Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Temmuz '07

 
Kategori
Futbol
 

Onun dokunulmazlığı var

Onun dokunulmazlığı var
 

Hakan Şükür, 1992'den beri kesik kesik Avrupa maceraları hariç Galatasaray'da. Ara sıra girdiği ve uzun süren "gol oruçları" meşhurdur. Sonrasında attığı ilk golden sonra gerisi gelir. Yanında şimdiye kadar Arif, Mustafa Kocabey, Gütshow, Kubilay, Saffet Sancaklı, İlie, Marcio, Ümit Karan, Necati, Boliç, Hasan Kabze, Burak oynadı. Çoğu Galatasaray'dan gitti. Ama Hakan ilerlemiş yaşına rağmen halen kadroda.

Hakan ara sıra yaptığı sert açıklamaları ve siyasi tercihi ile bilinen bir futbolcu. Onun en sert açıklamasını ise Galatasaray UEFA kupasını kazandıktan sonra yaptı, "Galatasaray'da misyonumu tamamladım!" diyerek. Bir de o sıralar Fatih Terim ile girdikleri "cip" polemiği vardı.

Avrupa'ya gidip orada yabancı hocalarla bir türlü uyuşmadı. Uzun süre kulüpsüz kaldı. Sonra yuvaya döndü. Bu sefer aklına gol rekorunu kırmayı soktu. 2005-2006 sezonunda şampiyonluk kazandıran "ilahi adalet" nedense bir sonraki yıl yanında yoktu.

Sezonun ilk maçı, şampiyon Galatasaray lige moralli başlamak arzusunda. Son dakikalarda durum 1-1 iken kazanılan penaltı, Hakan kötü bir penaltı atar.

Sezonun ilk yarısı Rize deplasmanı, durum 1-0. Galatasaray oyunun hakimi durumunda, Rize ceza sahasında oluşan karambolda top direkten döner. Bir anda Hakan Şükür topu önünde bulur kaleye uzaklığı 1-2 adımdır. Net bir vuruşla beraberlik sayısı gelecek ardından galibiyete uzanılacak gibi düşünceler beynimde oluşurken, Hakan topa o kadar nazik vurdu ki top yavaş yavaş kalecinin kucağına gitti.

Futbolda pozisyonlara takılmamalı, her golcü gol kaçırır diyenler için, geçen yıl Galatasaray maçlarında şunu tespit ettim. Tüm oyuncular maçı kurtarmak için değil Hakan abilerine rekor kırdırmak için uğraşıyordu. Sabri ayağına her topu aldığında Hakan abisini arıyor ceza sahasına bilinçsiz ortalar yapıyordu. İlahi adalet ise bir türlü onun yanında değildi. O ise her pozisyon sonrası ya yerde güçsüzlükten yerde kalıyor ya da elleri havada kötü pasa kızıyordu. Bir takımda sürekli arkadaşlarına kızan birisi takımı nasıl etkiler? Oyuncuları bilmem ama ben televizyon karşısında renkten renge giriyordum.

Hakan Şükür futbol hayatında kolay kolay sakatlanmayan bir futbolcu. Galatasaray'ın fırtına gibi estiği günlerde yediği tekmelere bana mısın demeyen birisiydi. Sadece Alpay ile bir hava topunda burnundan sakatlanmıştı. Bu kadar dayanıklı bir sporcu son senelerde neden sık sık sakatlanmaya başladı? Acaba ilahi adalet onun futbolu bırakma zamanı geldiğini mi haberdar ediyor? Veya neden ikili mücadelelerde yere düşüyor? Yapılan ortalar ceza sahasına ulaşmadan sıçrayan Hakan neden inişe geçiyor? Meşhur kafa vuruşları neden çok cılız?

Yeni çalıştırıcı Feldkamp mehter marşı gibi ilerleyen futbolcuların dördünü gönderme kararı aldı. Son derece doğru kararlar. En çok üzüldüğüm ise iyi bir savunma oyuncusu olan Orhan Ak'ın kendi kıymetini bilmemesidir.

Gelelim forvetlerin gönderilmesine. Necati bir türlü istikrar sağlayamadı. Ama oyunun kritik zamanlarında kurtarıcı olarak sahaya Hakan Şükür'ün mü yoksa Hasan Kabze'nin mi sürülmesini istersiniz? Hakan Şükür bu iki forvetten daha iyi durumda da biz mi görmedik?

Formanın adil dağıtıldığı ve Hakan Şükür'ü gönderme cesaretinde olan yürekli bir teknik trektör istiyorum. Galatasaray, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan yüzüymüş, hadi ordan. Hakan Şükür'ü Galatasaray'da tutan tek nokta siyasettir.
 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara