- Kategori
- İlişkiler
Otogar salonları ve ayrılıklar

Otogarlar sevdiklerimizi alıp götüren ya da sevdiklerimizi bize getiren yerlerdir çoğu zaman… Ama nedense ben sevmem otogarları yine de… Her ne kadar sevdiklerimizi yanımıza getirmişse de çoğu zaman bizden alıp götürmüştür onları…
Uzaklara ve çok uzaklara…
Ve o sahne canlanır gözlerimde… Otobüs hareket etmeye başladığında birçok şey söylemek istersin bir anda… Gel gör ki düğüm düğüm olur boğazlar tek bir söz çıkmaz ağızdan… Zoraki bir uğraşla “kendine çok iyi bak” kelimeleri dökülür bir anda… Gözler nemlenir o an… Aslında tüm söylemeye çalıştığın “gitme” dir. O an söylemek yersizdir bunu…
Bu halini görmesin diye hemen kaçmak, ardına bakmadan uzaklaşmak istersin. Koşarcasına uzaklaşırsın oradan… Çünkü dönüp bakarsan eğer çok zor olur ayrılman bir daha… Taşmaya hazır volkan gibi yaşlar süzülür gözlerinden…
Aslında hayatın kendisi de bir otogardır aynı zamanda… Birçok zaman otobüsünde yolcu etmişsindir sevdiklerini… Hepsinde de otogardaki manzara vardır. Aynı tablo oluşur çoğu zaman… Çoğunda da gözlerden süzülen yaşların sıcaklığı vardır tek gerçek olan…
Otogarda olsun hayatın içerisinde olsun sevdiklerine söylemek istediğin tek şey “gitme” demektir. Boğazdaki düğümler izin vermez onun ağızdan çıkmasına… Hep o düğümler arsında sıkışıp kalır “gitme” ler ve “yaşamlar”…