Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilik durumu

Evlilik durumu
 

Evlilik kurumundan ne alıp veremediğimiz var? Bir başka deyişle, evlilik hakkında, her an, her saat başı konuşmaya, dertleşmeye niye bu kadar meraklıyız? Nedeni kimi zaman belli, kimi zaman muallakta kalan, kimi zaman da ağzımı açmak istemediğimiz söz oyunlarından ibaret bir dolu konuşma, çekiştirme, ağlaşma silsilesinden ibaret aslında tüm yaptığımız...

Dün gazetede yayımlanan bir araştırma, bu konu üzerinde bir kere düşünmeme neden oldu. Evli çiftlerin, haftada kaç kez seks yaptıklarını, yıllara göre bu sayının nasıl değiştiğini açıklayan bu araştırmada, dikkatimi en çok son cümle çekti: Bu sayılar bir araştırmanın sonucudur; bu sonuçlar her çifte göre değişebilir.

"Ha şunu bileydiniz!" diye geçirdim içimden, haberin son noktasını gözlerimle koyduğumda. 'Genellemeler, sadece salaklığın bir göstergesidir' cümlesinin sıkı bir savunucusu olarak, bu gibi araştırmaları her seferinde dikkatle okumama rağmen, her ilişkinin, evliliğin 'biricik' olduğunu düşünerek başlasak evlilik hakkında konuşmaya.

İlk 5 ay, 5 yıl haftada 3-5 arası, sonraları azalmayla devam eden seks yaşantısı hakkında konuşurken; yaşadığımız ülkenin sınırları, ülkeden ülkeye değişen sekse bakış açısının, bunları düşünüp tartışırken bizlere kılavuzluk edeceği bilgisine de es geçmemek geçmesek. Mesela, İngiltere'de gece 23:00'den sonra BBC'de bir belgesel yayımlanıyordu geçtiğimiz aylarda. Programın amacı, cinsel eğitim ve cinsel mutlulukla ilgili bilinmeyenleri göstermekti. İnsan, o programı izleyen, yayınlayan bir milletin evlilik ve cinsellikle ilgili geldiği noktayla, ülkemizin durduğu noktayı düşündüğünde, kendimi çok kötü hissedebiliyor. Mesela ben kendimi, İstanbul'da 25 yıl yaşamış şehirli bir insan değil de, bu yasaklı konularda ufku açılmaktan ziyade kapatılmaya çalışılan, tam bir 3. Dünya vatandaşı gibi görmüştüm. İşte, bu gibi örnekler, yayınlar ve en önemlisi cinselliğe bakış açımız, evlilik kurumuyla ilgili tüm düşüncelerimizi kurarken ya da yorumlarken başka türlü bir 'farkındalık' yaratıyor.

Yasaklı konuları evlilik kurumunu tartışarak kapatmaya çalışan, 30'una gelen kadınların evde kalmışlığını neredeyse "Resmi gazete"de yayımlanmasıyla son bulacağı topraklarda yaşıyoruz... Evlilik kurumunu, işte bu yüzden, yasaklı her şeyi mübahmış gibi gösteren bir milat olarak gördüğümüz için gözümüzde çok büyütüp, bir o kadar da yerin dibine batırıyoruz. Çevremize baktığımızda; boşanmaların arttığını, evliliklerin yıprana yıprana virane hale gelse de devam ettiğini, en önemlisi de, ne yaşadığını bilmeden geçen cinsel yaşantılarıyla, ne yaşadığını bilmeyen insanların çoğaldığını görüyoruz.

Kıssasan hisse, her ilişki, evlilik ya da flört 'biricik'tir. Ve her ilişkiden, her kişiden alınan her türlü tat farklıdır. 20 senelik evlilik sonucunda, kadın ya da erkeğin çoğu zaman peşine düştüğü şey, aslında evliliğe ihanetten çok, kendine ihanet etmek istememesinin bir sonucudur. Bir enerji, çoşku patlaması yaşamamayı da kendine ihanet olarak sayabilir insan...

Hakkında yargıya vardığımız, tartıştığımız her konuya tersten bakmak, kimi zaman genelleme yapmaktan çok daha iyi olabilir...

Meraklı bir millet olarak, yeni tartışma konumuz, evlilik durumuna tersten bakmak olsun bu sefer de! Skor peşine düşmek yerine, durum saptaması yapmak iyi gelir, ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..