Örgün eğitim sorunları

Bir haber sitesinde;“Gariban Şeflerimizin Feryadını Duyan Yok Mu?” başlıklı yazıdan çok etkilendiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu konuda bir yazı yazacaktım ama geç kaldım. Haberi veren arkadaş beni geçti. Sevindim. Çünkü İşimi kolaylaştırdı. Milli Eğitim Bakanlığı Merkez ve Taşra teşkilatlarında görev yapan personelin beyni şeflerimizdir. Hem iş yükü ve sorumluluğu hem de emrindeki diğer memur ve personelin yönetimi, yetiştirilmesi onların yükümlülüğündedir. Buna rağmen emrindeki memurun altında ücret almaları, denge tazminatından yararlanmamaları onlara haksızlık olmuyor mu? Şeflerimiz bağlı bulundukları sendikalar kanalı ile seslerini bakanlığa duyururken yetkililer de bir an evvel bu insanların dertlerine çare bulmalıdır. Okulların tatile çıktığı Haziran ayının son veya ikinci haftasından sonra öğrenci kayıtları başlamaktadır. Bakanlığın bu uygulaması çok güzeldir. Ancak velilerimiz henüz bu uygulama ile ilgili bilince sahip değildir. Eski alışkanlıklarını sürdürmekte, okulların açıldığı hafta kayıt için gelip izdiham yaratmaktadır. Bu bilinci de velilerimize okullarımızda, öğretmen ve okul idarecileri tarafından planlı bir şekilde verilmelidir. Eğitim- öğretim yılının başladığı günlerde e-okul kayıtlarında herhangi bir tıkanma yaşamamak için bunu zamanından önce sağlamalıdırlar. Tıkanmalar sadece e-okul bazında yaşanmamaktadır. Sınıf, şube bazında öğrenci dağılımı ve hatta öğretmen seçimi gibi konularda da bir sürü sorun yaşanmaktadır. Bu konuda üst makamların hatırlı talepleri de cabası. Bunu aşmak için üst makamların okullarına, okul idarecilerine güvenmeleri, yetki ve sorumluluklarını paylaşmaları gerekir. Okul içinde de öğrenci, öğretmen, veli ve Okul Aile işbirliği içinde İlçe Kayıt Komisyonu örneğindeki gibi bir komisyon kurulup öğrenci dağılımını bu komisyon marifeti ile yapılmalıdır. Paydaşların her konuda ellerinin taşın altına koymalarını, katkı sağlamalarını ve sorumluluk paylaşmalarını sağlamak için öncülük edilmelidir. Ders kitaplarının içeriğindeki herhangi bir hata ve yanlışı okuldaki komisyon marifeti ile inceleme yapılması ve her yıl bir rapor halinde bakanlığa bildirilmesi gerekir. Okul çağında olup çeşitli sebeplerle eğitimini sürdüremeyen devamsız, özürlü ve engelli öğrencilerle ilgili kapsamlı bir çalışma yapılarak onların okula devamları sağlanmalıdır. Okul bina ve ünitelerinin her türlü engelli ve özürlülere uygun bir alt yapı ile yapılmasına önem verilmelidir. Anası veya babasının yabancı uyruklu olması sebebi ile kimlik sorunu yaşayan öğrencilerin durumlarına, kayıttaki zorluklarına yerel imkânlarla çözüm getirilmelidir. KPSS mağduru aday öğretmenlerin koşulsuz atamaları yapılarak ücretli ve vekil öğretmenlerden kurtulma yoluna gidilmelidir. Okulların en büyük sorunu temizlik, kalorifer ve diğer işler için kullandıkları personel, ara elemanı veya hizmetlilerin istihdamıdır. Şöyle ki; Okullarda çalıştırılan herhangi bir elemana sigorta yapmak zorunluluğu vardır. Devlet bu elemanları atamadığı için okullarımız kendi çabaları ve velilerin desteği ile bu sorunu aşmaya çalışmaktadır. Bir elemanın sigortasını karşılayarak ücret karşılığında çalıştırmanın maliyeti her kişi için en az bir ile bir buçuk milyonu bulmaktadır. Mevcudu en az okulun azami iki veya üç eleman çalıştırdığını düşünürsek bu neye mal olur? Bakanlık okullara “bağış toplamayacaksın” diyerek veli katkısının önüne barikat koyarken okulun temizliği, kaloriferi ve diğer işleri için çalıştırılacak elemana ne ödeneceğini niçin düşünmemektedir? Okul yönetimleri ya gündelikçi ya da temizlik şirketindeki alım satımlarda sağladığı elemanlarla bu sorunu gidermeye çalışmakta bu da riskli olmaktadır. Verim vermemekte, sorumluluk veremediğin için sakıncalı bulunmaktadır. Bakanlık ya bu sorunu taşra teşkilatına ve okulların yetki ve sorumluluğunda bırakıp bağış, katkı ve yardımlarla ilgili en ufak bir baskı yapmamalı, ya da bu ara elemanı açığını karşılayacak sayıda bir personeli istihdam etme yoluna gitmelidir.