Özlemlerindeyim...

Ben; dün gece çok mutluydum... Gençtim, güzeldim ve yine ona aşıktım… Kalbim; aynı yıllar öncesindeki gibi atıyordu. Nefes nefese bırakıyordu beni bu hızlı, paldır küldür atışlar. Gözlerim, yüzümdeki tebessümden çizgi halindeydi. Oldum olası , küçücük, böcek böcek , çekiktirler. Ama dün gece çok mutlu olduğumdan, daha da bir çekiktiler ve daha bir parlak. Şakaklarımdaki , boyaların altından çıkmış aklar da yoktu. Pırıl pırıl parlayan kendi saçlarımdı. Bir de düz fön çekilmişti. Yandan dı üstelik, her zamanki gibi. Yanlardan fışkıran , etrafa beni; ‘’şişman’’ olarak nitelendirten kilolar da yoktu. İncecik ve hafiftim... Giydiğimde yakışmıştı üstelik , beyaz, yazlık , tiril tiril bir elbise. Ayağımda her zamanki gibi düz pabuçlar vardı. Oldum olası, topuklu giyemem .

Yıllar sonra , yüzümü yüzüne iyice yaklaştırıp bakmayı özlediğim o masmavi gözlere bakıyordum. Geçmiştekinin tersine , yayan değildik. Bir arabası vardı . Artık öğrenci de değildik. Bir simidi paylaşmak zorunda değildik, onca yolları yürümek zorunda da değildik. Saatlerce parasızlıktan, sırf beraber olma uğruna, gittiğimiz cafede bir limonatayı yudum yudum içmek zorunda da değildik. Büyümüştük. Mesleklerimiz vardı. Kazanıyorduk .Üstümüz başımız da düzgündü. Gerçi şimdilerde , yırtık eskimiş, parçalanmış kotlar moda oldu, bir de korkunç fiyata satılıyor. O zamanlar bizim üstümüzdekiler modadan değildi. Ve bedavaydı neredeyse. Ama dün gece , kıyafetlerimiz düzgündü Allah için.

Dün gece onunlaydım, o çok sevdiğimle. Yıllar hiç geçmemiş meğer. Ama bize eklenenler olmuş. Bana bir oğul , ona da bir kız evlat. Dün gece eşlerimizde yoktu orada.

Karşıdan gelirken o;yine eskisi gibi güzel olup olmadığımı düşündüm, panikle. Ama onun gözlerindeki mana , bu sorumun yanıtının evet olduğunu söylüyordu. İçimden seke seke yürümek geliyordu. Zıplamak, en yükseklere kadar , bizim bahçedeki o selvinin en ucuna kadar zıplamak geliyordu. Sigarayı bırakalı dört ay olmuştu ama nedense, bir güzel sigaramı tüttürmek geliyordu içimden.

Haykırmak, haykırmak , haykırmak , ‘seni seviyordum çok ve hala seviyormuşum’ demek geliyordu.

Omzuma kolunu atıp, sımsıcak kendine çektiğinde ''İşte bu rüya'' dedim. Omuzumdan indi kolları. Elimi buldu eli. Hiç mi sertleşmemişti?, hiç mi buruşmamıştı elleri? Yarabbim, o kadar sıcaktı ki. İçimden güldüm, ’’tombik ellerim yine ellerinde’’ dedim. Ellerimin üstündeki dört derin gamzeler ne de hoş duruyorlardı. Birden korktum, tırnaklarım dedim. Tırnaklarımı yiyordum, hiç yemediğim kadar son yıllarda. Baktım nasıllar diye, hayret gayet güzel, temiz ve bakımlıydılar. Eskisi gibi. Dişlerim yine inci gibiydi. Ağzımdaki çürüğün feci kokusu da yoktu

Hiç konuşmadık ki biz dün gece .Sanırım o da benim gibi içinden konuşuyordu benimle. İstediğim sözcükleri kullanabiliyordum. Ondan da duymak istediklerimi içimde, kendim seslendiriyordum. ‘Nerden çıktın , sen?? çok ama çok özlemişim seni ben’ diyordum içimden ‘Çoktandır seni karanlıklarıma atmıştım oysa.. Çok mu derinden seslenmiştim sana dün gece de , senin o uzak şehrinden duydun beni de, geldin hemen? Çok sevmiştim, ne çok seni , hiç inanmamıştın oysa. Bu nasıl bir tutkuydu ki geçen onlarca yıl bile yok edememiş benden seni.’’

O, sadece bakıyordu, derin bir özlem vardı, beni delicesine mutlu eden.

‘Olsun, iyi ki geldin; ben dün gece çok mutluydum, çok genç , çok güzel ve yine sana aşıktım. Ben, dün gece; yıllardır olmadığım kadar çılgındım , korkusuzdum hayata karşı. Her bir hücrem yaşımın 20 lerindeydi. Ben dün gece; beni yıllar önce bıraktığın hallerdeydim . Başkasının olsan da , olsun iyi ki geldin, ben dün gece çokça seninleydim..’’