Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '18

 
Kategori
Deneme
 

Önemini Abartma Ölmek Diye Bir Şey Varken

Önemini Abartma Ölmek Diye Bir Şey Varken
 

foto: Emre Erden İskenderun'da Gün doğumu


Yaşlı bir insana baknca ne hissediyorsunuz? Ben ölümü düşünüyorum. Elbette kendi ölümümü, bana mahsuz olan sadece benim tadacağım ve kimselere anlatamayacağım o anı. Omuzlarda bir mahalle camiisine götürülürüm herhalde, birkaç akrabam varsa oğlum, kızım veya karım olur. Birkaç kişi ağlar, herkes bağırır arkamdan; iyi bilirdik! Beni hiç tanımayanlar bile, iyi bilirdik, derdi herhalde.

Oysa arkamdan iyi bilirdik demelerini istemem. Deli bilirdik demelerini isterim. Hoş deli miyim, zır deli miyim, akıllı mıyım orasını bilmiyorum. Bizim ailenin erkekleri özellikle annemgil biraz delidir. Mesela rahmetli dedem (Süleyman) sevdiği kadının uğruna bir gemiye kaçak binip Mısır’a kadar gitmiş. Şu piramitleri olan, Nil nehrinin aktığı Mısır! Hem de sene 60’lar falan. Yakalanınca hapis yatmış zavallı Kırımlım. Casus zannedilmiş yazık.  Babamın akrabası olan İbrahim dedemiz de delinin tekiymiş. Balkan Harbinde köyü terk etmediğini söylüyorlar rahmetlinin bir mezarı bile yok. Makedonya dağlarında bir yerelere atılmıştır garibim ama o da deliymiş. Sevdiklerini düşmandan korumak için terk etmemiş köyü. İnsan sevdiği için ölür mü? İşte ölmüş ya!

            Lakin şimdi hepsi hafızalarda üç beş anıdan ibaret. İnsan dediğin böyle bir şey işte. Kimse sizi hatırlayarak ömrünü tüketmiyor. Cenazem kaldırılacak, insanlar evlerine gidecek, yine yemek yiyecekler, denize girecekler, bir sigara yakacaklar, bir kadın sevecekler... Biz öldük diye dünya durmayacak herhalde. Kötü bilinmektense deli bilinmek iyidir. İleride e-devletten soyağacı karıştırıldığı zaman Emre adını gördüklerinde bu dedemiz ne deli adammış yahu, desinler. Şairmiş, yazarmış, çizermiş. Çok aşık olmuş, çok savaşmış, çok bilirmiş desinler.

           Yazdığım kitaplarla mesela üniversite sıralarında otururken bir havaları olsun. Biz sevmeyi Emre dedemizden öğrendik, desinler. Deli gibi, zır deli gibi sevmek. Ektiğim ceviz ağaçlarına baksınlar, bir çocuğun önünde ağzını kaydıra kaydıra limonlu dondurma yemesinler isterim. Allah’tan kitaptan bahsetmeme gerek yok. Kul hakkıyla iftar yapmasınlar isterim. İyi bir müslüman olsunlar isterim ama böyle dediysem bilimi de sevsinler isterim hem de çok sevsinler. Cahillik ordusuyla savaşsınlar. Fibonucci’yi, Avagadro’yu, Mendeleyev cetvelini bilsinler. Termodinamik yasaları, soğuk füzyonu, Higgs Bozonunu, Stratosfer’deki bulutların hareketlerini, Ay’ı takip etsinler, pencerelerinden göğe doğru bir teleskop yükselsin isterim. Dünyanın düz olduğuna, yaşamın Antartika’da bittiğine inan enayilere gülsünler ama her şeyden önce insan kalsınlar isterim.

           Neyse ne anlatıyordum ben. Niye bu yazı bir vasiyetnameye dönüştü. Neyse yaşımızı söylemeyelim ama daha çok gencim. Yaşama sarhoşuyum ben. Gelelim konumuza sevgili kardeşlerim. Şu dünyada önemimizi abartmamak lazım. Çünkü unutulacağız, kırmamak lazım çünkü hatırlanacağız. Şu dünya denen akvaryumda biz de bir balığız işte, kendimizi denizin efendisi sanmamak lazım. Öleceksek adam gibi ölmek lazım. Hani şu savaş filimlerinde her yerinden mermiyi yiyip inatla kalkmaya çalışan, inatla son kurşunlarını düşmana boşaltan adamlar var ya; işte onlar gibi ölmek lazım.

Hayat kısa... Yaşamak lazım!

Emre ERDEN

 

 
Toplam blog
: 203
: 322
Kayıt tarihi
: 16.11.13
 
 

1991 İskenderun doğumlu. EMU Mütercim Tercümanlık, Amasya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezun..