Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Haziran '08

 
Kategori
Mizah
 

ÖSS öncesi bir üniversite masalı !..

ÖSS öncesi bir üniversite masalı !..
 

Habervitrini.com.'dan...


Bir varmış bir yokmuş...Evvel zaman içinde, develer tellal; pireler berber iken...

Vaktiyle, Anadolu'da, tarihi bir kentimizde, bir üniversite kurulmuş...Halkın umudu gerçekleşmiş...

Orada,geleceğin öğretmenleri ;mimarları yetişecekmiş...

Adını da ünlü bir Türk Bilgesinden almış...Yardımlaşmanın,terbiyenin,insanlığın önderi...

Bu şirin kentimiz, yıllarca üniversite hayal eylemüş !..

Kurtuluş Savaşında, kızı ve kızanıyla, Atatürk'e silah arkadaşlığı yapmış,destek vermiş bu şehrimiz...

Şöhreti ,ülke sınırlarını taşan san'atçılar yetiştirmiş bu kent ...

Ve bir gün gelmiş de üniversitesine kavuşmuş bu memleket ...

Yukarılardan, bir yerlerden gelen emirle, hemen bir Direk-tör atanmış !..

Direk-tör, Türkçeyi zor konuşuyormuş !.. Hitabet yeteneği de hiç yokmuş garibin...

Ama makam ve mevki hastasıymış direk-törcük...

Böyyüklerine hörmetle eğilmekte hiç kusur eylemezmüş!..

İnsanlara hükmetmeyi çok ama çok seviyormuş...

''Kediyi gördü mü aslan ; aslanı gördü mü kedicik'' oluveriyormuş...


O ülkede, ''Hamili kart yakinimdir '' ibareli kartvizitler çok mutebermiş...

Devletin itibarı ve ülkenin geleceğinden ziyade, ''bazı kişilerin'' istikbali mühimsenirmiş...

Direk-törlükle -traktörlük- kavramını karıştıran amir, hemen iştahla iri kollarını sıvamış...

Eski yandaşlarını ve toplamış...Ekibini (?) kurmuş !..

Kullarını ,kanatlarının altında toplayıvemüş !..

Hatta, bedensel engelli, eski bir arkadaşını da prof.yapıp önemli ''payeler'' vermiş...

Yakın akrabalarına da ulufeler ve makam-ı ali'ler vermeyi ihmal eylememüş !..

Kimini dekan; kimini müdür, kimini sekreter yapmış...

Bu direk-tör, kocamış yaşamında ,''İğne olmaktan kaçan '' sağlık sorunlu bir Felsefe ulemasını (?)Sağlık Okulu Müdürü yapıvermüş !..

Naylon müdür,daldan dala atlamakta maymunları; sıkışınca kıvırtmakta değme çengilere 'parmak ısırtırmış !..'

Hatta hiç dersine girmediği enstitüden ''Çöp kutuları hediye ederek'' doktorluk payesi (?) almış!..

Zavallı hocaları(?) onun gibileri yüzünden kadıbabaların karşısına çıkarılmış;amma kendüsü her daim ''yırtmış!..''

Direk-törcük'ün yandaşları, O'nun bir dediğini iki yapmıyorlarmış ;amirlerine,günde beş vakit ''Bi'at '' eylüyorlarmış.

Direk-törcük, saltanatını sürdürmeye başlamış ve ilk vukuatı tiyatro salonunun sahnesini betonla doldurmak olmuş!..

Türkçesi ve ifade gücü zayıf olduğundan ''San'atın zararlarını '' yeterince anlatamıyormuş...

Hiç kimse de ''-Sen ne yapıyorsun be adam !.. Burası bir bilim ve san'at yuvasıdır !..''

Demek yiğitliğini gösterememüş !..

Herifçik,tiyatro sahnesinin olduğu yeri, -özel depo -yapmış; başlamış istiflemeye (!)...

Birkaç yiğit muhalif ses, çıkmışsa da onları derhal, ''Sürgün eylemüş !..'' Ya da başını kestirmek istemiş!.

Orada san'at , ''Dumura uğramış !..'' ve de ''namusluların pısırıklaştığı ; namussuzun cesurlaştığı'' mekan olmuş !..

Gün gelmiş,dere tepe geçmiş, direk-törcük süslü odasında, kanatlarının altına sığınanlarla , ''Senato Toplantısı ''eylemüş...

Toplantıda herşey direk-törcüğün istediği biçimde cereyan eylüyormuş...

Naylon Sağlık Okulu Müdürü,'' laf olsun,torba dolsun;yalakalık olsun '' misali bir maddeye itiraz eylemüş !..

Bedensel engelli Prof. ''Sana ne...sana ne ?..Zamanında neden karşı çıkmadın,riyakar adam !..'' deyü karşılık vermüş...

Naylon Sağlık Okulu Müdürü:'' Sen karışma Nötre Dame'ın gamburu...odun !.. '' deyü hakaret eylemüş...

Engelli Prof: '' Sensin odun ...Ben sana ko...m '' demüş...Ortalık karışıvermüş...

Krallığını ilan eden direk-törcük ,kullarının arasındaki '' Dalaşmaya'' tahammül eylememüş !..

Bilim adamı (?) olduğunu unutup ikazlarına boyun eğmeyen prof'a elini yumruk yaparak sallamış !..

Yerinden kalktığı gibi bedensel engelli hocayı koltuğundan kucaklayıp;salona atıvermüüüş !..

''Bu sana ders olsun ''deyü yüzlerce muallim adayı -şakirdin- huzurunda bir de ''Vole patlatmuş !.. ''

Zavallı kısa boylu ve engelli Prof,kapı direkleri arasından geçüp ''Doksandan,Goool !! '' olmuuş !..

Bu vahim enstantaneyi Muallim Fakültesi Dekanı çok ayıplamış...''Darbe-i abesle ''suçlamış...

Ve de devrin en böyyük ''Zürriyet Neşriyyat muhabiran ekibine ''beyanatlar verecek kadar ilerü de gitmüş !..

Amma!.. Heman susturulmuş!..

''Yerin kulağı varmış '' Ve Ceride-i Havadis ,Zürriyet-i Tercüman -Ahval Neşriyyatı elemanları, direk-törcüğü yakalamışlar...

Direk-törcük:

'' O dayak attığım,engelli Prof.Benim öğrencimdir...Hem döveriim...Hem söverim !! Size ne diye kükremüş !..''

Gazeteciler, bu sefer,'' engelliye '' bu olayı nasıl da içine sindirebiliyorsun ?..'' diye sormuşlar :

Bedensel engelli 55 'lik Prof, ne dese iyi:

'' O benim hocam hem döver; hem söver...İsterse sever !..Size ne !.. Hem ben hayatımdan memnunum !..'' deyivermüş !..

Hatta ''sindirim sisteminin çok geniş olduğunu'' da vurgulamış...


O gün, bilim tarihine ''Abidik,gubidik '' bir gün olarak geçmiş...

Herkes de orada -bilim yapılıyor- sanıyormuş !..

Haberi işiten memleket evladı:

''Hay sizi oraya hoca yapanın da..Oradakilerin de...Yedi sülalesini sayayım ''
Dimişleeer !..

Yüksek Kurullar, bu durumda ''Üç Maymun''u oynamışlar...Bu senaryoya,Nuri Bilge Ceylan bile parmak ısırmış!..

Neşriyyatta çıkan havadislere kulak tıkayan ''Sağır Sultanlar'' bir de ''kör '' olmuşlar !..

Hatta payitahtta,babadan kalan YÜK tahtlarında oturan şişman ''Dayıları '' da olayı koca midelerinde,sindirivermişler...

Sür'atle gelen -hedayelere- dayanamamışlar ve ''Sümen altı tezgahlara '' başlamışlar...

Hatta, Diek-törcüğe ''Altın Falaka '' ödülü falan takdim eylemüşler !..

Yandaşlarına ve engelli prof'a '' Dayak yiyen adam figürü '' ve ''Onursuzluk belgesi '' nasibolmuş !..

O günden kellü, '' Saygınlığı simgeleyen '' Üniversite amblemine kara bir örtü örtülmüş !..

Direk-törcük ve kavgacı üç kağıtçı,Sağlık Okulu Müdürü, mebbus olma sevdasına düşmüşler...

Yöre halkı da ''Üç Maymun '' filmini sabırla izlemeye başlamışlar...

Rektörcüklerini ve müştemilatını,Naylon Üniversite uğruna,bağırlarına basmışlar...

Ve de hatta ,bu ulema taifesini ,kalın popolarından kavrayıp omuzlarında gezdirmek istemişler...

Ama bu bilim (?) ve film adamlarının günahları o kadar ağırmış ki onları kucaklayan herkes ''fıtık'' olmaya başlamııışşş !..

Dar-ül Şifa mekanları 'Fıtık hastalarıyla ' dolmuş !..

Milyonlarca zavallı şakirt, ''Dönen filmlerden habersiz ''o kentte okumak içün, hem OKS hem de ÖSS vs.adıyla anılan imtihanlara habire ve de her yıl girer olmuşlar...

Tarihte, ''Ustaların ve çırakların ''yetiştirildiği yer , şimdi '' Kulların ve kölelerin'' tedrisat eyledüğü mekan olmuş !..

O, yüksek mektebin adı da ''El öpenler durağı '' ve ''Tepkisiz gürühlar cenneti '' diye anılagelmüş...

Ülkenin gençleri de -kaliteli eğitim yapacağız -deyü ''Bilimsel Üniversite hayalleriyle'' oluk oluk, ÖSS imtihanlarına ''duhul eyleyüp '' direk-törcüklerine kavuşacağı günü beklemişler...

............


Yaaa !..İşte böyle çocuklar!..Bir masalın daha sonuna geldik...

Onur fukaralarında, bu ense oldukça daha şamar atanlar çok oluurr !.. Takmayalım kafamıza !..

Onlar ermiş muradına ,biz çıkalım kerevetine...

Gökten üç elma düştü;biri direk-törcüğün kafasına ; biri engelli Prof.'a ; biri de madrabaz Sağlık Okulu Müdürünün başına...

Masal, masal mangadak; kafalara olsun ''Dangadak !..''
.............


















 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara