kendi isteğimle okulu bırakmıştım o da ayrı konu) hep torpil hep torpil..

İlginçtir, torpil yaptırarak girmiş olduğum kamu kuruluşunda kısa süre görev yaptıktan sonra kendi isteğimle istifa etmiştim. Üniversiteye kayıt yaptıracağım gün ihtilal ile karşılaşmış kayıt yaptıramamıştım. Askerlik deseniz, evet istemiş olduğum birliğe torpil ile tertip edilmiştim ama orada da bir komutan beni kantin muhasebesine almak isterken bir diğer komutan mutemet bölümüne almak istemiş. Aralarındaki anlaşmazlık yüzünden mutemetlik görevine tertip edilmiştim ama tonlarca da diğer komutandan sopayla dayak yemiştim hem avuçlarımdan hen dizlerimden. (az buz değil, dayak korkunçtu)

Ama kamu kuruluşundan istifa ettikten sonra hep emeğim hep emeklerimle çalışarak ve emeklerimin yansımalarını görerek hayatla zaman zaman dalga geçerek, beklemediğim insanlardan kötü davranışları gördüğümde veya hissettiğimde "insan işte!" deyip konuşan bazı hayvanları yok sayarak yaşamı renklendirmeye çalışmaktayım..

Demem şu ki; emek, emekten yana olmak güzeldir!

*

Konuyu bugünkü anektoduma bağlamak istiyorum aslında da bir türlü bağlayamıyorum.

Gözlüğü terketmem için kısa bir operasyon yaptırmam gerekiyordu. Tanıdık başhekim yardımcısının 'hamili kart' ile öncelik sıra almak için gitmiş olduğum bölümde Zonguldak ilinden gelen benden bir öndeki göz nakli yapılması gereken kişinin doktorla konuşmalarını istemeyerek kulak misafiri olunca elimdeki 'hamili kart' avucumda buruşturarak önceliğimi beynimde iptal ettim. Normal koşullarımı tercih ettim.

Hiç kimse kimsenin hakkına tecavuz etmeye hakkı yoktur, olamaz, olmamalıdır! Hakkımızı da aramalıyız o da ayrı bir konudur.

Hele konu sağlık olunca asla ve asla bir başkasının hakkına tecavuz etmek gibi hiç bir lükse kimse sahip değildir, olamaz!

Düşündüm orada, ben sıra önceliği alsaydım göz nakli yapılacak kişinin sırasını almış olacak ve belki göz nakli sorunları ortaya çıkabilecekti.

*

Bu anektodu egolarım tatmin olsun diye anlatmadım..

Biz insanlar toplumları oluşturmak için varız dır. Güzel iyi ve yaşanılır toplumu oluşturmak kendi elimizde olduğuna inananlardanım.

Öncelikle sevgi..

Önce kendimizi sevmeliyiz.

Kendimizi sevdikçe başkalarını da sevmeyi öğrenebiliriz.

Daha sonra kendimize saygı duymayı, ardından başkalarına saygı duymayı öğretir bize.

Kapitalizm sisteminin bizlere dayatmış olduğu insan yozlaşmalarını durdurmak kendi ellerimizde dir inanınız.

Kapitalizme inat birbirimizi daha çok sevmeli birbirimizin değerlerine daha çok saygılı birbirimizin haklarına daha çok sahiplenmeliyiz.

Bütün iş iç hesaplaşmalarımızdan geçiyor.

İç dünyamızı güzel duygularla beslediğimiz zaman sorun zaten kendiliğinden ortadan kalktığını görürsünüz..

Kendimizle barışık olacağız öncelikle..

Sadece size kötülük yapmak isteyen kişileri hissedebilmeniz yeterlidir. Onları yok sayın, tamam dır. 

 

 
Toplam blog
: 2327
: 450
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

25.05.1960 doğumlu. Üniversite terk. Müzik, seyahat ve tiyatro sever. Antalya Devlet Tiyatrosu'nd..