Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Önyargılarımızı silip süpürme vakti geldi de geçiyor bile..

Önyargılarımızı silip süpürme vakti geldi de geçiyor bile..
 

Valla ben uzaylılara pek inanmıyorum..


ÖNYARGI ESARETİNDEYİZ HER BİRİMİZ

Yargılamak nedir ?

Sözlük anlamıyla; Herhangi bir konu, şey, kişi hakkında olumlu ya da olumsuz görüş bildirmektir.

Peki Önyargı nedir ?

Yargının peşin hükümle ÖNDEN gidenidir.

“İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan çok daha zor” diyor Einstein.

Bayılıyoruz insanları yargılamaya, herkeste bir kusur aramaya.

Kendimiz öylesine mükemmel, öylesine pür-i pak birer meleğiz ki o yüzden “herkes kusurlu”

Hiç bir haklı gerekçe olmadan peşin hüküm vermek de neyin nesi gerçekten anlamam.

Sosyal medya’da her okuduğumuza inanan ve tüm işimiz kendimiz hariç herkesi kusurlu gören bir toplum olarak rekor kitabına girmemiz gerektiği düşüncesindeyim.

Aslan burcuyum ben. Mesela benim inanılmaz bir adalet takıntım vardır. Haksızlığın olduğu her yerde pençelerimi çıkartırım. Konu ne olursa olsun, kişi kim olursa olsun…Dolayısıyla önyargı hiç bana göre bir şey değildir. En yakınım bile bana bir şey söylediğinde karşımdakini sorgulamaya başlarım.

“Nerden biliyorsun ?”, “Doğru olduğuna emin misin?” “İlk ağızdan duydun mu?” gibi sorulara başlarım:)

Sokrates’in 3lü filtresi müthiş bir uygulamadır.

Birisi, Sokrates’ın arkadaşı hakkında bir şey duyduğunu söyler . Ve Sokrates;

Şimdi birinci filtre, “Gerçek Filtresi.” Bana birazdan arkadaşım hakkında söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?
Hayır, dedi adam. “Aslında bunu sadece duydum ve........ ‘’

Tamam, dedi Sokrates. Öyleyse, sen bu söyleyeceğin şeylerin gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.

Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “İyilik Filtresi.” Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?
“Hayır, tam tersi...”

Öyleyse, diye devam etti Sokrates, O’nun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin.

Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. “İşe yararlılık filtresi.”

Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?

Adam “hayır, pek değil” diye cevap verdi.

“İyi” diye tamamladı Sokrates.
“Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar değilse bana neden söyleyesin ki?”

Önyargı, esnek düşünce özrüdür.

ÖN bilgisiz Önyargılıyızdır.

Peki önyargı neden oluşur:

-Akıl yürütme tembelliğinden oluşur. Bilinçaltımızda kalıplaşmış düşünceler dışına çıkmayı bilmeyiz, esnek olamayız. Genelde alıştığımız bakkal amca, alıştığımız berber, alıştığımız yolu tercih ederiz. Yeni şeylere açık olmak yerine önyargılıyızdır.

-Bilinmeyen’e karşı oluşur. Bir insan hayatında hiç yer elması yememiştir ve birisi sorduğunda “asla sevmem” der. “Tattın mı ?” diye sorduğunuzda tatmamıştır.

-Çocuklukta edinilmiş bilgilerden oluşur. Ebeveyn öğretileri, eleştiri ve engellerle yaşamımızda kalıplar çizeriz.

-Edinilmiş acı tecrübelerden oluşur. Duvarlar öreriz. Bir kişiyle ilgili üzüntü yaşadıysak, yeni kişinin eskiye benzer bir hareketi hemen beynimize “dikkat” sinyalleri gönderir.

-Kişinin kendini yargılama sorunundan oluşur. Kişi çok paracıdır ve karşıdan gördüğü bir hareketi “ne kadar da paracı” diye yorumlar. Hayatı yalanlar üzerine kurulu bir kişiyse etrafında herkesi yalancı görmeye kodlanmıştır. Bu önyargı türü için bir nevi “Kişi kendinden bilir işi” diyebiliriz.

Önyargı hayata bakış açımızı daraltır, hoşgörüsüz ve adil olmayan bir tutumdur.

THE BUTLER (2013)

Bu filmi izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. 90lı yıllara kadar Amerika’da zencilere karşı gösterilen aşağılayıcı uygulamalar ve cinsiyet ayrımı güden tutumlar önyargıya en iyi örnektir. Filmden asla sıkılmayacağınıza emin olabilirsiniz.

Ve bir hikaye ile bitirmek istiyorum.

Gelinciğin Hikayesi

Çocukları olmayan evli bir çift, her gün olduğu gibi yine tarlaya çalışmaya gitmişler.
Çalışırlarken bir yılan ile gelinciğin kavgasını izlerler,
Anne Gelincik yavrusunu yemesin diye kendini yılana yem eder ve yılan çekip gider.
Yavru gelincik orada tek başına kalır. Kadın; “Bey yazıktır evimize götürelim besleyelim” der ve eve götürürler.
Aradan zaman geçer bu çiftin çocukları olur ve tabi gelincik de büyümüş, evin bir parçası olmuştur.
Bir gün çift acil tarlaya gider, bebek evde uyuyordur.
Erkek; “bir şey olmaz 5 dakikaya geliriz” der ve sırtlanırlar küreklerini tarlaya giderler. Geldiklerinde kapıyı açıp bir de ne görsünler ? Gelincik ağzı kan revan halde evin içinde dolaşıyor !
Bunu gören adam elindeki kürekle vura vura gelinciği öldürür.
Sonra bütün odalara bakarak çocuğunu arar. Çocuk odasında mışıl mışıl uyuyordur ve bebeğin diğer yanına baktıklarında ölü bir yılan görürler.

Gelincik bebeği korumak için yılanı öldürmüştür.
Adam dizleri üzerine çöker “Aman Yarabbi ben ne yaptım nasıl böyle bir yanlış yaparım” diye yıllarca kendini yer bitirir. İşte önyargı böyle bir şeydir.

Başkalarına önyargılı davranmadan önce kendinizle ilgili yargılarınızı önünüze koyacak kadar CESUR olun.

Aşkla, ışıkla, farkındalıkla kalın:)

www.instagram.com/duygugiray

www.instagram.com/yasamkocuduygugiray

www.duygugiray.com


 

 

 
Toplam blog
: 52
: 244
Kayıt tarihi
: 11.01.16
 
 

İstanbul doğumlu olan Giray, Koç Üniversitesi Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olup okul y..