Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '08

 
Kategori
Siyaset
 

Özür garabeti!

Özür garabeti!
 

Savaş koşullarında yapılan 1915 Ermeni tehcirinin acı sonuçlar verdiği tarihi bir gerçek. Ancak; Türk insanının Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı kayıplar ve acılar Ermenilerinkinden daha az değildir.* Günümüzde iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi isteniyor ise, bunun yolunun, tek taraflı özür dilenmesi gibi tavizlerden değil, öncelikle taraflar arasındaki sınırların ve toprak bütünlüklerinin tanınmasından geçmez mi?

Oysa bakın, “Özür diliyorum” kampanyasının altına imza attığını açıklayan "Milliyet Yorumun" yorumcularından bir vatandaşımız neler diyor!

“Bende 1915 yılında yaşanan korkunç olayları bugüne kadar tartışamadığımız ve geçmişimizle yüzleşemediğimiz için tüm ermeni kardeşlerimden özür dilerim. Kimse Ermenilerin tarihlerinden, kimliklerinden, ulusal vicdanlarından vazgeçmesini beklemesin. Ararat da bu kimliği şekillendiren en büyük simgelerden biridir.”

Peki? Toprak bütünlüğüne saygı bunun neresinde? Üstelik Ağrı Dağı (Ararat) simgemizdir, taviz veremeyiz sözünün anlamını acaba bu safsatayı başlatanlar nasıl yorumlayacaklar dersiniz? Yorumlayamazlar çünkü onların niyeti de zaten üzüm yemek değil bağcıyı dövmek… Ermeni çeteler tarafından katledilen milyonlardan kim özür dileyecek?

Bu kampanyayı başlatanlar aynı zamanda mazlumları oynayan Ermenilerin büyük emellerinin bir simgesi olarak gördükleri (Türkiye’den toprak talebi ve tazminat) Ararat simgesine de benimsemiş olduklarının altına imza atma gafletine düşmüşlerdir.

Böylesine yanlış ve tek taraflı bir girişim, tarihimize saygısızlık ve terör örgütlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaptıkları ve Cumhuriyet tarihimizde de giriştikleri şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza ihanet etmek anlamına gelir.

Niçin bu insanlara "aydın" payesi vermiş hala anlamış değilim. Zira aralarında akademisyenler hariç bizlerden daha çak araştıran, okuyan, yazanı pek göremiyorum. Hele hele yaptığı rolün hakkını bile veremeyip aydın rolüne kendini kaptıranlara ne demeli! Her halde entel sayılmanın (!) en kolay yolu bu safsatalarla gündeme gelmek olsa gerek.

Aydın olmak için ön koşul temelsiz iddiaları kabul etmek midir, yoksa gerçek bir tarih bilgisi mi? Bunlara karşı bildiri yayınlayan emekli diplomatlar aydın değil midir? Tarihini bilmeyen nasıl akademisyen olur anlayabilmiş değilim! Hadi hiçbir şeyi bilmiyorsanız katledilen büyük elçilerimizi de mi bilmiyorsunuz? Rus Harbi'nde katledilen özellikle Doğu ve G.Doğu Anadolu'daki masum sivil halkımızı da mı bilmiyorsunuz?

Hangi Amerikalı ıraktan ve Afganlıdan, hangi İsrailli Filistin’den, hangi Sırp Bosnalılardan özür diledi be hey GİDİLER? Yoksa bu ülkelerde yaşayan aydınlar sizin kadar ucuz kahramanlığı kendilerine yediremeyen gerçek aydınlarımıdır? Ne dersiniz?

* Emk. büyükelçiler bildirisinden

 
Toplam blog
: 156
: 5679
Kayıt tarihi
: 05.11.06
 
 

Söz konusu Atatürk ve Laik Cumhuriyet ise; asla tarafsız olamam! Ben; İş ve özel hayatımda Cumhur..