Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Haziran '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Önemse(me)mek ve önemsen(me)mek

Önemse(me)mek ve önemsen(me)mek
 

Biri sen, diğeri o ile ilgili…

Birini önemsiyorsanız, bunun çok farklı sebepleri vardır. İş ilişkisinden başlayıp ailevi ilişkiye, arkadaşlık, dostluktan tutun da aşk ilişkisine kadar geniş bir açı ile bu kavram ele alınabilir. Bu ilişkilerin adı ne olursa olsun içinde sevgi vardır ya da olmalıdır…

İçinde sevgi barındırmayan ilişki olabilir mi? Bazı hallerde bu da mümkün. Ama onda da saygı unsuru vardır ve yine yukarıda dediğimiz gibi (ya da) olmalıdır.

Saygı ve sevgi yan yana, iç içe birlikte olması gereken kavramlardır. Ve her ilişki, paylaşım esasına göre oluşur, devam eder ya da edemez. Paylaşımda ise karşılıklı olmak koşuluyla tolerans ve hoşgörü ana faktörlerdir.

Birçok kişi “tolerans ya da hoşgörü” der. Ama bu doğru değildir. Doğrusu “tolerans ve hoşgörü”dür. Çünkü bu farklı iki kavramdır ve farklı eylemleri tanımlar.

Burada tolerans ve hoşgörüyü biraz açmak gerekir. Tolerans; Fransızca kökenli ve bilimsel bir tanımlama kelimesidir. Çok kısa olarak; bilimsel bir konu, iş, araştırma, eylemindeki kabul edilir hata payını belirtir.

Tüm bilimsel ve içinde matematiksel bir veri barındıran eylemlerde tolerans; o eylemde baştan kabul edilen hata payının matematiksel ölçümüdür. Bu rezistansın toleransı yüzde ondur, bu kapta; yüzde beş toleransla bir litre süt vardır, vb.

Tolerans sosyal yaşamdaki yasal durumları da yine matematiksel bir veri ile tanımlar. Bir para cezasını beş iş günü içinde ödemek gibi… Bir dernekte devam durumu da buna örnek olabilir.

Adı bilim olan her konu ya da dalda da mademki mutlaka matematik var, o zaman içinde de tolerans var.  Elektrik, elektromekanik, hidrolik ve diğer akışkanların eylemleri, hukuk, tarih, tıp vs.

Bu yazıda önemle vurgulanmak istenen sosyolojide ise eylemler, davranışlar matematiksel bir veriyle; yasa, tüzük ve gelenekler ile sınırlanır.

Sonuç olarak; tolerans kişisel bir veri değildir. Tamamen bilimseldir. Kişileri fevkalâde ilgilendirir ama kişisel değildir.

Hoşgörüde ise durum hayli farklıdır…

Hoşgörü; iki kişi arasında oluşur. Hoş gören ve hoş görülen… Hoşgörü tamamen kusurların ve hataların -kusur ve hata iki farklı kavramdır ki bunu da vurgulamak gerekir- ya da zaafların, hoş gören tarafından yok sayılması esasına dayanır.

Hoşgörüde açık ya da kapalı  olarak hataya, hatta suça iştirak payı vardır. Tabi burada şu vurguyu da yapmak gerekiyor: Hoşgörü; yasa, tüzük ve gelenekler ile örf ve adetlerin önünde olmamalıdır.

Sonuçta; hoşgörü kişiseldir. Ortada bir “hoş gören” ve bir de “hoş görülen” olmazsa oluşmaz!

Önemsemek, sevmek ve âşık olmak...

Bu üçü bir arada olmayabilir. Önemsersiniz ama sevmezsiniz. Seversiniz ama âşık değilsinizdir. Fakat âşıksanız; önemsersiniz, hem de çok önemsersiniz. Seversiniz, hem de çok seversiniz.

Âşık kişi önemser. Çok önemser. Ama bir o kadar da önemsenmek ister. Önemsenmediğini sezdiğinde kırılır. Çok kırılır! Önemsense de bazen bu ona az gelir. Yetmez! Ya da anlamaz! Önemsenmediği hissine kapılır.

Aşkı taşımak zordur. Önem, sevgi, saygı ve de özen gerekir. Özen yoksa zordur, hatta mümkün değildir. Aşk çok kırılgandır. Narin bir porselen gibi çatlar ve yapışsa dahi iz kalır.

Önemse(me)mek ve önemsen(me)mek

Biri sen, diğeri o ile ilgili demiştik.

Geldik mi başa yine…

Başa dönmek iyidir… Başa dönmek tekrar ivme sağlar = Devinim…

Önemsemek tamamen kişisel bir duygudur. Kimse kimseyi “sen beni önemse” diye taleple kendini önemsetemez. Önemseyen bu kanıya ya da duyguya tamamen ve kendi usu ile karar verir.

Sen bana kendini önemsetemezsin. Ben eğer seni önemsemek istiyorsam önemserim.

Ama önemsenmeyi bekleyen kişi önemsenmediğini algıladığında ilişkiyi sonlandırabilir ki genelde böyle olur: Bu; biraz da kişinin hayatında egemen olan prensipler varsa daha çabuk ortaya çıkan bir olgudur

Beklentinin karşılanmaması..

Şimdi önemsenmek de karşı tarafa kaldı. Senin tarafından baktığında bunun adı; “önemsenmek” iken, onun tarafından baktığında adı;  “önemsemek”…

Önemserken ve önemsendiğinizi de görürken, bu duyguya çokça sevgi de kattıysanız.

“Yok, sadece sevgi demek bana yetmez.”  Bunun adı aşk diyorsanız. “Benim ayaklarım yerden kesildi, kalbim pır pır atıyor. O olmazsa…” diyorsanız. Tamamdır âşıksınız

Tekrar mı olacak! Olsun: Âşık kişinin gözü kördür…

Ayaklar yerden kesilecekse, zaman duracaksa, bu karşılıklı olmalıdır...

Âşıksanız karşılıklı özen olmalıdır…

Porselen çatlamamalıdır…

Yapıştı sanırsın, ama aldanırsın. Mutlaka “İz” kalmıştır…

En iyisi o porselen hiç çatlamasın ve tamir etmeye de gerek kalmasın!

Karşılıklı birbirinizi önemseyin…

 

Bojidar Çipof

16 Eylül 2009 03.07 Yeşilköy

 
 
Toplam blog
: 336
: 625
Kayıt tarihi
: 29.01.10
 
 

Araştırmacı yazar BOJİDAR ÇİPOF: 1953 yılında İstanbul'da doğdu. Ailesi; Ege Makedonyasından İsta..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara