- Kategori
- Psikoloji
Pişmanlık
Pişmanlık kadar insanoğlunun pençelerinde çalkalayıp yıpratan başka bir duygunun insan algısına düştüğünü sanmıyorum. Pişmanlık insan zihninde öyle bir geriye sarma biçimidir ki geride kalmış ne kadar ölü düşünce ve duygu varsa kişiyi kendi girdabına çekip dişlişleri arasında ezmeye, eğip bükmeye, bir burgu gibi kafa tasından içeri girmeye başlar. Bir pişmanlık korku ve utanç duygusu ile birleşip bazen kişiyi o kadar derinden vurur ki böyle bir pişmanlık duygusunu yakalanan kişi her ne kadar arzuladığı obje ya da imgeye karşı büyük bir vaz geçme ve uzaklaşma duygusuna kapılsa da her seferinde içinde daha büyük bir dinamik uyanarak kişiyi kendi derinlerine çeker. Bir birini zıt yönde bu kadar tetikleyip besleyerek güçlendiren bu iki dinamik gerçekte aynı damar üzerinde duran, aynı enerji akımının farklı kılıklara bürünmüş iç kışkırtıcılığından başka bir şey değildir.
İnsanı böylesine ne yaptığını bilememezliğin çaresizliğine düşüren şey; belkide binlerce yıldır içine düşürüldüğü kendini red etmeye yönelik zorlanımlardır. Bu kültürel kült, genetik, duygusul ve zihinsel geçişlerle kuşaktan kuşağa sıtma gibi yayılarak, sırıtan sinsi bir çaresizliğin suratı halinde insanın ruhuna sinmiştir. Bu öyle bir paradoxturki, pişmanlık kişiyi bazen huzursuz olduğu davranışlarından alı koyar gibi gözükse de gerçekte o asla bir seçim değildir. Kişi, ağır çevresel baskılar altında içinden gelen bir utanç ve korku duygusu ile davranışına ket vurabilir ama bu onun güvenli bir şekilde o deneyimden geçtiği ya da bilinçli bir seçim sahibi olduğunu göstermeyeceği gibi söz konunsu engeller ortadan kalktığı zaman kişi ket vurduğu davranışını daha saldırgan bir şekilde gerçekleştirebilir. Örneğin bir köpeğe istemediğiniz yere girdiği zaman birkaç kez sıcak su dökerseniz sıcak su köpeğin güdüsüne ket vurabilir ama bu köpeğin bunu bilinçli bir şekilde öğrendiği anlamına gelmez ve uyarıcı ortadan kalktığı zaman hayvan davranışına devam eder. Görüldüğü gibi, pişmanlık bir ket vurma meselesidir ve hayvanlara bile öğretilebilir. İnsan deneyiminde kişi tekrar yapmaktan engellendiği şeyi içsel olarak tekrar etmeye düşürülür ki bu insanın düşürüldüğü büyük bir tuzaktır. Bu içten içi yaşanan tekrar dalgaları öyle bir sarmala varır ki sonuçta kişi bu yumağın içinde kişi yolunu kaybeder. Doğasına bu kadar ağır darbe vurulan insan, artık doğasına uygun olmayan her dinamiğe açık hale gelir ve olmadık kaçık dürtülere saplanır.
Bu kaçıklık içinde ölü zihinmütiş bir sahtekarlıkla geçmişte var olmamış senaryoları yaşamış gibi yazmaya ve asla gösterime girmeyecek sahnelerde tekrar tekrar kişiyi(kendini) oynatmaya başlar ki neredeyse gerçeklik ve gelecek bağını yitirir. Kişi, kırık testinin altından sızan su gibi sürekli enerji kaybına uğrar.Çünkü gerçekte oyuncusuz, seyircisiz ve kendi gerçekliğinin de olmadığı zaman ve mekan mevhumundan yoksun onlarca yüzlerce sahnede kişi kendine oyun oynamaktadır. Görüldüğü gibi pişmanlık sadece içine itilmiş bir baskı durumudur. Zamanla içsel basınç o kadar artar ki ani bir patlama durumunda psikozdan, aklın yarılmasına; tecavüzden , cinnette, cinayete ve kişinin son durumda tekrar dibine kadar kendi içine dönme durumu olun intihara kadar varan durumlar açığa çıkar. Görüldüğü gibi pişmanlık bir seçim değildir. O, kişinin yaşamını asla tercihler düzeyine yükseltemez. Oysa yaşamda asıl olan seçimlerdir ve yaşamı tekrardan arındırıp tekamüle uğratan yegane şey de budur….(m.ali şirin tarih öğrt)