- Kategori
- Güncel
Paran kadar tecavüz et!

Kendi kendinizin patronu olmak, iş hayatında bazı kararları çok daha rahat verebilmenizi sağlar. Milyarlarca dolarlık holdinglerin avukatlığını yaptıktan sonra , kendi işimi kurdum (nasıl patron oldum, başka bir yazının konusu) ve belkide ruhumu temizlemek amacıyla önceden yapmama izin verilmeyen bir işi yaparak, maddi durumu kötü olan insanların avukatlığını yapmaya başladım.
Türk yargısı içerisinde her gün binlerce insan katlediliyor ki bu da aslen başka bir yazı konusu. Bugün bir duruşmam vardı. İki tane genç çocuk, biri 17, biri 18 yaşında ancak aileleri nüfusa kayıtlarını geç yaptırdıkları için yaşları çok daha küçük gözüküyor. Sonuç olarak bu çocuklar evleniyor ve çocukları oluyor; çocuk doğduğu zaman ise yaşları küçük gözüktüğü için hastane yetkileri tarafından polise haber veriliyor ve 18 yaşında olan koca çocuğun cinsel istismarı ile suçlanıyor. Burada girilebilecek bin tane hukuki tartışma var ama ben bunlara değinip kimseyi sıkmak istemiyorum; hatta derdim mahkemenin sonucu dahi değil. Bu olay neticesinde biri sanık biri mağdur olarak yurdumun topu tahamülsüz ağır ceza hakimlerinin karşısına çıkıyorlar. Bu çocuklar aşırı fakir, hiçbiri okumamış, kış günü İstanbulda 1 derece sıcaklık ve kar yağışı varken üstlerine giyecek montları olmadığı için mahkemeye hırka ile gelmiş, aileniz nerede diye sorulduğunda barakanın kapısı yok o yüzden bırakıp gelemediler diyecek kadar sefalet içerisinde olan çocuklar. Bu çocukların paraları pulları yok, ama mahkemeye saygıları var, hakimle konuşurken korkudan titriyorlar.
Birde madalyonun öteki yüzü var, parası pulu olup kimseye saygısı olmayanlar. Okumuşsunuzdur, bir holdingin velihatı, bir kızı ormana kaçırır ve orada tecavüz eder sonrasında kız şikayetçi olur adam tutuklanır, adamın avukatları itiraz eder ve mahkeme utanılacak bir karar ile resmen ikinizde okumuş adamlarsınız kızım sen kaşınmışsındır der ve adamı serbest bırakır. Mahkemelerde yazan adalet mülkün temelidir yazısı öylesine konmuş bir şey değildir. Mağra adamlarıyla aramızdaki farkı yaratan devlet otoritesine olan inancımız. Müdahil olduğum bir davada, 4 kişi çocuğu yağmalar, çocuk suçluların elinden kaçmaya çalışır, evine sığınır malı alan adamlar bununla yetinmez çocuk ile annesini üst üste koyar ve döverler. Bu davada mahkeme malın değeri azmış gibi bir bahane ile adamları serbest bırakma gibi bir fikre kapıldı, duruşma sırasında kendimi biraz kaybedince fikirlerini değiştirdiler. Toplum olarak birlikte yaşamamıza sağlayan yegane hadise, suçların karşılığını bulacağı düşüncesidir.
Konumuza geri dönelim bugün söz konusu velihat efendi ile kızın hadidesinde ikinci perde yaşandı ve kızımız şikayetinden vazgeçti. Kimse bana bak işte tecavüz olmamış demesin, bunun gerçekleştiğini hepimiz biliyoruz. Buradan çıkan dehşet verici bir sonuç var; eğer paran varsa veya karşı tarafı sindirebilecek durumdaysan istediğine tecavüz edersin. Sindirmek çoğu zaman geri teptiği için burada olanın, hanım kızımızın suratına bir tomar para çarpılması ile tecavüz olayının sihirli bir şekilde gerçekleşmemiş olması büyük bir ihtimal.
Adama kızıyorum söylenecek binbir şey var ama bu durumda kimse kusura bakmasın ama suçlu olan taraf kadın. Bir kadın olarak yükümlülüğü sadece kendine değil diğer hemcinslerinede. Bu adamın karşısında dik bir şekilde durmalı ve hem kendine yapılanların hesabını sormalı hem de bunun başkasının başına gelmesini engellemeliydi. Onun yerine mahkemenin karşısına çıkıp böyle bir şey olmadı diyerek gerke söz konusu adama gerekse diğerlerine parası neyse verdikten sonra, bir sorun yok mesajı vermiş oldu.
İnsanın aklına, geldikçe iç daralıyor ama burası Türkiye; gönlünce tecavüz et, parası neyse verirsin.