Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Onlar da Çocuktular

Dünya kurulduğu , insanoğlu varolduğu günden bu yana emeklerle büyüttük çocuklarımızı. Karnımızda taşırken, kucağımıza aldığımızda aynı duygularla sevdik onları. Bizim parçamız, yarimizin parçası gördük. Yediklerinde doyduk, sevinçleriyle mutlu olduk.

Nerede, ne zaman, nasıl olursa olsun hep gözünün içine bakarak büyürler. Muhtaç, sevgiye hasrettirler.Bugün yada geçmişte. Bir asır öncesinde , elli yıl sonrasında.Analarının kucağında, dizlerinin dibinde büyür, çocuklar… Onlar da bir ana kuzusuydular. Vatanı koruyacakları, düşmana dünyayı dar edecekleri için değil sevgiyle, kimbilir analarının hangi hayalleriyle büyüdüler. Yokluklarla savaşan, yoktan var olmaya çalışan bir milletin yarınları olarak dünyaya geldiler. Bebektiler, analarının kucaklarında , kınalı kuzuydular , çocuk oldular, sokakta çelik çomak oynadılar, genç olurken, asker oldular, vatan korudular, siperlerde şehit oldular.

Hasan, Ahmet, Seyit daha niceleri, gözlerini kırpmadan analarına, gençliklerine doymadan, yar kokusu tatmadan vatan ocağında asker oldular. Gözlerini kırpmadan ölüme daldılar. Yaşanacak, nefes alacakları bir vatanları olsun diye arkalarına bakmadan gittiler ölüme. Yokluğun en ağır hissedildiği zamanlarda, işgal edilen vatan toprağında, sadece yüreklerindeki vatan aşkıyla dikildiler düşman ateşinin önüne. Teçhizat olmadan, karnı doymadan, her gelen kurşunda yanında şehit düşen arkadaşlarına bakamadan savaştılar.Yağan top, havan ateşinin altında tek duaları vardı. Ölümüne savaşmak. Başkumandanın emriydi. Savaşmak için değil, ölmek için savaşıyorlardı.

Öyle bir savaştı ki bu, öyle bir kavgaydı ki, okullarından, analarının dizinin dibinden kalkıp, eli silah tutmayı bilmeden girdikleri bir mücadeleydi. Ölümüne.Analar kınalayıp yolladılar yavrularını. Şehit olacaklarını , yüzünü son kez gördüklerini bilerek. Tek yürek, tek vücuttu hepsi.Her kurşunda biri ölüyor, ölenin yerini, yenisi alıyordu. Kıyametin en koyusu siperlerde yaşanıyordu. Top, havan mermilerin tozuna, insan eti parçaları karışıyordu. Olmaz denilen oldu, yenilmez denilen düşman direnemedi, gencecik siperlere.Eridi zırhlılar, koca yüreklerin karşısında.Serin sulara gömüldü denizaltılar.On metre ötedeki düşman siperleri toz duman oldu.Ölürken kınalı kuzular geri aldılar kendilerinin olanı. Bozgundu bu düşman için. Onca silaha, topa, havana karşı galip gelmişti o yürekler. Vatan ruhuydu bu. Çekildiler gerisin geriye. Olmadı. Geçemediler. Çanakkale geçilmezdi. Vatan bölünmezdi. Bu bir savaştı. Can savaşı değil, vatan savaşıydı. Can kolay verilir, ama vatan verilmezdi.

Şimdi savaştıkları siperlerden bize bakıyorlar sessizce. Uğruna can verdikleri, yoluna baş koydukları vatanlarını izliyorlar. Aldığımız emanete ne kadar sahip çıkabiliyor, ne kadar koruyabiliyoruz. Unuttuğumuz özümüze geri dönmenin, emaneti korumanın zamanı bu. Uğrunda canlar verilerek hediye edilen vatan toprağının bir karışı bile değerli. Unutmayın bir gün yine gelecekler. Yine isteyecekler kendilerinin olmayanı. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Kendimiz için, yarınlarımız için, yavrularımız için sahip çıkalım. Başka bir bayrak altında nefes alamayız, yaşayamayız... Kanla sulanmış, uğruna can verilmiş, bu vatan bizim. Hepimizin.

 
Toplam blog
: 13
: 913
Kayıt tarihi
: 04.02.10
 
 

İstanbul doğumluyum.Bir kızım var 4 yaşında. Okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Yazdıklarımı paylaşma..