Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '08

 
Kategori
Haber
 

Pekmezin de ekşiydi, bilmedim belleme!…

Pekmezin de ekşiydi, bilmedim belleme!…
 

www.hurriyet.com.tr'den alınmıştır...


İran Dışişleri Bakanı Mottaki, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat’ın neden Anıtkabir’i ziyaret etmeyeceğini şöyle açıklamış…

<ı>

<ı>“İran ve Türkiye cumhurbaşkanlarının programları çok sıkışıktı. Ramazan başlamadan önce gerçekleştirmek istediğimiz ziyaretin tarihleri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İstanbul’da olduğu tarihlere rastladı. Bu yüzden ziyaret Ankara’ya değil İstanbul’a gerçekleşecek…”

Hani bir fıkra var, bilirsiniz…

Ayakkabı tamircisi, içine kösele ıslattığı suyu, pekmez diye birine içirmiş de, içen adam içtikten sonra ayakkabı tamircisine dönüp <ı>“Pekmezin de ekşiydi, bilmedim belleme” demiş ya…

Onun gibi bir şey…

Yani Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, İran Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’yi ziyaret edeceği günlerde ne yazık ki <ı>“İstanbul’da” olacakmış…

Sayın GÜL, İran Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ziyaret edecek diye programını bozacak değil ya, İstanbul’a gelsin, orada görüşürler.

Mi?...

Yoksa <ı>“İran Cumhurbaşkanı veya İran heyetleri Türkiye’ye gelince Anıtkabir’i ziyaret etmeyi reddediyorlar. Bu da Türkiye’de kriz yaratıyor”u örtbastır etmenin çözüm yolu mu?

İran tarafından açıklanan gerekçe, içirilmek istenen <ı>“Kösele suyu”ndan öte bir şey değil…

İran’ın siyasi tavrı bilinmeyen bir şey değil…

Dahası, İran’lının Atatürk hakkındaki düşüncesi de bilinmeyen bir şey değil. En <ı>“Ilımlı ve olgun” diyebileceğiniz İran’lı ile de Atatürk’ü konuşsanız, ilk suçlamalarından biri; Arap alfabesinden Latin alfabesine geçtiği için dine aykırı iş yapmıştır.

İran’lı, Atatürk’e din penceresinden bakarken böyle düşünmesine rağmen, Atatürk’ün birçok düşüncesine uygun davrandığı, örnek aldığı da bilinmeyen bir şey değil.

Örneğin <ı>“Ulus olarak dik durmak” gibi… Hiçbir devlete boyun eğmemek gibi… Önce devletinin ve milletinin çıkarlarını düşünmek gibi…

Gibi gibi…

Daha benzer birçok örnek verilebilir…

Her ne kadar bunları yaparken <ı>“Atatürk” demeseler de, fikir ve eylem olarak yaptıkları şey bu…

Çünkü akıl için yol bir…

İran’ın iç politikasını onaylamamız, alkışlamamız, doğru bulmamızın olanağı yok. Elbette içerideki uyguladıkları baskı rejimi ile İran’ın dünyada bir yere varması da olası değil.

Ama bize göre…

Kendileri hiç de öyle düşünmüyor.

Bizdeki bazı genç kızlar nasıl ki Humeyni’ye sevgi duyuyorlarsa, İran’da da birçok genç kızın Atatürk’e bakış açısı aynı… Bu da bilinmeyen bir şey değil…

Binin Tahran’dan THY uçağına, uçak havalanınca, uçağın içinde <ı>“Örtülü” tek kadın ve kıza rastlamasınız… Gidin sahil şehirlerine, birçok İran’lı kadın ve kız, plajlarda bikinileri ile denize girerler…

Şunu sormak gerek…

İran’a gidecek Türk heyetine <ı>“Humeyni’nin mezarını ziyareti programa koyun” deseler, gider misiniz?...

Cevaben <ı>“Türkiye’yi ziyaretinizde Atatürk’ü ziyareti programınıza koyun” diye cevap veririm…

Yani…

Millete <ı>“Kösele suyu” içirtmeye çalışmaktan vazgeçin…

Sen bana ne kadar <ı>“Hürmet”, benden de sana o kadar <ı>“Hürmet” deyip bırakacaksın işi… Önemli olan, iki ülke arasındaki ilişkilerde devletin ve milletin çıkarlarını ne kadar ön planda tutabiliyoruz, ne kadar karlı oluyoruz?

O nedenle <ı>“Pekmez” değil, içirtmeye çalıştıkları şey <ı>“Kösele suyu” bilmiyoruz bellemeyin…

Zaten de içmiyoruz…

<ı>

<ı>14 AĞUSTOS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..