- Kategori
- ÖSYS
ÖSS’de “sözelde 598. olmak” enayilik mi?

ÖSS'nin en zor testleri 1. bölümde SOS1 testi iken, 2. bölümde SOS2 testi oldu...
12 yıllık bir eğitimin ardından, son kez yapılan ÖSS’ye girdim. Anadolu lisesinin eşit ağırlık bölümünden mezun olmama rağmen sözel tercih yapmak için, 2008 kasımından itibaren sözel testine yönelik çalışmaya başladım. Bundan böyle kendimden sözelci diye bahsediyordum. Hedefim sözel bölümde iyi bir derece yaparak Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girmekti.
Edebiyat dersini eskiden beri severim. Günlük hayatta hatta “msn messenger” programını kullanırken bile kelimelerimi düzgün kullanmaya özen gösteririm. Türk Sanat Müziğini severek dinliyorum; zaman zaman arkadaş çevremde şarkı okumaktan da çekinmiyorum. Zaten şiirleri de (ezberden olmasada) ilköğretim yıllarından beri etkili okumaya, şiiri kendimle bütünleştirmeye çalışırım. Kısaca edebiyat bölümü bana zıt bir bölüm değildi.
Sözel testine yönelik çalışırken ÖSYM, sınav ssorularının dağılımında bazı değişiklikler yaptı. Buna göre Matematik 2 testi sorularında geometri soru sayısı artıyordu. Edebiyat-Sosyal testinden psikoloji soruları çıkarılarak Sosyal 2 testine kaydırıldı. Edebiyat soru sayısı on yediden yirmiye çıkarken Coğrafya soruları ise iki soru daha artarak on soru oldu.
Sosyal bölümde ise artık “Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi” dersinden soru sorulacağı belirtiliyordu. Ancak işin tuhaf yanı Türkiye’deki hiçbir okulda bu ders görülmüyordu ve bu dersin MEB tarafından da hazırlanmış bir ders kitabı bulunmamakta idi. Sadece dersin içeriğiyle ilgili dört sayfalık bir metni internetten güç bela buldum. Bu dersin konusu II. Dünya Savaşı’ndan (yani “T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersinin son konusundan) başlıyor, 1982 Anayasası’nın ardından 1983 yılındaki siyasi serbestlik hakkı tanınması ile son buluyordu. Dolayısıyla bu derste Faşizm’den, Nazizm’e, Adnan Menderes’den Cemal Gürsel’e, 1971 Muhtırası’ndan, Kıbrıs Barış Harekatı ile Bülent Ecevit’e, Devrim otomobillerinden; Bülent Ersoy, Orhan Gencebay, Cem Karaca gibi sanatçıların sahne yasaklarına kadar yakın tarihin birçok önemli olayı ve bu olayların kahramanları vardı. İyi de bu dersten nasıl bir soru gelecekti? İnönü dönemi karalanacak mıydı? Ucu açık, kamuoyunda tepki görebilecek bir soru sorulabilir miydi? Bunların olup olmayacağını ve soruların niteliklerini ÖSS’de görecektik.
Psikoloji sorularının Sosyal 2 testine alınması, yine aynı testte sosyoloji sorularının da sorulması; öğrencilerde ve öğretmenlerde “Psikoloji ve Sosyoloji bölümleri sözele geçecek” şeklinde bir tavır uyandırdı. Ankara’daki öğretim üyeleri, bünyesinde sözel sınıf bulunduran okullara “psikoloji, sosyoloji bölümleri kesin sözel puanla öğrenci alacak, e.ağırlıkçılar sosyal 2 testini çözerek buralara yerleşebilecek” bilgisini veriyordu. Sözelciler “yaşamış”tı. Üstelik 2006’dan beri sözel alandaki öğrenciler Sosyoloji bölümüne giremiyorlar; ancak sınavda sosyoloji sorularını çözmekle yükümlü kalıyorlardı. Sosyoloji sorularını çözmeyen eşit ağırlıkçı öğrenciler ise bu bölüme girme hakkını kaybedecekleri için üzgündüler. Hele Psikoloji sözele geçerse, dolayısıyla PDR de sözele geçebilirdi. Halbuki Eşit Ağırlık alanındaki adayların %30 kadarı bu üç bölümden birine yerleşiyorlardı.
Tabi bu yeni durum beni de mutlu etmişti. Artık tercih alanım artacaktı. Bu sevincim kısa sürdü. Aralık ayında yapılan açıklamaya göre, sözelciler çözmekle yükümlü oldukları sosyoloji, psikoloji, PDR bölümlerine ancak okullarında görmedikleri Matematik 2 ve A.Geometri dersleri sorularını çözebilirlerse yerleşebilecekti. Sözelciler kelimenin tam anlamıyla “yıkılırken” bu sefer eşit ağırlıkçılar “yaşamış”tı.
14 Haziran 2009 Pazar günü ÖSS’ye girerken tek hedefim edebiyat bölümüydü tekrardan. Sınava girdiğim salon gölgede kalıyordu. Yedinci (7.) sırada bulunuyorudm ve görevli kişi tarafından verilen G kitapçığını çözmekle yükümlü idim. Sınav salonundakiler tahminime göre bu sene ilk kez ÖSS’ye gireceklerden oluşuyordu. Sınav başladı ve bende deneme sınavlarında çözdüğüm gibi Türkçe sorularını çözmekle işe başladım. Ama sorular zordu. Bu zorluk paragrafların uzunluğundan da kaynaklanıyor diyebilirdim. Günlük gazete okumam, edebiyat dergilerini, kültür-sanat köşelerini takip etmem hiçbir işe yaramıyordu; çünkü paragrafları anlamıyordum.
Sınavdan çıktığımda babama “en kötü ihtimalle Ege Edebiyat olur” dedim. TV’yi izleyince en iyi ihtimalim oldu Ege Üniverisitesi. Netlerim her bölüm için 25’in altında kalıyordu.
Moralim bozuldu, ebeveynlerimde bana durmadan laf söylüyorlardı. Yok efendim niçin EA’dan Sözel’e dönmüşüm, niçin azıcık daha çalışıp Hukuk’a gitmeyi istememişim…
Sınav sonuçlarına göre en zor testler Sosyal 1 (133 kişi 30 net yapmış) ile Sosyal 2 (30’da 30 yapan yok) imiş. Ben de sözel puan türünde 0.8 katsayı ile çarpılmış AOBP’li 342.029 puan ile 598. olmuştum. Seçebileceğim alanlar ise; lisenin Eşit Ağırlık bölümü mezunu olduğumdan Halkla İlişkiler, Reklamcılık ve Türkçe-Edebiyat bölümleri ile sınırlıydı. Acaba Sözel bölümü seçip 598. olmakla enayilik mi etmiştim?
Zaten seneye de İmam-Hatip Lisesi mezunlarının (bu okulda sözel alanının dersleri veriliyormuş) önü açılıyor ve “Allah Korusun” bir İmam Hatip mezunu ile aynı bölümde okuma ihtimalim (belki de aynı sınıfta okuma ihtimalim) bir hayli yükseliyordu! Tercih süreci de başladı. Bakalım nasıl bir süreç geçireceğim ve bu süreç sonucunda okuyacağım üniversitesi neresi olacak?
!!!Blogumda kısa süre içerisinde Anadolu Lisesi, İmam Hatip Lisesi ve Sözel üçgeni ile ilgili ayrı bir yazı da yer alacaktır!!!