Perili Ev ve Hız Vagonu

Sinema izlerken, perdeden yüzünüze fırlayan sinekler, keskin dişlerini boğazınıza saplamaya çalışan yarasalar, sürüne sürüne burnunuzun dibine gelen yılanlar gördünüz mü?

Kafanıza bütün gücüyle çarpan kütükler, sağdan soldan yüzünüzü çizen dallar, keskin kayalar...

Kulaklarınızda, her yandan bağıran yaratıkların sesleri, çığlıklar, kahkahalar...

Yüzünüze fırlayan her yarasa ile, her örümcek ile, yılanın dişlerini gördüğünüzde kalp atışlarınızın dayanılmaz boyutlara ulaşması, tansiyonunuzun yükselip düşmesi, başınızı ileri geri çekip, perdeden kaçma isteği...

Korkunun karşı koyulamaz iticiliği ve onun sadece bir film olduğu bilincine varmanız ile birlikte efektlerin inanılmaz çekiciliği...

Perili Ev ve Hız Vagonu filmlerinden söz ediyorum. Toplam süresi bir saat on dakika ama bu kısacık süre içinde aldığınız heyecenı saatlerce süren filmlerden alamayacağınız düşüncesi sardı beni, dün filmi izledikten sonra.

Böylesi bir heyecan, böylesi efektler 3 boyutlu sinema teknolojisi ile gereçekleşmişti. İlk başta bir saatlik bir film için bu kadar sinema ücreti vermek delilik diye düşünsem de şu anda tattığım efekt sarhoşluğu beni tatmin etti.

Filmi kaçırmamanız gerektiğini düşünerek uyarıyorum:

Kalbi ve Yüksek Tansiyonu Olanlar Sakın İzlemesin !