Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Pazara kadar mı, mezara kadar mı

Pazara kadar mı, mezara kadar mı
 

Merhaba Abiler ve Ablalar,

Benim adım Tuna ve henüz 2 aylığım. Yani babamın bana sürekli anlattığı o nefis galibiyet serisinin tadını henüz alamayanlardanım. Şimdilik forma giyerek, televizyon karşısında abilerimin koşuşturmalarını seyretmekle yetiniyorum ama diliyorum ki, bugünden itibaren şampiyonluk formamı giyene kadar keyifli ve mutlu bir sezon geçiririz.

Anladığım kadarıyla bu hafta bizim için oldukça zor geçecek. Ne de olsa kendi sahamızda beşlik olmuşuz, neyseki ben uyuyordum o sırada ama babam anlattı bana. Tribünleri doldurmayan seyirciler de sanıyorum bunu protesto ediyor...ama bana ilk öğretilen "pazara değil mezara kadar tam destek, hep destek" değil miydi?

Kağıt üstünde baktığımda bu maça, neredeyse Bursaspor'u favori bile gösterebilirdim. Ancak hep duyduğum Fenerbahçe ruhu, daha önce nereye gitmişse, sanırım geri gelmiş.. belki de ruh yolda, geliyor olduğunun haberi bile yetmiş olsa gerek. Çünkü bu maçta, Guiza ve Semih'in çabalarına ek olarak bir kaç futbolcunun daha çabaladığını, mücadelelere yüreklilikle girdiklerini gördüm. Belki Dede, yavaş yavaş oyuncularının İspanyol Milli Takımı olmadığını, onlardan beklediklerini, bu oyunculardan henüz bekleyemeyeceğini öğrenmiştir. Belki de birileri Dede'ye birşeyler söylemiştir. Her ne olmuşsa iyi olmuş, kısmen de olsa, yeşil sahada "ruh" görülmeye başlamış...

İlk yarının son dakikasına kadar hakem Tolga Özkalfa'nın iyi niyetle maç yönettiğini düşünüyordum. Vermediği faulleri, oyuna az müdahele etmek adına yapılan masum hatalar olarak değerlendirirken, son dakikada Alex'in Bursaspor ceza alanı içinde düşürülmesine faul vermemesini bir yana bırakalım, kendini attı diye değerlendirmesi fitili ateşledi. Alex o pozisyonda, sol ayağını kaldırmayarak, hızla üzerine gelen rakibinin kontrolsüzlüğünden yararlanmak istedi. Ancak yere düşüşü, tamamıyle Ömer Erdoğan'ın müdahalesi ileydi. Bunu ben taaa buradan gördükten sonra, hakemin görmeyen gözlerine "gözlük" istemek, pek haksız bir istek olmaz herhalde. Çok şeye gebe bir ikinci yarı olacağını düşünerek, mamamı yemeyi bile maç sonuna erteliyorum. Dilerim hakem mamamı ağız tadıyla yiyecek zevk bırakır.

İkinci yarıya başlarken ayakları daha bir yere sağlam basıyordu bizimkileri. Uğur'un biraz şans, büyük kısmıda kişisel çaba ve becerisi ile attığı gol, futbolculara ne olduklarını, kim olduklarını hatırlatmış olmalı. İlk 10 dakikada, sarı lacivertliler biraz becerikli olsalardı, Arsenal'den yediklerini, Bursasopr filelerine postalarlardı. Anlaşılan seyircisine mahcup olan Fenerbahçeliler, hakeme olan kızgınlıklarını da üstüne ekleyince, istenen patlama Bursa'ya denk geldi..

Bursaspor bu maça kadar oynadığı her lig maçında gol atmış, puan cetvelinde ise üçüncü olarak çıkmıştı Kadıköy çimlerine. Oyun boyunca, suskun kalan dört gole yakın adamından üçünü değiştiren Samet Aybaba, gol atmaya kilitlenirken, yiyeceği gollerin önlemini almayışı şaşırtıcıydı. Sarı lacivertliler orta alanı, elini kolunu sallayarak geçince, gol sayısı da rahatlıkla dört oldu.

Maçtan önce hep beraber çağırdığımız ruha bir daha seslenmek istiyorum. "Ey Ruh, geldiysen haber ver...çünkü biraz da hakemlere gitmeni isteyeceğim, onların da ruha ihtiyacı var..." ikini yarının ortalarında Roberto Carlos'a tren yapıp takılan Yusuf'u pas geçen Tolga Özkalfa, daha hafif bir harekette Selçuk'a ikinci sarı kartı gösteriyordu.

Bu maçta alınan galibiyet değildi asıl önemli olan. Bir sahneydi gecenin en önemli anı : Deivid'in son dakikada attığı gole kadar olan çabası ve attığı golden sonra akıttığı yaşlardı, çağrılan ruhun geldiğini anlatan şey.

"Ey Ruh, Hoşgeldin ve umarız bir daha gitmezsin!!"

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 18
: 13032
Kayıt tarihi
: 02.08.08
 
 

1969 Bursa doğumluyum. 1990 Yüksek Denizcilik Okulu'ndan mezun olduktan sonra uzun bir süre gemilerd..