Pazar Neşesi (Ya Dünya Fani Olmasaydı)

Birkaç arkadaş bir olup, hava almak ve eğlenmek için bir arabaya binerek yola çıkmışlar. Bir köyün dışından geçtikleri sırada, dere kenarındaki bir yolda ilerlerlerken bir de bakmışlar ki, bir adam derenin akan köpüklü sularının tam ortasında, arkasında bir sandık, kafasında fıçı çemberinden yapılmış bir takke ve onun ortasında sallanan bir çanla, çangur çungur rumba yaparcasına ayakta çalkalanıp duruyor. Bunları yaparken, kendi kendine de durmadan konuşuyor...


"Aaaa herif deli galiba, durun bir bakalım şuna" diyerek adama sokulmuşlar ve içlerinden biri adama...


"Merhaba hemşerim."


Adam...


"Merhaba gardaş."


"Suyun içinde ne çalkalanıp duruyorsun öyle?"


"Haa!.. Bizim köydeki câminin imamı câminin kilimlerini temizletmek istiyordu da, ver ben temizleyip getireyim dedim. Ayağımın altında kilimler var, onları yıkıyorum. İmam buna karşılık çıkarıp bana üç beş kuruş verirse, fani dünyada geçinir gideriz dedim de."


"Eee peki o kafandaki çan ne?"


"Çan mı?.. Şu görünen tarla Hacı Hasan'ın tarlasıdır, bu sene oraya bakla ekti. Gargalar deşip deşip yeyolar. Ben kilimleri yıkarkene nasıl olsa sallanacağım, sallanınca da çan çalacak değil mi?.. Gargalar korkup gaçarlarsa zararları da az olur. Hasan da buna karşılık bana bir çuval bakla verirse, şu fani dünyada yeriz de geçiniriz dedim de."


"Pekala o sırtındaki sandık ne oluyor?"


"O mu?.. Yayık... Bakkal Ahmet Efendi ineklerinin sütünden yayıkta yağ yapar da, ben nasıl olsa sallanıyorum dedim, sen yayığı getir benim sırtıma bağla, yağ olunca getirip sana veririm. Yağdan bir avuç da bana verirse, şu fani dünyada bizde yer geçiniriz dedim de."


"Ya peki o elindeki ördüğün şey de ne?"


"Bu muu?.. Heeeç!.. Kahya Ali Efendinin oğlu askere getti ya... Erzurum'da çok soğuk neyin olurmuş. Kalın fanle ördürmek istediydi, e benim de ellerim boş, getir bana örüvereyim dedim. Bunun için bana birkaç kuruş verirse, şu fani dünyada geçimime bir katkı olur dedim de."


"Hay Allah, çok hoş yahu!.. Bunları anladık da, kendi kendine ne konuşup duruyorsun öyle?"


"Yok canım, ben ne konuşacağım... Bizim muhtarın kızı sizlere ömür biliyon mu?.. Ailesi de ona bir Yasin okutmak istediydi... Benim ağzım nasılsa boş, Yasin de ezberimde, ona ben okuyuvereyim dedim. İşte onu okuyordum. Bunun için de bana birkaç kuruş verirlerse, şu fani dünyada geçinip gideriz işte dedim de."


Soruları soran adam hayretle gülmüş vee...

"Bunların hepsi iyi de, ya şu dünya fani değil de bâki olsaydı, ne halt edecektin acabaa?"


.................................................................... MUTLU PAZARLAR ................................................................