Ovit destan dedim mesel oldu…

Rize Erzurum yolu ve Ovit Dağı için Erzurum Vakfının düzenlediği panele katıldım..

Cumartesi günkü yazımda Ovit Destanlara konu olacak dedim. Şu anda mesel olarak zihinlerimize yerleşti bile masal değil de mesel.

Halk arasında meselin bir başka anlamı kabızlıktır bilir misiniz….

Evet bu konu kabız oldu beyler…

Tabiri caizse çalışmıyor, tıkandı her şey…

Konu ile ilgili haberleri okuyun burada değinmeyeyim anladıklarımı yazayım.

Orada en yetkili kişilerin çalışma var, hayır yoktu gibi çok önemli zıtlaşmaları gördüm.

Zaten Belediye Başkanımızda demişti "ben bir çalışma görmedim" diye…

Uzatmadan ve sinirlerimi daha fazla germeden sevindiğim birkaç şeyden bahsedeyim..

Karayolları Genel Müdürlüğü nezdinde hiçbir çalışma yok.

Fakat ne hikmetse İstanbul belediye Başkanlığı bölge kapsamında yaptığı araştırmalara bu yolu ve tüneli dahil etmiş. Bazı önemli noktalara gelmiş İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Mustafa Ilıcalı, "Erzurum-Rize kara yolu ulaşımı ve Ovit Dağı Geçidi'nin projesini destek verilirse hiç ihaleye çıkılmadan yaparız" en dikkat çeken gelişmeydi bana göre.

Şunu anladım.. Başbakanımızın isteği veya onun hatırına binaen İstanbul belediyesi önemli bir çalışma yapmış. Fakat çok ilginç sayın Ilıcalının "1/ 25 lik haritalar elimizde yok. Öncelikle bunun Harita ve Kadostra Genel Müdürlüğünden alınması ve bize verilmesi lazım ki son noktayı halledelim. Biz gerekirse dışarıdan uzman getiririz." dediği andı…

Gördünüz mü beyler.. Çalışma yapılacak harita yok ortalıkta…

Mesel bu noktada oluyor bu iş..

Bu noktada ne kadar işin uzağındayız anlıyorum sevinmeme rağmen…

İşte bir vilayetin hayatı bir sorununu nasıl, nerde ne biçimde takip ettiğinin fotoğrafı…

Burada bunun farkına olan yoktu…

Birileri tamam, birileri yok birileri hayli yol alındı filan.. Koca bir hikaye..

Bizim işimiz yukarılarda takip eliyor ve uzun ince bir yol haline geliyor…

Çünkü bir ülkenin Başbakanı bütün mesaisini bu işe verip evrak takip edemez…

Zannedersem İstanbul Belediyesine rica etmiş, Büyük şehrin büyük imkanlarını seferber etmesini istemiş ve onlarda bizlere kendilerine yardım edilecek ilk adımların neler olduğunu panelde açıkladılar…

Oradan canlı yayın yapan Çay TV ye teşekkür ediyorum ama içlerinde saklı taraf olma ve bazı önemli çabaları görmeme hastalığını da kınıyorum. Üzüldüm. Yani orada bir kelime bize soramaz mıydı bizim televizyonumuz. Kendilerince bir kartel oluşturmuşlar sadece onlarla konuşuyorlar.. Ne kazandırır bize… Bana İstanbul’dan telefon edenler neden birkaç söz demedin diye sitem ediyorlar… Ben mi diyecektim çay tv ekibine konuşayım diye… Bu kadar kapasiteleri, ben ne yapayım… Oradan canlı yayın yapmaları sevindirdi beni o kadar yani..

Gazetemiz yayına başlayalı beri birinci gündem maddesi Ovit’ tir. Ama görmezler. Çünkü, bir şey kazanırlar zannediyorlar. Aklımız fikrimiz cebimizde ya.. Yazık, çok yazık..

Neyse, düzelir umalım her şey.

Ovit için ne destan ne masal ne mesel yazılır.

Dileyelim bizi bizim gibi düşününeler önüne geçer de bu yara kangren olmadan tedavi edilir..

Milletvekillerimizin orada olmaması bu sözü söyletti bana…

Sahibimiz yok gibi, Erzurum’dan da milletvekili bir bayan vardı..

Bütün bunlara rağmen moralimizi bozmayalım..

Valiler katıldı, belediye başkanları yardımcılarını gönderdi..

Buda ilginç bir kare idi benim için…

Her iki vilayetin Şehrül-eminleri neden katılmadı bu önemli panele…

Bu iş üzerinden de iki vilayette siyasi hesaplar olduğu açıkça ortada…

Her şeye rağmen güzellikler dileyelim, güzel gelişmeler var diyelim..

Sevgi ve saygılarımla….