Parkta bir sonbahar sabahı

Parkın içinde yasak tabelaları var: “Köpeklerin parkın içinde serbest bırakılması yasaktır” yazıyor. Sabah saatlerinde şirin köpeklerle karşılaşmak güzel de, kocaman, kötü kötü bakan bir köpek, hele bir de serbestse, yürünecek başka yol yoksa ve korktuğunu belli etmek istemiyorsan, kötü başlayan bir sabah olabilir.

Sabah erken ve soğuk. Salıncaklar, kaydıraklar boş, onlarda oynayacak çocuklar belki evde uyuyor, belki bir öğrenci servisinde yuvaya veya kreşe gidiyor, belki babanın arabasında, belki annenin arabasında anneanneye veya babaanneye gidiyor.

Parkı karanlık saatlerde kullananlar izler bırakmışlar geride, bankların üzerinde ve yerlerde şişeler, içleri boş.

“Çocuk oyun alanında köpek gezdirilmesi yasaktır” yazıyor başka bir tabelada. Çocuk oyun alanı temiz olmalı ve korkulardan uzak olmalı.

Sabaha karşı yerleri, yaprakların üzerini kaplamış olmalı, uzaktan bakınca kar gibi görüne çiğ. Deklanşöre basmaya çalışan parmağımı donduran soğuğa soğuk katıyor.

Vandalizmin izleri bankların üzerinde, en çok da futbol takımı fanatiklerinin izleri var.

“Kuşları park içinde beslemek yasaktır” yazıyor diğer yasak tabelasında. Kuşları beslemek için parktan daha uygun başka bir yer yoktur ki. Neyse bu yasağı takan yok. Ayrıca, kuşlar okuma bilmedikleri için bu tabelayı okuyup üzülmeleri de olanaksız. Bu sabah parka gelirken simit almadığım için onlarla paylaşacak birşeyim yoktu ama kuşları besleyen başkaları vardı.

Yapraklar, sonbahar yapraklarıydı, düşenler yerde, düşemeyenler her an düşmeye hazır. Yağacak yağmuru, esecek rüzgarı bekliyorlar.

4 gün sonra, 21 Aralık’ta kış takvim olarak da gelmiş olacak. Sonbaharın son günlerinde, sabahın çok erken bir saatinde parkın yalnızlığında fotoğraflarını çektim, parkta olanların ve olmayanların.

Ankara, 17 Aralık 2007