Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Şubat '19

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ozan Arif

Ozan Arif bizim gençliğimizin gür sesi idi. O'nun eserleri hep ezberimizde oldu. 12 Eylül darbesine karşı dik duran kişilerdendi. Darbecilerin yapamadığını kendi arkadaşları yaptı. Yediği 'Hain' damgası ile linç edilmek istendi.

            Ozanımız ile son görüşmemiz Eylül 2012 tarihinde oldu. 5 Eylül 2012 tarihinde Ozan Arif'i bir konser için Salihli'ye davet etmiştik. Türk Ocakları Salihli Şubesi Gençlik Kollarının düzenlediği bu konser girişimi için aradığımızda "Herhangi bir ücret istemem, uzun zamandır sizlerden uzak kaldım. Gelirim" demişti.

            Afişleri hazırladık. Hatta davetiyeleri bastık. Sosyal medyadan duyurumuzu yaptık. Yurdumuzun bir çok yöresinden arayanlar konser için gün sayıyorlardı. Konser tarihine az bir zaman kala malum kişiler Türk Ocakları'na baskı yapmaya, tehdit etmeye başladılar. Konserimiz  Ankara'nın isteği ve Salihli'deki kişilerin baskısı ile iptal edilmek mecburiyetinde kalındı.

            İptal kararını Ozanımıza bildirmek çok zor idi. O zaman Türk Ocakları Salihli Şubesi Gençlik Kolları Başkanı arkadaşımız kendisini aradığında çok üzüldüğünü belirtmişti. "Yapmayın gençler, ben orada ülkemizin durumunu ve PKK tehlikesini anlatırım. Kimseye bir şey demem! Hiç kimseden korkmayın! Kimse bir şey yapamaz!" demişti.

            Ama olmadı. O zaman çok üzülmüştü.

            Biz de Türk Ocakları Şubesi olarak görevimizi yapamamanın üzüntüsü içinde idik.

            O tarihte Salihli'ye gelse idi, bir defa daha görmek ve dinlemek şansımız olacaktı. Ama olmadı!

            ***

            1989 yılının temmuz ayında küçük kızım dünyaya gelmişti. O zamanları evimde ve arabamda sadece Ozan Arif'in kasetleri  çalıyordu. Aynı  kasetleri dönüp dönüp dinliyorduk. Adeta eserleri ezberlemiştik. O günlerde bize tercüman olan gür ve korkusuz nida o ses idi. Kızımın dünyaya gelişi ile bir türlü ismine karar verememiştik. Üçüncü gün yine Ozan Arif'in 'Ölmez Bu Hareket' şiirini dinlerken;

            Zaten hep hilâlin kaderi budur.
            Arada önünde bulutlar durur.
            Bir rüzgâr esti mi hilâl kurtulur,
            Ölmez bu hareket, ölmez bu dâvâ.

            Bölümünde birden ayağa fırladım. "Buldum" dedim... O anda küçük kızımın adının Hilâl olmasına karar vermiştik. O, kızımın isim babası olmuştu.

            ***

            Her zaman olduğu gibi bir dava adamı daha kadir-kıymet bilinmeden aramızdan ayrıldı. Dün arkasından alehinde konuşanlar bugün methiyeler düzüyorlar. Yazık!

            Ozanım, senin de kıymetini bilemedik!

            Hakkını Helal et...

            13 Şubat 2019  Gündüz Aydın

 
Toplam blog
: 51
: 174
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Emekli öğretmen, şair, yazar ve gazeteci. Geniş bilgi için (www.gunduzaydin.com) ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara