Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '08

 
Kategori
Tarih
 

Osmaniye tarihi

Osmaniye tarihi
 

OSMANİYE'de bulunan DÜLDÜL DAĞI yaklaşık 2300 m.


Çok Sevgili Milliyet Okurları: Ben OSMANİYE'liyim. Ne yazık ki tarih öncesi çağlara kadar bir geçmişi olan ilimizin bir tarihi yazılabilmiş değildir.

Bugüne kadar Osmaniye'yi çepeçevre anlatacak; eğitim öğretime olduğu kadar tanıtım için de yararlı olabilecek bir Osmaniye Tarihi yazılamamıştır.

Bu nedenle Yerel Tarih kapsamında OSMANİYE için olduğu kadar Ülkemizin diğer il ve ilçeleri için de bir örnek olması bakımından bu yazıyı yazmaya karar verdim. Neden böyle oluyor diye sorgulamak zorundayız. Neden sormak, sorgulamak zorundayız? Çünkü toplumsal ve kültürel değişim içerisinde nice değerlerimiz uçup gidiyor da ondan! Bir OSMANİYE TARİHİ yazdıramamış olmanın acısını da sancısını da çeken pek çok ilgilinin ve az da olsa bir kaç yetkilinin varlığını biliyoruz. Fakat ne yazık ki ortaya konulabilmiş belli başlı bir eser yok!

Bulunduğu konum bakımından ilk mağara insanından HİTİTLER'e Doğu Roma İmparatorluğu'ndan bugüne kadar içinde yaşanılan bu güzelin toprakların geçmişini yazmaya, bugüne kadar kimsenin ömrü vefa etmemiştir diyebilirim. OSMANİYE'de bulunanlar kadar OSMANİYE dışında yaşayan onbinlerce yurttaşımıza durumu açıklayabilmek gerçekten zor. Eğitim öğretim çağındaki çocuklarımız ile gençlerimiz de bu duruma kim bilir ne kadar üzülüyorlardır. Yazılmış olan bazı makaleler ile 7 Ocak günleri çerçevesinde yapılan bazı değerlendirmeler dışında elimizde hiç bir kaynağın bulunmadığını biliyoruz. Bugün yaklaşık 260.000(ikiyüzaltmışbin) kişinin yaşamakta olduğu OSMANİYEMİZ için artık bir tarihçe de olsa yazılması zamanı gelmiştir.

Bana göre bu tarih yalnızca ilimizin OSMANLI DEVLETİMİZ'in adını taşıyor olmasından çok daha önceki yüzyıllara kadar uzanmak gerekmektedir: Osmaniye Tarihi bu topraklarda pek çok eser bırakmış olan Hititler, Asurlar, Romalılar bakımından da çok ayrıntılı bir biçimde yazılmak durumundadır. Özellikle Hititlerce KİZUVATNA toprakları olarak bilinen ÇUKUROVAMIZ'ın arkeolojik geçmişi için Alman Prof. Barthold HRUDA'nın yaklaşımlarını hiç de yabana atmamak gerekmektedir. Çünkü Sayın HRUDA özellikle ADANA'nın kuruluşu ve Hititçe ''Kizuvatna'' kelimesinin çok ayrıntılı bir değerlendirmesini yaparak, bazı yanlış adlandırmalar yanında özellikle ADANA için yanlış sahiplendirmelerin de önünü kesmektedir. Bu çerçevede Karatepe'deki HİTİT KALESİ ile pek çok kalelerimiz yanında KASTABALA- HİEROPOLİS ile İRENEPOLİS bizleri dünden bugüne bağlayacak olan en temel dayanaklarımızdır. Bu kentlerle ilgili bugüne kadar varlığı bilinen hiç bir yazıt dilimize çevrilmemiştir. 1071'den sonra ise bu topraklara atalarımızın akın akın geldiğini hepimiz biliyoruz. Fakat Emeviler ile Abbasiler zamanlarında da buralara kadar gelen atalarımız olmamış mıdır? Bu konuda çalışacak olan uzmanlara şimdiden en içten sevgi ve saygılarımı sunmaktan başka çare yok.

Şimdi gelelim olayın bir başka yönüne: Bilindiği gibi ''tarih yazmak'' pek çok özellikleri gerektirmektedir. Fen bilimleri ile karşılaştırıldığında toplumsal bilimler içerisinde, dayanakları bakımından ''bilim olarak'' nitelenebilen tek alan tarihtir. Neden böyledir? Çünkü arkeolojik bulgulara, belgelere ve yazıtlara da dayanarak çok somut tespitler yapabilmek ancak ''tarih yöntemleri ile'' mümkündür. Biliyoruz ki ''yol yönten olmadan; sorup soruşturmadan'' hiç bir sonuç alınamaz: Hiç bir yere de varılamaz. İşte bu çerçevede TRT Kurumu'nun TRT2 kanalında Kasım başından beri yayınlanan ''tarih sohbetleri'' konulu bir dizisinin yönetmeni olarak ''yerel tarih yazıcılığı'' konulu bir bölümünü sizlere tanıtmak istiyorum. Böylece OSMANİYEMİZ'de elinde bazı belgeler, bilgiler yanında bazı yaşlı kişilerin konuşmalarını kaydetmiş olduğu sesler bulunan arkadaşlarımız, belki kendi çaplarında ''karınca kararınca'' bir iki eser ortaya koymak isterler. Neden olmasın! Kim bilir BİR OSMANİYE TARİHİ yazmak isteyen bir tarihçimiz için de bazı belgelerin de yitip gitmesinin önüne geçebiliriz umarım.

Şimdi size dizinin ''yerel tarih'' kosundaki tanıtım yazımı iletmek istiyorum: TRT2' de ''eleştirisel tarih bilincinin gelişmesi yolunda tarih sohbetleri'' diyebileceğimiz HİÇBİR ŞEY BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL adlı dizide yarın Yerel Tarih Yazıcılığı kapsamında Ankara Tarihi konusu irdeleniyor. Doç. Dr. Bülent ARI'nın hazırlayıp sunduğu ve Yrd. Doç. Dr. Selim ASLANTAŞ'ın bilimsel danışman olarak katkılarda bulunduğu bu bölüm Yerel Tarih konusunda yayınlanan ilk programlardan biridir diyebilirim. Dizinin Ankara Vakıf Eserleri Müzesi'nde çekilen bu bölümde konuk olarak Avukat Tarihçi Turan TANYER bulunuyor.

Bu bölümde özellikle yerel tarih yazıcılığına vurgu yapıldığını, hangi yöntemler kullanıldığını, araştırma alanlarının neler olduğunu ve belli başlı kaynak kitapların tanıtıldığını da belirtelim. Karşılıklı sohbet sırasında Ankara dışındaki diğer kentlerimiz için çok daha ayrıntılı tarih kitapları yazılabileceği de dile getiriliyor.

Bugün 27 Aralık 2008 Cumartesi günü TRT'de 20:00-20:45 arasında yayınlanacak olan HİÇBİR ŞEY BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL dizisinde irdelenecek olan başlıca konular şunlardır:

1. Çekim yapılan Ankara Vakıf Eserleri Müzesi binasının kısa tarihi nedir?

2. İlköğretim okulu olarak yapılan Cumhuriyet'le birlikte Hukuk Mektebi ve Müftülük olarak da kullanılan binanın Alman mimarı ve Ankara'lı yüklenicisi kimdir?

3. Bugün Ankara'da ayakta bulunan belli başlı tarihi binalar hangileridir?

4. Yerel Tarih Yazıcılığı için başlıca kaynaklar nelerdir?

5. Yerel Tarih Yazıcılı için uygulanan başlıca yöntemler nelerdir?

6. Tarihçi bulmuş olduğu kaynakları nasıl kullanmalıdır?

7. Tarihçi için yararlanılacak kişiler yanında diğer alanlar hangileridir?

8. Tarihçi için görsel kaynakların önemi nedir?

9. Yerel Tarih Yazıcılığı için sözlü tarihin önemi nedir?

10. Ankara Atatürk Lisesi tarihi nasıl yazıldı?

11. Osmanlı Devleti döneminde Ankara'da bir idadi olarak yapılan Taş Mektep'te okuyan Cumhuriyet döneminin ünlüleri kimlerdir?

12. Taş Mektep tarihi nasıl yazıldı?

13. Tarih yazıcılığı açısından Yerel Tarih Kaynakları nasıl toplanmalıdır?

14. Yerel Tarih'in ülke tarihi açısından önemi nedir?

15. Bir kentin tarihi yazılmaz ise yararlanılması gereken kaynaklar nasıl yok olur?

16. ''Çöpler arasında'' bulunan bazı belgeler tarih yazıcılığı açısından ne kadar önemlidir?

17. Tarihi süreçler içerisinde Ankara'nın belli başlı özellikleri nelerdir?

18. 1920'lerden sonra Ankara nasıl gelişti?

19. 1960'lardan sonra Ankara kentleşmesi ne gibi özellikler gösterdi?

20. Yerel Tarih Yazıcılığı bakımından yararlı olabilecek belli başlı eserleri hangileridir?

TRT Kurumu'nun ''eleştirisel tarih'' alanındaki tek yayını olan HİÇBİR ŞEY BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL adlı dizisi 27 Aralık 2008 Cumartesi günü 20:00'de TRT2'de yayına girecek.

Tarih bilincinin gelişmesi bakımından dizinin gelecek yayınları arasında Boğazlar'ın statüsüne kadar uzandığını söyleyebileceğimiz Osmanlı Devleti'nin Eflâk-Boğdan (bugünkü Romanya) siyaseti ve bilinmeyen yönleri ile II. Meşrutiyet konularının da tartışılacağını bildirmek isterim.

Sözkonusu bölümlerde sırası ile Romanyalı Tarihçi Prof. Dr. Mihai MAXIM ile Tarihçi Prof. Dr. Aykut KANSU dizimizin konukları olacaklar.

Aziz OSMANİYELİLER: Güzel OSMANİYEMİZİN BİR TARİHÇESİNİN YAZILABİLMESİ konusundaki yaklaşımlarınızı ve eleştirilerinizi beklerim.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..