Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '08

 
Kategori
Kitap
 

Otizm..?

Otizm..?
 

Veni vidi vici..!


"Creators Synaesthetic" isimli İngiliz danışmanlık firmasının, "Yaşayan 100 dâhi" adı altında listelediği ''aynı sıra numarası ile anılanların, aynı puanı aldığı'' kişilerin oluşturduğu liste...

Sıradan İngiliz vatandaşlarından seçilmiş 4.000 denek tarafından, içeriği önceden tespit edilmiş sorulara verilen cevaplar ve bu cevapların sonuçlarına göre belirlenmiş, ilginç bir liste...

İşte o listede bulunan kişilerden birinin, bireysel mücadelesinin, toplum içinde yakın zamana kadar görmezlikten gelinen, görmek istenilmeyen durumundan sebep, farklılaşan, farklı bir hayatın, bir otistiğin yer alma hikayesi...

Hikayesi, bizzat kendisi tarafından kaleme alınan, ''destek olanlara teşekkürünü açıkça belirttiği'' "Mavi bir günde doğmuştu" isimli kitabın yazarı...

Listeden takiple...

1.Albert Hoffman (İsviçre, kimyacı)

1.Tim Berners-Lee (İngiliz, internetin mucidi)

3.Geoge Soros (ABD, yatırımcı)

4.Matt Groening (ABD, hiciv yazarı)

5.Nelson Mandela (Güney Afrika, politikacı)

5.Frederick Songer(İngiliz, kimyacı)

7.Dario Fo (İtalyan, oyun yazarı)

7.Steven Hawking (İngiliz, fizikçi)

9.Oscar Niemeyer (Brezilya, mimar)

9.Philip Glass (ABD, besteci)

9.Grigory Perelman (Rus, matematikçi)

12.Andrew Wiles (İngiliz, matematikçi)

12.Li Hongzhi (Çin, dini lider)

12.Ali Javan (İran, mühendis)

15.Brian Eno (İngiliz, besteci)

15.Damien Hirst (İngiliz, sanatçı)

15.Daniel Tammet (İngiliz, fikir adamı ve dil uzmanı...)

Ve, o bir otistik...

Kendisinin ifadesi ile; Asperger Sendromlu Otizm teşhisi konulmuş bir kişi...

Sabrı kısıtlı bir okuyucu için, başlangıçta, hele de "matematik" ilgi alanı dışında ise, zorlayıcı bir kitap...

Sabrımın mükafatını 22.sayfa, ikinci paragrafta aldım...

"Küçük bir çocukken, sık sık yerel kütüphaneye gidiyordum. Bu gezilerimden birinde, saatler boyu, bir kitaptan diğerine geçerek boş yere, üzerinde ismim yazan bir kitap aramıştım; çünkü, çok fazla kitap vardı ve üzerlerinde o kadar çok farklı isim yazılıydı ki, birinden birinin benim olması gerektiğini düşünüyordum. (Mutlaka bir yerlerde olmalıydı). O zamanlar, bir kitabın üzerinde isminizin yazması için, onu sizin yazmış olmanız gerektiğini bilmiyordum. Şimdi yirmi altı yaşındayım ve daha iyi biliyorum ki, eğer bir gün kendi kitabıma rastlayacak olursam, bunu önceden yazmış olacağım."

Akabinde, kitabın tamamını okumak keyifli ama ''içeriğinin, bir insanın, gerçekler hakkındaki net aktarımın, ‘kör gördüren’ hayatını aktarmasından sebep'' hüzünlü bir hâl aldı...

Dört yaşında iken geçirilen bir sara-epilepsi krizi...

Ailesi, aile büyükleri, gelişimi esnasında yaşadığı sosyal(?) ortamın içindeki saklı dramı...

Kendisinin yaklaşımı sebebiyle; “Bir trajediden, komedi yaratmak” denilebilir...Her ne kadar <şahsi kanaatim="">> ‘Dram’ olarak tarif edilebilir olsa da...

Daniel Tammet kitapta, yağmur adam > ile olan tanışmasına da değinmiş... “Rain Man/ Yağmur Adam”, Dustin Hoffman’ın üst düzey karakter aktarım kabiliyeti sayesinde, birçoğumuzun hafızasında yer alan, gerçek hayat hikayesinden yola çıkılarak tasarlanmış, insana dair görsel bir şölen... İki ayrı otistik insan < kim="" peek="" ve="" daniel="" tammet="">>, iki ayrı hayat, ikisi de “ezber bozan” cinsten bir durum, bunu yansıtan bir sinema filmi ve bir kitap...

Yaşadığımız dünyada her türlü sorun çözümlendi, ilgi gördü bir otizm mi kaldı diyebilirsiniz...Birebir ‘otizm’ ile alakalı olmasa da, farklı bir kitaptan, farklı hayatlardan, Glasnost öncesi Rusya’sında geçen bir hikayenin aktarımından... Okurken zorlandığımı hissettiğim anda karşıma çıkan, sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda insanların hayatında her an karşısına çıkabilecek, hatta hepimizde, kişiye ait farklılıklarla, gerçek hayata dair yansımaların neler olabileceği ile ilgili aktarım... Obsesif > davranışlar...

Gorky Park, Martin Cruz Smith, S.91...

Sinirli bir sessizliği sinirli kahkahalar takip etti. Arkady bir sigara yaktı ve önündeki masanın üzerine üç kibrit koyduğunu fark etti.

“Sizlerin neden Birleşik Devletlere iltica ettiğini hiç anlamıyorum. Para için mi? Amerikalıların ne kadar paraları olursa olsun sonunda her zaman satın alamayacakları bir şey bulduklarını öğreneceksiniz. Bulduklarında şöyle derler; ‘Buna paramız yetmiyor, bunu alamayacak kadar fakiriz!’... Asla ‘Yeterince zengin değiliz’ demezler. Fakir Amerikalılar olmak istemezsiniz değil mi? Buradaysa hep zengin olacaksınız.”dedi...

Bana, “Gorky Park” romanını okuduğumda, devam et dedirten paragraf...Paragrafı dikkatli incelerseniz, sinirli bir ortamda sigara içme isteği bir saplantı, <öncesinde de="" benzer="" durum="" aktarıldığından="">> sigarasını aslında tek kibrit ile yakması mümkün iken hep üç kibrit ile yakması takıntı yada “rastlantı” halini almış...Ancak; karakterlerin genelindeki saplantı-takıntı yansıması da son derece yoğun...Bazılarımız için, okuduğu yazı-makale-hikaye-roman ve sairde ki uyarıcı kelimelerde olduğu gibi...Daniel TAMMET, kitabında > bu konu hakkında da ayrıntılara yer vermiş...

Yazı için seçtiğim resme gelince; Malum, Sezar... Tarihi tespitlere dayalı bilgiler ışığında, film/dizi film olan Sezar yapıtlarında, doğal olarak Kleopatra’nın da yer aldığı versiyonunda, yanıltmadılarsa, Sezar da epilepsi mağduru(!), saplantılı-takıntılı kişiliğe sahip bir imparator, tarihe mal olmuş bir karakter...

Ya da Daniel Tammet’ın kitabında aktardığı başka bir tarihi karakter, Sara-Epilepsi mağduru(!) olan bir yazar, Dostoyevski... Dostoyevski’nin romanlarındaki karakterlerden; Ecinniler’de ki Kirilov, Karamazov Kardeşler’deki Smerdyakov, Ezilenler’de ki Nellie ve Budala’da ki Prens Myshkin...Sara-epilepsi mağdur(!)larıydı...

Yazımın başından itibaren aktarmaya çalıştığım > karakterler ve bu yazıya sığdırılamayacak kadar fazla diğerleri...Yaşadığımız dünyanın önemli > aktörleri, dünya tarihine ve hayatımıza şu ya da bu şekilde etki etmiş ve eden insanlar...

Yaşadığımız hayat, her açıdan sağlıklı insanlar için bile son derece zorlayıcı iken... Otizim, sara-epilepsi, obsesif/Saplantılı-Takıntılı davranış bozukluğu ve sair diğer etkenlerle hayatlarını devam ettirmek durumunda olan insanlar...

Birde onların açısından baktığınızda, zor ki ne zor dedirten türden...

Konu hakkında, bizdeki durum nedir diye baktığımızda; 15-05-2006 tarihinde, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdür Yardımcısı Dr. Tanju Altınsu...

Sağlık Bakanlığı ve Otizm Vakfının 18-36 aylık çocukların otizm riski taşıyıp taşımadığını saptamak, tedavilerine gecikmeden başlamak amacıyla yürüttüğü “Otizm Tarama Projesi”nin Türkiye’de önemli bir ihtiyacı karşılayacağını açıklamış...

Kesin olmamakla beraber, çok sağlıklı verilere sahip olmasak da, her 250 çocuktan birinde, Otizm ve bağlısı diğer belirtilerin olabileceğini de belirttiği açıklaması...

Tamamlandı mı?..Sonuçları nedir?..Sonrası için planlı bir çalışma var mı?..Bilgi sahibi değilim...

Yaşadığımız toplumda duyarlılık gerektiren geniş bir konu... Bu gereklilik, gerçekleşme oranının hiç de azımsanmayacak bir değere sahip olması ile de alakalı...

Her şeyden önce, hepimizin hayatında da yer alabilecek bu sağlık sorununun ya da diğerlerinin ihtimal dahilinde olduğunu görmek... Çok düşük bir ihtimal olmadığı gerçeğini kabul etmek, yaklaşım göstermek, ilgilenmek...

Saygılarımla

 
Toplam blog
: 72
: 1708
Kayıt tarihi
: 09.08.07
 
 

"Beklentiler denizinde boğulmaktansa, gerçekler ve gerçekleşenler nehrinde yıkanarak arınmayı tercih..