- Kategori
- Fizik
Paralel Evrenler var mıdır? Olmaları veya olmamaları bizim için ne farkettirir?

Avusturyalı ünlü quantum fizikçisi Erwin Schrödinger’in ( 1887-1961) ünlü Schrödinger’in Kedisi deneyinde bir sandığa bir miktar zehir ve radyoaktif bir elementle birlikte kapatılan bir kedinin radyoaktivite sonucunda çözülecek bir zehire maruz kalıp ölme olasılığı yüzde 50 dir. Sandığın kapağı belli bir süre sonra açılınca olasılıklardan hangisinin gerçekleştiği yani kedinin zehire maruz kalıp öldüğü mü yoksa zehirin çözülmeyip kedinin hayatta kaldığı mı ortaya çıkar. Ancak bu gerçekten yapılmış bir deney değil, bir " thought experiment" yani düşünce deneyidir. Deneyin ana fikri şudur : kedi hem ölüdür hem diridir. Bir evrende kedi zehire maruz kalıp ölmüştür başka bir paralel evrende zehire maruz kalmamış ölmemiştir. Bu görüşe göre olabilecek tüm olasılıklar paralel evrenlerde olur. Yazı tura atıp tura geldi dediğimizde aslında başka paralel bir evrende de yazı gelmiştir. Gywneth Paltrow'un başrolde oynadığı 1998 yapımı Sliding Doors adlı filminde Gywneth metroya yetişiyor ve sevgilisi ile mutlu bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Başka bir Paralel evrende Gwyneth metroya yetişemiyor eve dönüyor ve sevgilisini yatakta başka bir kadınla yakalıyor. Hangisi oldu ? Paralel evrenler teorisine göre her ikisi de olmuştur ama farklı evrenlerde. Bu teoriye göre olabilecek tüm olasılıklar farklı evrenlerde oluyor. Paralel evrenlerin varlığı hala felsefi düzeyde henüz olduklarının bilimsel bir ispatı yok.
Paralel evrenlerin olmalarının veya olmamalarının ne önemi var bizim için ? sorusunun iki cevabı var :
1) İçinde bulunduğumuz ve yegane sandığımız hakikat yegane hakikat olmayabilir. Örneğin bir evrende İkinci Dünya Savaşını müttefikler başka bir evrende Hitler kazanmış başka bir paralel evrende İkinci Dünya Savaşı hiç olmamıştır.
2) Paralel Evrenler ve çoklu evrenler ( multiple universes) yaratılış için TANRI’ya gerek yoktur dolayısıyla TANRI yoktur diyenlerin sarıldığı bir izahat türü. Ateistler, evrende canlı cansız herşeyin varolabilmesi için güçler arasında ( yerçekimi, elektromanyetik, kuvvetli nükleer ve zayıf nükleer güçler ) tesadüf olamayacak kadar hassas dengelerin ( Anthropic Principle ) TANRI tarafından ayarlanmadığını sonsuz sayıda evren arasında bizim yaşadığımız evrende kendiliğinden oluştuğunu savunmak için paralel evren hipotezine sarıldılar. Bunu da quantum fiziğinde özellikle quantum mekaniğinin yaratılışı için 1932 Nobel Fizik ödülünü alan Alman quantum fizikçisi Werner Karl Heisenberg’in ( 1901 – 1976 ) ünlü Heisenberg Belirsizlik Prensibi olarak bilinen ve atomun çekirdeği etrafında bulunan elektronların aynı zamanda hem hız hem pozisyonlarını kesin olarak belirlemenin mümkün olmadığını ancak probabilitesinin söylenebileceğini öne süren teoriye dayandırmaya çalıştılar. Paralel evrenlerin ve “multiple universe” lerin nasıl oluştuklarına dair birçok görüş öne attılar. Bunların birçoğu bilimden ziyade bilim kurgu gibidir. Örneğin evrenlerin başka evrenler doğurdukları görüşü bunlardan biridir. Sonsuz sayıda evrenlerin herbirinin ayrı fizik kanunları olduğunu çoğunda zeki hayat oluşabilecek koşulların ( Anthropic Principle ) oluşmadığını bizimki dahil az sayıda evrende evrenin güçleri arasında zeki hayatı mümkün kılan çok hassas dengenin ( fine tuning ) oluştuğunu ve bu dengeyi sağlamak için TANRI’ya gerek olmadığını öne sürüyorlar. Ateistler bütün bu bilim kurguyu andıran anlatımlarına rağmen paralel evrenlerin varlığını ispatlayan hiçbir tatminkar bilimsel kanıt gösteremedikleri gibi paralel evrenler varsa dahi nasıl bir yaratıcı zeka olmadan ortaya çıkabileceklerini de tatminkar bir şekilde henüz izah edebilmiş değiller.
Rasih Bensan 15 Nisan 2013