Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '07

 
Kategori
Üniversiteler
 

ÖSYM, gençleri yeme!

ÖSYM, gençleri yeme!
 

En önemli sorunlarımızın biri, aynaya iyi bakmamaktır. Gerçeklerden kaçmak toplumsal bir hastalık halinde kronikleşmiştir. Topluma ayna tutanları da pek sevmeyiz. Aynaya bakarak sorunun üzerine gitmek yerine “pislikleri halının altına süpürmek varken, huzurumuzu bozmanın ne anlamı var” deriz.

Yatar gezer olmak varken okur-yazar olmanın bir anlamı var mı? Büyük laflar etmeye bayılıyoruz. En basit işimiz Türkiye’yi kurtarmak… Zaman kalırsa dünyaya da nizam-intizam veriyoruz. Bir bakıyorsunuz siyasi bir partiyi tek başına iktidar yapmışız… Bir de bakıyorsunuz alaşağı edivermişiz…

Gelecekle ilgili heyecanlı projeler üretiriz. Kısa sürede bir hafıza kaybı gelir, unutuveririz. Ortaya acı bir tablo çıkınca da yeni bir tablo açıp kendimizi tekzip ederiz. Ne yazık ki 80 yıldır bu durum, sürüp gelir. Eğitim, sağlık, adalet hep kısır döngüde… Medya’nın AYNA TUTMA görevi de olmasa, halının altında da pislikleri alacak yer kalmayacak.

Gelecekle ilgili o büyük lafları eden, koltuklarına sığmayan, o koskoca insanların hesaba katmadıkları ayrıntı var. O da yarınları kucaklayıp sırtlayacak olan kuşaklardır. GENÇLİKTİR. Bir ülke için en önemli stratejik öngörü: Gençlik değerlendirmesi değil midir?

Küçük mutlu azınlığın dışındaki gençliğin çığlıkları yankılanıyor kulaklarımıza… Anket sonuçları gösteriyor ki: GENÇLİĞİN HALİ İÇLER ACISI… Gençliğin%75’i ŞİDDET görüyor. Yakınlaşamayan, duygularını ifade edemeyen ya da etmeyen modeller seçiyor. Babası gibi… Polat Alemdar gibi… Dörtte üçü sigara, üçte ikisi alkol kullanan gençlik geliyor. Dörtte biri uyuşturucuya başlamış. Üçte ikisi şimdilik denemiş. Kitap okumayan; ama şuursuzca, CHAT’ ten kopamayan bir gençlik var. ÖSS gençlerin en büyük korkusu haline gelmiş. Hayatta en çok korktuğunuz şey nedir? Sorusuna verilen yanıtların başında şunlar geliyor:

**ÖYS’den korkuyorum…
**Yalnızlıktan, açlıktan. Allah’tan, yükseklikten, kalabalıktan, karanlıktan, ölmekten, başarısızlıktan, CİN ve PERİDEN, böcekten, sınıfta kalmaktan korkuyorum…
Gençlerin idolleri (Tapındıkları):
Polat Alemdar, anne, baba, öğretmen, Hülya Avşar, Seray Sever, Al Pacino, Aziz Yıldırım….
Son , ÖYS ‘ye giren lise mezunlarından her yüz öğrenciden 22’si matematikten, 69’u FEN derslerinden tek soru çözememişler. Uluslararası bir kuruluşun 38 ülke arasında yaptığı araştırmada Türkiye Fen Derslerinde: 33. sırada… Matematikte ise, yerimiz 31. sırada…

“ÇOCUKLARIMIZIN AYAKLARINA BATACAK DİKENLER,
YA EKTİKLERİMİZDİR YA DA SÖKMEDİKLERİMİZDİR..”

Bir ülkenin eğitiminden sorumlu kurumların iki başlı ejderha gibi devamlı kavga ettiği, uzlaşamadığı ortamlarda gençlerin geleceğe umutla bakmaları beklenebilir mi…? Hele üç başlı eğitim kurumu hangi ülkede görülmüştür?

ÖSYM…..YÖK…..MEB….Üçü de gençlerin eğitim programlarından sorumlu ….Üçü de hazineden geçinmeli…En yüksek ek göstergeli ve dolgun maaşlı muhteremlerin oluşturduğu kurumlardır.Her nedense bir türlü bir araya gelemezler…Birinin AK dediğine diğeri “KARA “der…Bir ülkenin geleceğinin ipoteği bu kuruluşların elindedir…

Üniversitelerden istihdam konusunda bilim üretmelerini bekliyoruz.Yoksa mezunları, ’’Ramazan Davulcusu ‘’olmak için sıraya girmeye başladılar…Gazete okumuyorlar mı?

Liselerde müfredat ayrı telden… ÖSS ayrı telden çalar. Elli yıldır bir türlü şarkının usulünü ve makamını tutturamazlar. Bu kötü şarkıyı gariban çocuklarımız dinlerken baygınlık geçiriyor artık. Sazendeler uyanamıyorlar. 2007 Yılında ÖSS’ye giren gençler için yapılan dershane ve özel ders harcamalarının toplamı 10 MİLYAR DOLARI GEÇMİŞ… Bir zamanlar IMF’den bu parayı borç alabilmek için kırk kapı aşındırmıştık.

Milli Eğitim Kurumlarının ortak payda oluşturamamaları sonucunda istihdam fazlası öğrenci alan üniversiteler milyarlarca doları fuzuli yutmaktadır. İşsizler ordusu körüklenerek bir ülkenin geleceği heba edilmektedir… Bir taraftan siyasi çıkarlar uğruna alt yapısı olmayan uyduruk üniversiteler(?) kurularak gençliğin geleceğine ipotek konulmaktadır. Hele o küçük ilçelerde kurulan ve kapılarında üniversitelerinin koca koca adı yazılı “Meslek yüksek Okulları’’nın çoğunun içi boş ve göstermeliktir. Doğru dürüst akademisyeni olmayan hele laboratuarı bulunmayan bu yerlere durmaksızın öğrenci doldurulur. Aileler çocuklarının üniversite kazandığını sanarak oluk oluk para harcarlar. Bazı dershaneler de vardır ki oraları kazandırmak marifet gibi çarşaf çarşaf gösterişli pankartlar asarlar. Örneğin: Celal Bayar..”İşletme” yazarlar…

Halbuki orası alt yapısı bile olmayan bir meslek yüksek okuludur(?) Açılımı tam yazılmaz… Üniversite harçları, beslenme, barınma, kırtasiye giderleri derken bütçeler perişan edilir…

SONUÇ: KOCA BİR ‘’SIFIR…’’ Oralara boşa harcanan paralarla yöresel teknik liseler güçlendirilse çok daha kalifiye elemanlar yetiştirilir. Yirmi yılımı verdiğim üniversite hocalığımda gördüklerimi ve yaşadıklarımı yazdığım ve yakında yayınlamayı düşündüğüm “NAYLON ÜNİVERSİTELERİM” isimli kitabımda gerçekler tüm çıplaklığıyla kamuoyuna sunulacaktır.

Dershanelerle ilgili araştırmalarım da devam ediyor. Arı kovanlarına çomak sokacağız. Gün geçmiyor ki bir dershane iflas ediyor. Yenileri açılıyor.
Milli Eğitimin ücretsiz dağıtacağını vaat ettiği lise son sınıf kitaplarının çoğu her nedense öğrencilerimize halen teslim edilememiştir. Devlet Baba yakında ÖSS’ye girecek bu çocuklara verdiği sözü mutlaka tutacaktır. Lise son sınıflarımız kitaba muhtaçtır. Tüm yetkililer İzmir’in ÖSS, OKS başarılarındaki son yıllardaki ÇÖKÜŞÜNÜ irdelemelidir. Bunu 33 yıllık bir eğitimci olarak hiçbir makam, unvan beklentisi olmayan, işi sadece eğitim olan bir eğitimci olarak ‘’başımı kuma sokmak ‘’ istemiyorum. Herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum…

Kaynak olmadan çocuklarımızdan ÖSS başarısı beklemek mümkün müdür? Kitapsız eğitim olmaz

ÖSYM gençleri yeme! Senden panik halinde, neden korkuyorlar? Ey ÖSYM! Biraz araştır bakalım. Sırça köşklerinizden çıkın da gençlerin arasına girin. Yoksul ya da orta direk ailelerin üniversitede okuyan çocukları beslenemiyor.

TV’de, Yıldız Teknik’te okuyan çocukların yemek feryadını izlerken tüylerim diken diken oldu. Üniversitenin yemek bedelini yüksek bulan öğrenciler, yerleşkeye tencereyle pilav-ayran sokarken yakalandılar!
Dikkat! Silah değil: PİLAV Çocuk içeriye yemeğini bile sokamıyor…

Evladı olmayan… Çocuğunu kendi alın teriyle okutmayan bu duyguyu algılayamaz.
Tok, açın halinden anlamıyor. İleride mimar-mühendis olacak çocuklar “yemekleri için” bir kamyon sopa yediler. Her yeri işgal eden yemek mafyalarının kiralık adamları oralarda da egemen olmuştu. Hele bir GESTAPO şefi gibi resimlerini çekerek poz veren kalın enseli görevli vardı ki kasılarak efendilerine yaranmaya çalışan ‘’dalkavuğu’’ o kadar iyi oynuyordu ki... Daha dün izledik çocuklara bayat tavuk yediren caniler yüzlerce çocuğu nasıl da ölüme götürüyordu.

Ey, muhteşem ÖSYM !…Biraz medya’ya ses ver. Lise ile Üniversite arasında dershane yollarında, pilav paralarını harcamış ve üniversiteleri başarıyla kazanmış bu çocuklar bizim… Bu ülke bizim… Silkinin gaflet uykunuzdan… Çocuk yaşta saçları döküldü çoğunun… Sayenizde kafaları gibi gönülleri de kelleşmeden, gençlere kıymayın efendile! Ne ekerseniz onu biçeceksiniz elbet…

Picasso 1937 yılındaki İspanya’nın Alman bombardımanı ile ilgili ünlü tablosunu yaparken içeri bir Alman subay girer ve sorar:
”-Bu tabloyu sen mi yaptın?...”
Picasso öfkeli bir sesle:
”-Hayır! Siz!!!” der.

Çok geç olmadan sorumlulara duyurulur!

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..