Ortaçağ geri geliyor...

Şimdi internet ortamında bu yazıya takılanlar ne oluyoruz diye belki kafa yoracaklar. Zamanı kısıtlı olanlara saygıdan kardeşim yazının tamamını okumanıza gerek yok. Siz her halde ortaçağı biliyorsunuz. Bu günün varsılları şatolarda filan yaşıyorlardı hani...

O meşhur devirde köylüler, sanatkarlar ve bilumum üretime katkısı olanlar derebeyine veya iktidarın tayin ettiklerine vergi, haraç vb. vererek yaşamlarını sürdürüyorlardı. Hatta kölelik düzeni ve boğaz tokluğuna bir yaşam egemen idi.

Şimdi gelin bu güne. Değişen ne zaman hovardası okuyucu arkadaş. Bu gün milyonlarca insan asgari ücret adı altında boğaz tokluğuna bile değil, çalıştırılmıyor mu? Temel yaşam gereksinimlerini karşılamak için ömürler yok olup gitmiyor mu? Hele günümüzde tedavi olmak için bile biraz paralı olmak gerekmiyor mu?

Gelişen teknoloji, sanayi devrimi; çağın olmazsa olmazlarına ulaşmak için bir bedel ödenmiyor mu?

Ve bu gün varsıllar şehirlerin metropollerinden daha uzaklara, sitelere- modern şatolara- kendilerini kapatıp genele egemen olan fotoğrafın bir parçası olmaktan kaçınmıyorlar mı?

Her gün medyada izlediğimiz yoksul ve acı hayatlar bu resmin bir izdüşümü değil mi?

Bu gün gelinen noktada araçlar değişsede, gerçekliğin ortaçağın karanlığından farklı olduğunu söyleyebilecek birileri var mı? Kısaca buraya kadar okuma sabrını gösteren kardeşim; zincirlerin yerini asgari ücret, egemen olan ilahi inanışların pek değişmesede yerini iktidar destekçisi tarikatlar almadı mı?

Bu yazının konusunu uzatıp çoğaltmak mümkün ancak belki bir karar vermek zorunda bu gün insanlık... Ya derebeylerden yana olacak, ya da asgari ücrete mahkum zincirsiz kölelerden yana. Ya Irak'ın kan gölüne dönüşüne sebep olanlardan yana olacak ya da özgürlükten yana.