Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Şubat '13

 
Kategori
Psikoloji
 

Pişmanlık

Pişmanlık kadar insanoğlunun  pençelerinde  çalkalayıp  yıpratan başka bir duygunun insan algısına düştüğünü sanmıyorum. Pişmanlık insan zihninde öyle bir geriye sarma biçimidir ki geride kalmış ne kadar ölü düşünce ve duygu varsa kişiyi kendi girdabına çekip dişlişleri arasında ezmeye, eğip bükmeye, bir burgu gibi kafa tasından içeri girmeye başlar. Bir pişmanlık korku ve utanç duygusu ile birleşip bazen kişiyi o kadar derinden vurur ki böyle bir pişmanlık duygusunu yakalanan kişi her ne kadar arzuladığı obje ya da imgeye karşı büyük bir vaz geçme ve uzaklaşma  duygusuna kapılsa da her seferinde içinde daha büyük bir dinamik uyanarak kişiyi kendi derinlerine çeker. Bir birini zıt yönde bu kadar tetikleyip  besleyerek  güçlendiren bu iki dinamik gerçekte  aynı damar  üzerinde duran, aynı enerji akımının farklı kılıklara bürünmüş iç kışkırtıcılığından  başka bir şey değildir.

İnsanı böylesine ne yaptığını bilememezliğin çaresizliğine düşüren şey; belkide  binlerce yıldır içine düşürüldüğü kendini red etmeye yönelik zorlanımlardır. Bu kültürel kült, genetik, duygusul ve zihinsel geçişlerle kuşaktan kuşağa   sıtma gibi yayılarak, sırıtan sinsi bir çaresizliğin suratı  halinde insanın ruhuna  sinmiştir. Bu öyle bir paradoxturki, pişmanlık kişiyi bazen huzursuz olduğu davranışlarından alı koyar gibi gözükse de gerçekte o asla bir seçim değildir. Kişi, ağır çevresel baskılar altında içinden gelen bir utanç ve korku duygusu ile davranışına ket vurabilir ama bu onun güvenli bir şekilde o deneyimden geçtiği ya da bilinçli bir seçim sahibi olduğunu göstermeyeceği gibi söz konunsu engeller ortadan kalktığı zaman kişi  ket vurduğu davranışını daha saldırgan bir şekilde gerçekleştirebilir. Örneğin bir köpeğe istemediğiniz yere girdiği zaman birkaç kez sıcak su dökerseniz sıcak su köpeğin güdüsüne ket vurabilir ama bu köpeğin bunu bilinçli bir şekilde öğrendiği anlamına gelmez ve uyarıcı ortadan kalktığı zaman hayvan davranışına devam eder. Görüldüğü gibi, pişmanlık bir ket vurma meselesidir ve hayvanlara bile öğretilebilir. İnsan deneyiminde  kişi  tekrar yapmaktan engellendiği şeyi içsel olarak tekrar etmeye düşürülür ki bu insanın düşürüldüğü büyük bir tuzaktır. Bu içten içi yaşanan tekrar dalgaları öyle bir sarmala varır ki sonuçta kişi bu yumağın içinde kişi yolunu kaybeder. Doğasına bu kadar ağır darbe vurulan insan, artık doğasına uygun olmayan her dinamiğe açık hale gelir ve  olmadık kaçık dürtülere saplanır.

Bu kaçıklık içinde ölü  zihinmütiş bir sahtekarlıkla  geçmişte var olmamış  senaryoları yaşamış gibi yazmaya ve asla gösterime girmeyecek sahnelerde  tekrar tekrar kişiyi(kendini)   oynatmaya  başlar ki neredeyse gerçeklik ve gelecek bağını yitirir. Kişi, kırık testinin altından sızan su gibi sürekli enerji kaybına uğrar.Çünkü gerçekte oyuncusuz, seyircisiz ve kendi  gerçekliğinin de olmadığı  zaman ve mekan mevhumundan yoksun onlarca yüzlerce sahnede  kişi kendine oyun oynamaktadır. Görüldüğü gibi pişmanlık sadece içine itilmiş bir baskı durumudur. Zamanla içsel basınç o kadar artar ki ani bir patlama durumunda psikozdan, aklın yarılmasına;  tecavüzden , cinnette, cinayete ve kişinin son durumda tekrar dibine  kadar kendi içine dönme durumu olun intihara kadar varan durumlar açığa çıkar. Görüldüğü gibi pişmanlık bir seçim değildir. O, kişinin yaşamını asla tercihler düzeyine yükseltemez. Oysa yaşamda asıl   olan seçimlerdir ve yaşamı tekrardan arındırıp tekamüle uğratan yegane şey de budur….(m.ali şirin tarih öğrt)

 
Toplam blog
: 124
: 736
Kayıt tarihi
: 28.06.08
 
 

Kelebek için kanat neyse insan için kelime odur. (m.ali şirin) 1969 senesinde  Tunceli/ pülümürde..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara