Our boys did it! (Bizim çocuklar yaptı)

12 Eylül askeri darbesinin 33. yılında bugüne kadar fazla gündeme getirilmemiş ve bu darbenin bugüne yansıyan sonuçlarının eksik değerlendirilmesine yol açan bu bir kaç konuya kısaca değinmek istiyorum. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin iç politik sebepleri yıllardır pek çok mecrada dile getirilirken, 1979 yılında meydana gelen 2 dış sebebi olan SSCB'nin Afganistan'ı işgali ve İran islam Devrimi'nden pek kimse söz etmiyor..

ABD; 1979'da Ortadoğuda İsrail'den sonra en büyük müttefiki İran yönetiminin halk ayaklanmasıyla devrilmesi ve SSCB'nin Afganistan'ı (Afgan Devletinin davetiyle) işgaliyle yeni yayılma politikasına geçmesinden sonra daha önceden doğu coğrafyasında önemli bir noktada yer alan Türkiye'yi ideolojik kamplara bölüp, kaotik bir ortama süreklemek düşüncesini (bir süreliğine) rafa kaldırarak, Türkiye'yi siyasi istikrara kavuşturmak için aynı yıl düğmeye basmıştır. Önce Türkiye'de böyle bir askeri harekatı düzenleyecek kadro TSK içinden seçilmiş, önündeki engeller kaldırılmış, sonra dahili ve harici sebepler ülke gündeminde peyderpey oluşturulmaya başlanarak kaotik ortam ihtilale zemin hazırlanması amacıyla beslenmiştir. Ülkemizin tecrübeli politikacılarından dönemin Başbakanı Süleyman Demirel bile ihtilal günü bir şaşkınlık yaşarken, Amerikalılar'ın askeri darbeyi soğukkanlılıkla karşılayıp "Our Boys Did It (Bizim çocuklar yaptı)" demeleri ise bizlere ihtilalin dış ayağıyla ilgili ciddi bir ipucu vermektedir.

12 Eylül 1980 cuma günü sabaha karşı ülke genelinde ordunun demokrasiyi askıya alarak yönetime fiili olarak el koymasının ardından, ülke sathına yayılmış anarşi bir anda "mucizevi!" bir şekilde bitirilerek, ihtilale yönelik kamuoyu desteği de sağlanılmıştı. ihtilal komitesi; bu kamuoyu desteğini yüksek tutmak için halkın dini ve milli değerlerini sürekli ön planda tutmayı da ihmal etmemişlerdi  .

İhtilalden hemen sonra, siyaseten uygulanması zor gibi görünen 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarının uygulanmasındaki sıkıntılar ortadan kalkmış ve siyasi istikrardan sonra ekonomik açıdan da Türkiye bir istikrara kavuşturulmuş oldu. 

12 Eylül 1980 tarihinden sonra Türkiye, hızla Amerikan politikalarını uygulamaya başlamış; Türkiye, elindeki en büyük koz olan Yunanistan üzerindeki NATO vetosunu kaldırmış ve bir yandan "hoca çocuğu" olduğunu vurgulayan Orgeneral Ahmet Kenan Evren marifetiyle kominizme karşı dini söylemler/eylemler güçlenirken, Amerika'nın "islam projesinde" yer almayan dindar kesim ise "mürteci/yobaz" yaftasıyla damgalanmıştır. Anayasaya zorunlu din dersi konulurken, Tunceli başta olmak üzere ülkede hızla İmam-Hatip Liseleri açılmaya başlanmıştır. Ancak buna rağmen Yükseköğretim kurumlarının yanı sıra İmam-Hatip Liselerinde bile kız öğrencilerin başörtüsü takmaları ısrarla engellenmeğe çalışılmıştır. Şekli ve uygulanması "devlet" tarafından dayatılan "din projesine" alışkın olan Türk Milleti, reaksiyonunu bir anda vermek yerine yine sürece yayarak göstermiştir. 

12 Eylül 1980 askeri darbesinin 33. yılında, bu darbeyi dış etkenlerini gözardı ederek sadece iç politikaya ait bir yorumlamayla değerlendirirsek,  ne bugün yaşanan siyasi ve sosyal olayları sağlıklı yorumlayabiliriz ne de Türkiye'nin ne yaptığını bilen, kararlı bir dış politikası oluşturmasını sağlayabiliriz. Winston Churchill'in dediği gibi; "Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz.."

-  Psk. Nedim Yüksel ÇAKIR

  www.twiiter.com/yukselcakir

 www.facebook.com/nedimyukselcakir