Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Mayıs '09

 
Kategori
Tarih
 

Osmanlı devleti nasıl bir devletti -2-

Osmanlı devleti nasıl bir devletti -2-
 

Fatih Sultan Mehmet Han


Türklerin ve müslümânların târihteki en büyük ve en uzun ömürlü devletine, bir asra yaklaşan bir zamândan beri, maalesef, sistemli bir şekilde ve haksız yere ağır ithâm ve iftirâlar yapılmaktadır.

Ecdâdımıza dil uzatan kişilere cevap mâhiyetinde, Türk basınında bazı yazılar yazılmaktadır. Biz de, hâdiseye kendi zâviyemizden bakarak, o şerefli ecdâdın torunları olarak, onlara hakâret eden kişilerin iftirâlarına, bazı cevaplar vereceğiz. Sultânların kendileri de onlara ayrıca âhirette cevap vereceklerdir herhâlde.

Bazıları, Fâtih Sultân Mehmet, Yavuz Sultân Selîm ve Kânûnî Sultân Süleymân gibi dünyâ çapındaki sultânlar dışındaki pâdişâhlara, bazıları ise toptan bütün Osmânlı sultânlarına hakâret etmektedirler. Bir insanın, ecdâdı olan Osmânlı Sultânları hakkında, hakâret-âmiz cümleler söyliyebilmesi için, edep, terbiye, utanma duygusunu kaybetmiş, ayrıca târihten hiç haberi olmıyan zır câhil bir kişi olması lâzım...

Bazılarınca, Osmânlıların Türk halkını ezdiği iddiâ edilmektedir. Târihî hakîkatler, ancak bu kadar ters yüz edilebilir. Onlar, sâdece kendi halkının değil, müslim veyâ gayr-i müslim bütün mağdûr ve mazlûm insanların yanlarında olmuşlar, dünyâdaki bütün insanların haklarını bile savunmuş kimselerdir.

Yine bazılarınca, Osmânlı târihinin, medeniyete doğru-dürüst bir katkı sağlamadığı iddiâ edilmektedir. Hâlbuki, Osmânlılar, çok yüksek kültür ve medeniyet kurmuşlardır.

Ecdâdımıza dil uzatanlara, bu konuda birçok kitap tavsiye edebiliriz, ama lüzûm görmüyoruz; çünkü insâf ehli olmayan, hâdiselere adâletle, bî-taraf olarak bakamıyan kişilere, ne kadar delîl getirseniz, onlar kendi bâtıl fikirlerine uymıyan hak sözleri kabûl etmezler.

Hâlbuki târih, arşive dayanır. Bu sâhadaki vesîkalar yeni yeni elden geçirilirken, yapılan asılsız ithâmların elbette kıymetlerinin olmadığı ortaya çıkacaktır. Yerli ve yabancı araştırmacılar, hâlâ bu cihân devletinin dehâsını anlamak ve istifâde etmek için gayret sarfetmektedirler. Arşivlerimiz, bunun için, yerlilerden çok, yabancı ilim adamları ile dolup taşmaktadır.

Osmânlı Devleti’nden önce de Türk devletleri vardı, sonra da bir Türk devleti vardır; Türk devletinin sürekliliği esâstır. Devletleri idâre eden hânedânlar, âileler değişmekte, fakat devletler devâm etmektedir.

Dost-düşmân herkesin kabûl ettiği bir husûstur ki, Osmânlı Devleti, İslâmiyet’in emrettiği şekilde, farklı dîn ve milletlere mensup çeşitli unsurlar arasında sağlam bir âhenk te’sîs etmiştir. Böylece geniş insan toplulukları nezdinde sosyal adâleti kurmakla dünyâ târihinde, kudretli ve cihânşümûl bir siyâsî varlık göstermiştir.
Endonezya’dan İspanya’ya, Kırım’dan Yemen’e kadar bütün müslümân milletlerin hâmîliğini yapan Osmânlılar, aynı zamânda, dâimâ mazlûmların yanlarında yer almışlar, feth ettikleri yerlere, hizmetin en üstününü götürmüşlerdir. Büyüklüğü, bütün hasletleri ile üzerinde taşıyan Türk ordusunun fethettiği bir hıristiyân köyünde, aynı gün aç ve açıkta olan kimse kalmaz, kimi-kimsesi olmayan dul kadınlara o gün aş çıkar, giyecek ve barınak te’min edilirdi. Bu sebeple, atalarımız Osmânlı Türk’ünü, hıristiyân âlemi, dâima kurtarıcı olarak karşılamışlardır.

DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMÂNİYE”NİN KURULUŞU VE YÜKSELİŞİ

Ma’lûm olduğu üzere, Söğüt ve Domaniç yaylalarına 400 çadır hâlinde yerleşen bir aşîretten, beylik, hânlık, devlet, cihân imparatorluğu, hattâ hilâfet merkezi meydâna getirilmiştir.

Osmânlı Devleti ve sultânlarının da’vâları, kendi ta’bîrleri ile “Nizâm-ı âlem” üzerinde toplanıyor, koca devletin hikmet-i vücûdu ve cihâdı da, millî, İslâmî ve insânî esaslara bağlı bulunan bir cihân hâkimiyeti düşüncesine dayanıyordu.
Ertuğrul Gâzî’nin, oğlu Osmân Gâzî’ye bıraktığı 4.800 kilometrekarelik beylik, 43 yıl içinde 3 mislinden daha fazla büyüyerek 16.000 kilometrekareye ulaştı. Orhan Gâzi ise, babasından devraldığı devletini, 6 kat daha büyüterek 95.000 kilometrekareye çıkardı. Nihâyet Murâd-ı Hüdâvendigâr, 1361-1389 yılları arasında devletini beş misli daha büyüterek 500.000 kilometrekareye yükseltti. Artık “Aşîret”ten “Beylik”e geçen “Osmanlı Devleti”, “İmparatorluk”a hazırlanıyordu ve gâyesini de çizmişti: “Bir aşîretten, Cihângîrâne bir devlet çıkarmak.” İlk on Osmânlı pâdişâhı, târihçilerce, dâhîlerden sayılmaktadır.

 
Toplam blog
: 27
: 2474
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu mezunuyum , şu an ev hanımıyım. Doğru itikat bilgilerini islam..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara