Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '21

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Parça bütün ilişkisi

Parça bütün ilişkisi
 
Gazanfer ERYÜKSEL 
 
 I
Bir metnin bütününde tek bakışta görülmesi gereken şeylerle o metni oluşturan parçalara tek tek bakışta görülenler algıyı farklı çıkarsamalara götürür. Bütün parçalardan oluşsa da o farklı bir şeydir. 
Sözsüz müziklere birer söz, anlam giydirmek dinleyenin kendi iç dünyasında, çağrışım ikliminde uğuldayan özgün bir ifadedir. 
 
O müzikle birlikte bir vakitten başka bir vakte geçen dinleyici beliren algıları çokluk dile getiremez. Yüzünde beliren ifadelerden okuyabiliriz ancak onları. Bu okumada bizim o dinleyiciyi ne denli tanıdığımız belirleyecektir yansımanın yansımasını. Saklı bir yara kanamıştır ihtimal. 
 
 II
Bir sözcüğü olası olan ve/veya olmayan tüm çağrışımlarıyla yazıp/söyleyip bırakmak şiirin doğasıdır. Okurun o metni algısı ise kendi çağrışım yelpazesiyle orantılı bir değişkenlik gösterir. 
 
O sözcük, imgeye dönüştüğünde sözsüz bir ezgi gibi okuyanın kendi algı coğrafyasında oluşturacağı çağrışımlarla anlamlar kuşanacaktır. İmgeye dönüşen sözcük zahiren kendisi gibi görünse de bir başka şeyi ve şeyleri ifade eder. 
 
 III
Doğa şeylerin tanımlarını vermez, sadece işaret eder. Şeylerin tanımlarını doğayı okuyan biz ifade ederiz. Bu bağlamda şiir de ancak onları işaret eder, gösterir. Gösterileni okumak yine bize kalmıştır. 
 
 IV
Sakallı Celal var ya… Büyük ağabeyi onun, deniz subayı ve gemi mühendisi bir mucit olan. Havanın oksijenini yakan bir makine icat eder. Yaptığı çizimler yanlışlıkla bir manavın eline geçince kesekâğıdına dönüşür hayalleri…
 
 V
Harf olamadığı zamanları hatırlar o şey, kurulan düşlere zemberek olmak umuduyla…
 
 VI
Kendi tabutunun arkasında yürür mü insan? Ölülerini toprağa gömen ve bazen de yakan şu hayvan türü, insan diyen kendine. Kendini “düşünen hayvan”, “gülen hayvan”, “konuşan hayvan” diye ifade eden. Kendine bile yalan söyleyen canlı türü. Nasıl da inanır kendi yalanına. O yalanın mutsuzluk kapısı olduğu bilip de bilmezden gelen. 
 
Kendine yalan söyleyerek zulmeden bu canlı türü, insanın insana zulmüne bir şaşırır, bir kızar ki tariflere sığmaz. 
 
 VII
Bazen yalnızca severiz. Hiç ama hiçbir şey düşünmemek üzere. Bir sebebinin olması ve/veya olmaması bizi hiç ilgilendirmez. Sevgi, sebebi kendi olan bir eylemdir çünkü. 
 
Sevginin seyir defteri, örneğin, şarap yapılan üzüm bağları gibi bir vadi boyunca uzanıp gitmez, o kâinatın her yerinde olan bir eylemdir. Şarapla olan benzerliği ise eskidikçe güzelleşmesindedir. Şarap fıçılarda demlenirken sevgi, yüreklerde genişletir ömrünü. 
 
 VII
Sevgilerin en güzeline
Adamak bir ömrü
 
Bir ömür ne ki
Zerre değil kâinatta
 
Güneşler güneşini versek yanına
Sönük kalır sevginin yanında
 
Söylenmemiş söz kalmadı
Gök-kubbenin altında
 
Ne desek nasıl desek
Yetmiyor işte
Anlatmaya güzelliğini sevginin
Gök-kubbenin altında
 
 IX
Sanatçı, kâinatı okuyup şiir, müzik ve dansla onu söyleyen bir gezgindir. “Sanatı kendinde sev” der, Konstantin Stanislavsky. “Kendini sanatta değil.”  (Bir aktör hazırlanıyor) 
 
 
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..