Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '08

 
Kategori
Eğitim
 

Peki sorumlu kim o zaman?

Peki sorumlu kim o zaman?
 

27 Mart 2008 de ajanslara düşen Valinin okul ziyareti ve lise öğrencilerine sorduğu tuzak sorulara gelen yanıtları duyunca, sayın vali dehşete düşmüş. Eğer deyim yerindeyse kaba tabiri ile ben de dumura uğradım. Daha önce değişik makalelerde ne kadar içi boşaltılmış bir toplum olduğumuza değinmiştim bütün bunlar içi boşluğun yansımaları. Bugün her şeyin başı eğitimdir anlayışına inanan birisi olarak konuyla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Evet, bu durumdan bireysel olarak öğrenciler sorumlu tutulabilir ancak, eğitim sisteminin ve de hepsinden önemlisi okullarımızın içinde bulunduğu durum çok daha önemli bence. Yaşı kırkın üstünde olan herkesin bildiği gibi eskiden bir lise öğrencisi, en azından kendi ülkesinin yazarlarını okumuş, dünya klasiklerini okumuş, herhangi bir konuda tartışmaya girebilecek düzeyde gelişmiş bir nitelikteydi. Şimdi kendi yaşadığı ortamı bilmeyen, çevresinde ne tür yerleşimler var, komşuları, özelikleri ve tarihi geçmişini bilmeyen, merak etmeyen, sorgulamayan bir öğrencinin veya gençliğin bu ülkenin geleceğine ne katabileceğini hepimizin üzerinde düşünmesi gerek. Öyle Sanıyorum ki Sayın Vali bu durumdan kaygı duyduğu için haklı olarak şoke olmuştur.

Sayın Valinin endişelerine katılmamak mümkün değil. Ancak sorun nerde ve kimde? Öğrencide mi? Yoksa eğitim sisteminde mi? Bu sorunun cevabını vermek gerekir öncelikle. Eğer Bu sorunu yalnız öğrenciye yüklersek birkaç yıl sonra bir başka valimiz daha da şoke olacak cevaplar almaya mahkûmdur. Ancak sistemi sorgular ve gereğini yapmak için köklü çözümler ararsak işte o zaman soruna daha doğru yaklaşmış olur ve ülkemizin nitelikli insan kaynağına kavuşmasına da katkı sağlamış oluruz. Anzaklar Çanakkale’ye Dedelerinin savaştığı yerlere 15 bin km öteden, başka bir kıtadan gelip mezarlarını ziyaret ediyorlarsa, eğer bizim gençlerimiz de Dedelerinin daha nerde savaştıklarını ve tarihini bilmiyorlarsa değerli arkadaşlarım işte o zaman çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız demektir. Bu bağlamda ülkemiz eğitim sistemini, yeniden gözden geçirmelidir. Bana göre temel sorumluluk eğitim sistemimizdedir. Mevcut sistemin yapısından kaynaklanan eğitimin ezberci olması ve sınava endeksli yapısı ile kişinin kendisini geliştirmesine müsaade etmediğini düşünüyorum. İlkokul 4 sınıftan itibaren sınav korkusu ile başlayan ve sürekli test esasına dayalı, analiz etmeden cevaba odaklanan eğitim sistemi kişiyi geliştireceğine inanmıyorum. Dahada önemlisi bana göre hiçbir öğrenci kendini geliştirmek için değil, sınavı kazanmak için çırpınıyor. Çünkü sınav eşittir geleceğini belirlemek durumu söz konusudur. Maalesef bugün ülkemizde eğitim, parası olanın aldığı bir hizmet haline gelmiştir. Eğitimin adım adım özelleştiği bir ortamda bir tarafta sayıları hızla artan özel okullar, dershaneler, öbür tarafta açlık sınırının altında maaş alan öğretmenlerin, genelde yoksul aile çocuklarının gittiği devlet okullarında vermeye çalıştığı eğitim sistemi acaba ne kadar başarılı olur tartışılması gereken bir konudur bence. Bir zamanların en çok önemsenen kurumu Milli Eğitim okullarının bugün neredeyse ilgisiz ve gariban kaldığı ortadadır. Bu ortamlarda ne eğitim ruhu ne de öğrencide öğrenme becerisi ve hevesi geliştireceğini düşünüyorum. Hiçbir öğrencisini araştırmaya yönlendirmeyen, kitap okutmayan, tiyatroya sinemaya gitmeyen, bir toplumdaki gençler doğal olarak gelişemez. Ulu önderin deyimiyle sanata değer vermeyen bir toplumun bir damarı eksiktir. öncelikli olmazsa olmazı eğitim sistemimizi yeniden gözden geçirip sorgulayan, araştıran ve eleştiren bir yapıya kavuşturmaktır. Yoksa çağdaş gelişmişlik düzeyine erişmek imkânsız diye düşünüyorum. İşte değerli arkadaşlarım her alanda olduğu gibi emperyalizm eğitim alanında da bizi yok etmeye yönelik çalışmalarını hızlandırmış. Ülkemizin çocuklarını ve gençlerini tarih bilincinden yoksun bırakmıştır. Maalesef okuyan, araştıran ve eleştiren, Ülkesinin değerlerini bilen nesiller yetiştirmediğimiz sürece, neslimizin tehlikede olduğunu görmemek safdillik olur. Nitelikli eğitim sorunu, ülkemizin var olmak ve yok olmak sorunu kadar önemli bir sorunudur. Bugün ülkemizin yaşadığı bunca sorunun temelindeki insan kaynağı sorunu bu sıralarda başlıyor. Mutlaka konu bir bütünün parçası olarak enine boyuna bir devlet politikası ile çözülecek niteliktedir. Bunun için günün koşullarına uygun yeniden bir eğitim reformu şarttır. Bunu yapmaya mecburuz. Bu gidişat hiç hoş değil ve ülkemizi ileriye taşımakta yetersiz kalıyor. İşte Adana daki lise öğrencileri bunu net olarak gözümüzün içine soktu diye düşünüyorum.

www.itpttv.com

 
Toplam blog
: 65
: 1528
Kayıt tarihi
: 08.02.08
 
 

Ben Ankara'nın Polatlı ilçesinde 1962 yılında doğdum. Tahsil hayatımı Ankara'da tamamladıktan ve ..