Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '08

 
Kategori
Mizah
 

Pazar Sabahı Sanatçı Çocuklar ve Şirret Teyze

Pazar Sabahı Sanatçı Çocuklar ve Şirret Teyze
 

Ayrıntılara dikkat etmenin çok vakit olumsuz yanları olmakta, çocukluğumdan beri bir kol saatiyle bile aynı odada uyumadım mesela, dışarıda yol çalışması olabilir, bir sokak ötemde yoğun bir bombardıman, ya da bir karnaval, ( bunların arasında en iyi tercih sanırım yine karnaval olacaktır.), sorun değil, ama damlayan bir musluk, bir kol saati ya da aynı periyotlarla sistematik şekilde öten cırcır böcekleri veya bilumum kuşlar vs.olursa, değmeyin piskopatlığıma; zihin nasıl ayıklıyor bu sesleri bir de rahatsız oluyor anlamam.

Uyuyabilmek için iki küçük japon balığını bile her akşam çıkarıyorum odadan, akşamları çok gürültü yapıyorlar, siz de inanmayacaksınız balık nasıl gürültü yapabilir değil mi? Öyle bir yaparlar ki; o su kabarcığını ağzına alıp suyun yüzeyinde patlatıveriyor hayvan ya da fanusun dibindeki deniz kabuklarını ittiriyor, başınızı kaldırıp baktığınızda yine o salak ifadeleriyle ‘’ ne var?’’ der gibi bakıyorlar ya bazen mahsuscuktan yaptıklarını bile düşünmüyor değilim.

Güneşli bir pazar sabahı, saat 08:30 sabaha karşı uyumuş olmanın verdiği yorgunlukla uykunun en çekici anında o periyodik keskin ses hatta sesler:

Fütursuz çocuk: Selma Teyzeeeeeeeeeeeeeee

Ve Fütursuz kardeşi: Sel ma Teyzeeeeeeeeee

Bukadarla kalsa yine iyi, seslenişler her çığırıştan sonra farklı tonlar ve vurgularla yineleniyor, iki kardeş bütün yaratıcılıklarını kullanıyorlar:

Seeeeeelllllllllllllll ma teeeeeeeeeeeeeeyyyyyze

Selmmmmaaaaaaaaaaaa tttteeeeaaaaaayyyyiiizzzeeeeee

Gariban ben: Tanrım lütfen şaka olsun....

Yok çocuklar da Tanrı da gayet ciddi:

Seelmmamamamamamama TAAAAYYYYYZZZZAAAAAEEEE

Gariban ben: Selma kim, kimsen nerdesin, hayır bu kentte oturuyorsan duymaman mümkün değil, neden çocukları tanımamazlıktan geliyorsun...

Neler neler, hayır anne ve babaları yok mu bu çucukların, eğer üretimin devamını sağlıyorlarsa yapmasınlar defolu çünkü ürünler, birisi şu çocukları sustursun lütfen, nihayet o kurtarıcı:

Füturlu TeyzeI: Sizi kör olmayasıcalar sizi, susun bakalım sabah sabah cık cık cık....

Eminim çocuklar bu azarın üzerine birbirlerine çarparak kaçmışlardır, ohhh derken:

Füturlu başka bir TeyzeII:İyi yaptın valla sabahtan beri bır bır bır, dün ne yaptınız gittiniz mi Handanlara??

Bu arada iki teyzenin arasında neredeyse bir sokak var,

Füturlu teyzeI: Gittik, gittik, düzmüşler evlerini de ev çok küçük gelmiş,

Füturlu teyze II: eee görgüsüz gibi alırsa o kadar eşyayı yeni eve geşcem diye....

Gariban ben: Tamam Duygu sakin ol kızım, sakin sakin, afferim bana hadi şimdi git al patpatlarından bir parça ( pat pat da tv. Pc. Gibi eşyaların zarar görmemeleri için sarıldıkları petek şeklindeki şu parmakla çok kolay şekilde patlatılan ‘’şey’’ adı neyse artık, o) hıh tamam, patlat şimdi, pat pat pat; tamam rahatladın mı, peki hadi şimdi uyumaya çalış, kapat gözlerini oohhh bebem...

Gerçekler ayrıntıda gizlidir ama bazen ayrıntılarda da cinnet gizli olabiliyor ve sanırım hala ötekilere saygı duyulması gerekliliğini içselleştiremedik, öğreneceğiz az kaldı bir bin yıl sonra mükemmele yaklaşacağız insan olarak ama ortalama insan ömrünün 65 yıl olduğu ülkem de ben göremeyeceğim...

Herkese iyi pazarlar ve pazartesi başlangıçları...

 
Toplam blog
: 46
: 1591
Kayıt tarihi
: 08.07.07
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunuyum. Şu anda özel bir telekomünikasyon şi..