Oturan ve duran adamlara onlarca yıl hapis cezası...

Tencere, tava, bunların hepsi hava!..

Böyle dediler ve Gezi eylemlerine katılanlardan tespit edebildiklerine dava açıp, yıllarca yıl hapis cezası istediler…

Oturana 7 yıl hapis cezası ile dava açıldı!

Neden?

Niye oturuyorsun diye!

Ayağa kalkıp dikildi, yine ceza!

Neden?

Niye hareket etmiyorsun diye!

Hareket etti, tomalar ve biber gazı kapsülü ile saldırıya uğradı ve polisler tarafından coplandı!

Elinde çivili sopalar ve palalarla iktidarın savunucularına yakalanıp, dayak yiyerek öldüler!

Ölenleri protesto etmek için bir alanda toplandılar, polis tarafından derdest edilip, içeri tıkıldılar. Savcılar ‘Toplantı ve Gösteri yürüyüş yasasını ihmal, iktidarı devirmeye teşebbüs’ suçundan iddianame hazırlayıp, onlarca yıl hapis cezasına çarptırılmalarını istedi.

İstanbul’un trafiği sıkıştı, suçu geziye attılar!

Gezi olayları nedeniyle İstanbul’un trafiği sıkışmış ve içinden çıkılmaz hale gelmiş!

Mısır’da ölen Esma’ya ağladılar, Türkiye’de ölen onlarca kurban için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Sonra da çıkıp, demokrasiden bahsettiler.

Açılım açılım diyerek, kamuda türbana özgürlük verip andımızı kaldırdılar. Sonra da halka devrimci ilan edildiler!

Çarşaf giyenlere ses çıkarmayan yöneticiler, etek giyenlere tepki gösterdiler. Sonra da bunun adına demokrasi ve özgürlük dediler.

Ne Mutlu Türküm Diyene sözünden gıcık alıp, ağızlarına Türk sözünü almayanlar, demokrasi ve özgürlüklerin şampiyonu oldular.

Ülkeyi kurtarıp, kuranlara dil uzatıp, hain ilan ederek, ne kadar “İlerici” olduklarını yandaşlarına ispat ettiler.

Televizyon sunucularının kıyafetlerine laf edip, insanları işsiz bırakmakta bir mahsur görmediler.

Netice?

Halk olmaktan çıkıp, ümmetçiliği doğru hızla yol alırken, yapılan uygulamaların demokrasi ve özgürlükler adına yapıldığını dinlemek insana zul geliyor.