Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

13 Şubat '19

 
Kategori
Efsaneler
 

Oyuk Dünya - Hollow Earth Kuramı

Oyuk dünya kuramı Agartha ve Şamballa eski medeniyetlerden günümüze kadar gelmiş ancak ne araştırılması red edilmiş ve bulunan bilgilerin örtbas edildiği bir paradoks halini almıştır.

Antik Mısır hyeloglifleri, Sümer tabletleri, Gılgamış destanı, Çin Kaynakları, Babil yazıtları, Tibet Belgeleri hep dünyanın içinde bir başka dünya ve bu dünyaya ait iki önemli şehir Agartha ve Şemballa’dan bahseder. 1818’de yüzlerce önemli insana bir mektup gitti.

“Bütün dünyaya: Yeryüzünün içi boş ve yaşanılır durumda olduğunu beyan ediyorum. İçice konulmuş birçok katı küreden meydana gelip kutuplarda bir girişi vardır. Bu söylediklerimin gerçek olduğunu ispat etmeye hazırım. Dünya bana yardım ederse yeryüzünün içini keşfedeceğim.”Cleves Symnes, Eski piyade yüzbaşısı – Ohio

Naziler daha öncede ari ırkın kökenlerini aramak için birkaç kez Tibet’e gitmişlerdir. Albay gezi dönüşünde Oyuk dünya, Agartha ve Şamballa hakkında Tibetli rahiplerden aldığı tüm bilgileri Himmler’e aktarır. Bilgilere göre oyuk dünyanın girişlerinden bir tanesi kutuplarda’dır. Himmler Adolf Hitler’den acil şekilde toplantı talep eder. Hava kuvvetleri komutanı Herman Göringin de katıldığı bu toplantı adeta bir sunum anlatımına dönüşür. Hitler oyuk dünyanın girişini bulması için Herman Göringi yetkilendirir. 1939 Yılında naziler 3 denizaltı ve 5 gemiden oluşan bir keşif birliğini kutuplara gönderir, birlik bölgenin detaylı haritasını çıkartır, oyuk dünyanın giriş noktasını tesbit eder ve en önemlisi kuzey kutbundan güney kutbuna dünyanın içinden geçen bir su yolu keşfeder.

Tarihler 1940’ı gösterdiğinde Adolf Hitler oyuk dünyanın girişinde bir üst kurulmasını bildiren emri imzalar. General Göring bu iş için III. Reich’in en ünlü denizaltı komutanlarından biri olan Heinrich Brodda’yı görevlendirir. 209 Bordro numaralı Uboat tipi deniz altısı ile yola çıkıp uygun yeri tespit etmesinin ardından gemilerle bölgeye malzemeler sevk edilerek Wolf Slotz kurulur. Oyuk dünya’da kurulan bu üst dünyalılara ait ilk yerleşimdi www.u-boote-online.de sitesinden inceleme yaptığımızda bahse konu denizaltının alman kaynaklarında halen kayıp olarak kayıtlı olduğunu görebilirsiniz. Açıklama kısmında ise Bilinmeyen bir sebeple kaybolmuştur yazmaktadır.

Sayfanın linkini videonun açıklamalar kısmında bulabilirsiniz. Savaşın Almanya’nın Aleyhine dönmeye başlaması ile üssün nüfusu artmış ve birçok gizli silah projesi Wolf Slotz’a sevk edilmiştir. 1960 Yılında National Geographic Society konuya ilgi göstermiş bu bağlamda Tirol Harita uzmanı ve sanatçı Heinrich C. Berann’a bölgenin kapsamlı bir haritasını çıkarttırmıştır. Bu haritada oyuk dünyanın girişi açıkça görülmektedir. Ancak buraya yapacağı keşif gezisini 6 ay boyunca her yerde duyurmasına rağmen bilinmeyen bir sebep ile bir anda gezi iptal edilip bir daha açılmamak üzere dosya kapatılmış çizilen tüm haritalar piyasadan toplatılmıştır. Almanya’nın 6 Mayıs 1945’teki kayıtsız şartsız teslimiyetinin ardından elde edilen bu bilgiler Cia’nın dikkatini çekti ayrıca Churchill’inde naziler’in bu üstte ileri teknoloji ürünü silahlar yapıp tekrar saldırması paranoyası ile İngilizler tüm sömürgelerinde adeta oyuk dünya avı başlatmış, binlerce alman askeri sorgulamış ve buldukları tüm bilgileri CIA’ya iletmişlerdi. Cia’nın verdiği rapor doğrultusunda doğrudan dönemin Amerikan başkanı Harry Truman’nın emri ile Amerikan Deniz Kuvvetleri “Çok Gizli” İbaresi ile 26 Ağustos 1946’da Operasyon HIGHJUMP’ı başlattı. Operasyon gücü 13 gemi, 33 uçak ve 4700 personel den oluşuyordu. Operasyonun gerçek amacı Oyuk Dünya’ya girmek ve nazi üssünü bulmak olsa da bölge de bir Amerikan araştırma üssü kurmak ve elektromanyetik, jeolojik, coğrafi, hidrografik ve meteorolojik araştırmalar yapmak olduğu lanse ediliyordu.

Filo ilk olarak Markiz adalarına ulaşarak 12 aralık 1946 da Handerson hava izleme istasyonunu kurarak yoluna devam etti Peter adasına vardı burada 10 gün süre ile keşif uçuşları yapıldı.Filo son olarak rotasını oyuk dünyanın girişinin bulunduğu söylenen balina körfezine çevirdi burada daha sonraki yıllarda askerlerin verdiği ifadelerle su altından çıkan disk şeklinde araçların saldırısına uğrayarak ağır zahiyat verdiler.

Toplamda 18 personel 3 gemi 8 uçak kaybeden filo geri çekildi basına ise çığ düşmesi, kazan patlaması gibi hadiseler sonucu kayıpların meydana geldiğini anlatan bir bildiri verildi. 2004 yılında bir kere daha enkaz arama girişiminde bulunulduysa da bir sonuca ulaşılamadı. İlk defa 26 Ocak 1967’de ESSA-3 uydusu tarafından çekilen fotoğrafta fark edilen oyuk, 23 Kasım1968’de ESSA-7 uydusu tarafından daha net fotoğraflanmıştır.

Kimine göre teori kimine göre kurgu olarak nitelendirilen Oyuk Dünya konusu en son 2011’de Horatio Valens vePaul Veneti tarafından hazırlanan 2 saatlik “Lazeria Map Collection” isimli belgeselde gündeme getirilmiştir.

Jeoloji bilimine göre dünya da bir delik açıp aşağı doğru inerseniz ısı magmaya yaklaşıldığı için git gide artmalıdır. Fakat Kazakistan da yapılan yer altına 12 km’lik sondajlarda ısının sabit kaldığı görülmüş bu durum dünya jeoloji literatürünü baştan aşağıya çökertmiştir.

En ilginç olay ise, Amiral Byrd 19 Şubat 1947 günü Kuzey Kutbu’na bir uçuş yapmak üzere bir telsizci ile birlikte görev aldı. 7000 metre yüksekliğe çıktığında her şey yolundaydı. Ancak karşılaştığı bir türbülans sonucunda 1000 metreye kadar inmeye karar verdi. Hemen altında dümdüz uzanan bir buz alanı vardı.

İnanılmaz bir manzara ile karşılaşmıştı. Kar yağıyordu ve gökyüzü kırmızıdan mora kadar tüm renklere bürünmüştü. Kısa bir uçuştan sonra dağlık bir bölgeye geldi. Yarım saat kadar sıra dağlar üzerinde uçtu. 8900 metreye çıkmıştı. Ancak bu dağları tanımlayamıyordu, haritada yer almamışlardı. Sonra birden dağların arasında ve tam ortada akan nehri gördü. Buz ve kar olması gereken yerde yeşil ormanlar göze çarpıyordu..

Amiral Byrd 4000 metreye kadar indiğinde altında tamamen yeşil bir alan vardı. Işık farklıydı ve güneşi göremiyordu. Biraz daha aşağıda ise, garip hayvanlar gördü. İlk anda fil sandığı hayvanlara dikkat ettiğinde bunların inanılmaz bir şekilde mamut olduğunu fark etti. Gördüklerini üsle paylaşmak istediğinde ise çaresiz kaldı… Çünkü artık telsiz bağlantısı kuramıyordu. Dışarıdaki sıcaklık 23 dereceydi. Amiral daha ileride yer alan kent benzeri bir yere yaklaşıyordu. Uçak hafifledi, tüy gibi dalgalanarak uçuyordu. Uçak adeta bilinmeyen bir güç tarafından kontrol altına alınmıştı. Bu ağır uçuş sırasında Amiral karşıdan kendisine doğru yaklaşmakta olan bir başka uçan cismi gördü. Bu disk biçiminde parlak bir nesneydi. Ve uçan cismin üzerinde bir gamalı haç işareti vardı.

Telsizden kendisine hitap eden bir ses duydu. İsveç ya da Alman aksanıyla konuşan biri, İngilizce olarak şöyle diyordu: “Bölgemize hoş geldiniz Amiral. Sizi 7 dakika içinde indireceğiz. Güvenli ellerdesiniz, rahat olun.” Uçağın motorları durdu ve sanki garip bir gücün etkisi altındaymış gibi uçak kendi çevresinde dönüyordu. İniş başladığında Amiral kendisini görünmeyen dev bir asansörün içindeymiş gibi hissetti. Uçak şiddetle titriyordu. Kısa bir süre sonra hafifçe yere temas etti.

Amiral büyük heyecan içinde kendisini karşılamaya gelen çok uzun boylu sarışın insanları gördü. Uzakta büyük parlak binaların olduğu kent vardı. Amiral ve yanındaki mürettebat, bu garip yerin ev sahipleri tarafından son derece kibar ve dostça tavırlarla karşılandılar.

Şehre girmek için önce tekerlekleri olmayan düz bir platforma çıktılar ve hızla parlak şehre doğru hareket ettiler. Binalar, sanki kristalden yapılmış gibiydi. Amiral gördüklerini ancak öncü mimari eserler ya da bilim kurgu filmleriyle kıyaslayabiliyordu. Kendilerine ikram edilen içecekleri bitirdikten sonra Amiral Byrd, iki hostes tarafından bir başka mekâna götürüldü.

Kısa bir yürüyüş ve yer altına inen asansör yolculuğundan sonra kendisini uzun bir koridorda buldu. Duvarların içinden gelen gül kurusu renkli ışık her yeri eşit derecede aydınlatıyordu. Bir kapının önünde durdular. Üzerinde anlayamadığı bir yazı olan kapı sessizce açıldı. Hosteslerden biri Amiral’e endişelenmemesini ve Üstad’ın huzuruna çıkacağını söyler ve burada Üstad ile görüşür. Bu görüşmenin detaylarını internette arattırırsanız rahatlıkla bulabilirsiniz. (Bkz. AMİRAL BYRD GÜNLÜĞÜ Arianni Keşfi)

 

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..