- Kategori
- Güncel
Oray Eğin'in sorunu ne?

Oray Eğin, kuşkusuz son günlerin en çok tartışılan isimlerinden biri. Eğin'e agresif mi; yoksa saldırgan mı demek daha doğru tam kestirmesem de, ikisinin karışımının en üst seviyedeki hali diyebilirim. Önce Radikal'de, ardından Akşam'da yazdığı yazılarıyla tanıdığımız Eğin, şimdi de her ne hikmetse 'basında seviyeyi yükselmek için' Show TV'de bir yarışma programında jüri üyeliği yapıyor. Vasatı yıkmak, basında kaliteyi artırmak için jüri üyeliği yaptığını her yorumuna ucundan köşesinden sıkıştıran gazeteci, ne yazık ki düzeyi çok daha aşağıya çekiyor. Ve ne çok, kocaman yazık ki, bunun da farkında değil!.. Çünkü haddini bilmek, durduğun yeri iyi görmek için, insan ilk önce boy aynasında kendine bakmalı ve iğneyi kendi defolarını tamir etmek için kullanmalı... İşte izlerken arada derede gülsem de, tavrını beğenmediğim Eğin hakkında düşüncelerim...
1. Öncelikle, vasatı yıkmak-kırmak-ezmek-geçmek için bir programda jüri üyesi olunmaz. Özellikle, bir şarkı-türkü-alaturka söyleme yarışmasında seviyeyi yükselmek çok da olası değildir. Yanında, ya da karşında, yarışan ünlü simaların tavrını ya da hayat tarzlarını üç aşağı beş yukarı bildiğimiz bir platformada tepki çekecek cümleler söyleyerek Türk basını kurtarılmaz. Basınımızın yerlerdeki halinin en büyük nedenlerinden biri de bu tarz yarışmalar değil midir? Başka bir deyişle, Eğin'in önce vasatın ne olduğunu tanımlaması gerekmiyor mu?
2. Her öğretim üyesinin Radikal gazetesinin okumasını beklemek, Doğu'daki vatandaşlarımızın İbo konseri yerine Bach konserine gitmesini beklemek gibi bir şey. Nasıl İngiltere'de en çok The Sun okunuyor, The Guardian daha az satıyorsa, Türkiye'deki gazete okuyucusu profilini değerlendirirken, farkındalığı yüksek bir insan olarak, algılarımızı sonuna kadar açık tutsak iyi olmaz mı?
3. Ayrıca, Radikal gazetesini okumayan bir insan, Perihan Mağden'in köşesini nasıl okur? Mağden'in köşesinde yazdıklarını sözlü yapar gibi yanındaki jüri üyesine (ki bu jüri üyesi de bir hoca ve çok zarif bir hanım) sormanın ne gibi bir mantığı var? Veya biz de İnci Hanım'ı Yıldırım Türker'in yazılarından sınav yapalım, ortada buluşalım. Buna ne dersiniz?
4. "Benim eve, arabaya ihtiyacım yok" diyerek, insan kendini niye savunur? Amerikalarda yaşamış, en iyi okullarda, semtlerde yaşamış olabilirsin ama gazeteci 'hayatı okuma ve anlama' insanıdır. Çitlerle çevrilmiş, rezidans yaşamlarda insan kendi doğrusunu, kendini ne kadar iyi görebilir?
Sonuç olarak, Türk basının kurtarmak yerine, insanın önce kendini kurtarmasını, cehalet denizinden kurtulmanın da nakitle alakalı olmadığını hepimizin anlaması gerek. Eğin gibiler oldukça basınımız vasatlıktan tabii ki kurtulmaz. Sadece, bize sinirlenecek konu ve iç hesaplaşmasını henüz tamamlamamış bir ergen hakkında sivilce tedavisini de içine alan öneriler ve tedavi yöntemleri kalır...