Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Özgür düşüncenin önündeki engeller...

Özgür düşüncenin önündeki engeller...
 

 

Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur... "Tavuk toplum", önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!".... DARWİN 
 
***

Bir toplum içinde yaşıyoruz...

Hepimiz bir ölçüde yaşadığımız toplumun birer ürünüyüz...

Toplumsal değerlerin ve değer yargılarının, dinsel, örfsel, kısacası tüm kültürel değerlerin etkisindedir hep beynimiz...

Okuduğumuz okullar, dinler ve aile eğitimleri de hep beynimize bu değerleri körükler dururlar...

Zaman içinde biz biz olmaktan çıkar toplumsal değerlerin bir esiri ve aracı haline geliriz...

Beynimiz, düşüncelerimiz hep bağımlı kalır...

Bağımlı beyinler, özgür olmayan beyinler de özgün düşünceler yapılar geliştiremezler...

Toplumsal hastalığımızın temeli budur...

Düşünün ki, bir milletvekili liderimiz uçurumdan atlarsa, bize de arkasından atlamak düşer diyebiliyor...

Ne yazık ki, eğitimimiz de özgür düşünceyi değil bağımlılığı tutuculuğu geliştiriyor...

Özgür düşüncenin önündeki engeller, dinsel, tarikatsal, cemaatsel, töresel düşünceler ve değerlerdir...

Beyin bu kalıpların içindedir, bu kalıplara hapsolmuştur, özgün bir düşünce geliştirmesi oldukça zordur...

Özgür düşünemeyen, beyninde özgür düşünce kalıbı oluşmamış bireyler kul olmaya kulluk yapmaya daha yatkındırlar...

Toplumsal hastalığımızın temeli de budur...

Özgür düşüncede olmayan siyasi liderlerin, köşe yazarlarının kulluktan başka topluma verebilecekleri bir şey yoktur...

Avrupa’daki reform ve Rönesans hareketi toplumsal kalıpları yıkan, özgür düşünmenin yolunu açan önemli bir pencereydi... Bu yüzdendir ki, Avrupa’da düşünsel akımlar, felsefe, sanat gelişmiştir...

Biz ne yazık ki, tam anlamıyla bir reform ve Rönesans hareketi yaşayamadık... Cumhuriyet ve Atatürk’le birlikte gelen aydınlanma, zaman içinde doğmacılar, yobazlar tarafından geriye döndürüldü ve tekrar bir karanlığın içine girdik... Bugünkü durumumuzun özeti budur...(Cumhuriyet ve Atatürk Devrimlerinin toplumda travma yaratığını söyleyerek, devrimlere saldıranlar başarıya ulaşmış gözüküyorlar. )

Bir toplum düşünün ki :

Basın baskı altındadır. Tarikatlara, cemaatlere bağlı köşe yazarları topluma yön vermeye çalışıyor...

Türbanı özgürlüğün bir aracı gibi göstererek takiyye yapan anlayışın kadınlara bakış açılarını kimse görmek istemiyor...

Şeyhlerin dizinin dibinde icazet alanların, Okyanus ötesinin talimatlarıyla hareket edenlerin özgür düşünceyi geliştireceğine kim inanır...

Laikliği sulandıra sulandıra, dini özellikle de bir mezhebi toplumun yaşamına empoze etmeye çalışan anlayışın özgürlük ve demokrasi yutturmacasına kim inanır...

Bağımlı, ümmetçi anlayışta bir toplum yaratılmak isteniyor... Bu anlayışın kadınlara verdiği görevde çocuk doğurmak, mutfakta yemek pişirmek, çocuklarını bakmak... Kadınlar çalışmazsa işsizliğin de ortadan kalkacağını söyleyen anlayış, türbanla birlikte kadınları eve hapsetmeyi umuyor...

Beyinleri özgür olmayan toplumlar, ezilmeyle sömürülmeyle karşı karşıyadırlar...

Beyinleri özgür olmayan toplumlar, bilimsel ve sanatsal alanda özgün bir başarı sağlayamazlar...

Şeriatla ve dinsel ağırlıklı yönetim tarzıyla yönetilen ülkelerde özgür düşünce gelişemez...

Özgür Düşüncenin gelişmediği ülkelerde töre cinayetleri, mahalle baskıları her zaman vardır...

Özgür düşüncenin gelişmediği ülkelerde kulluk ve kölelik vardır...

Özgür düşüncenin gelişmediği ülkelerde korku hep gelişmiş ve yaygınlaşmıştır...

Hapishanelerin, gazetecilerle, düşünce suçlularınca dolu bir ülkede kimse özgür düşünceden bahsedemez...

Ülkemizde özgür düşüncenin gelişeceği tüm alanlar baskı altındadır... Özgür düşünceyi yok sayan bir eğitim sistemiyle de karşı karşıyayız...

Tüm bu karamsar tabloya rağmen, özgür düşüncenin yollarını bulmak umuduyla...

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..