Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '14

 
Kategori
Futbol
 

Platini’yi gördüm, Türkçe konuşuyordu Platini, kaygılıydı!..

Platini’yi gördüm, Türkçe konuşuyordu Platini, kaygılıydı!..
 

Dün gece...

İstanbul Boğazı’nda güzel manzaralı bir mekan!..

Platini, Türkçe konuşuyor, renk cümbüşü içinde renkten renge giriyordu. Oysa Fransızlar için Fransızca vazgeçilmezdi. Yabancı sözcüklere yüz vermezlerdi, başka dilleri bilseler bile, “diplomatik dil”, onlar için Fransızca’ydı.

Platini’nin yanındaki “bildik sima”lar...

Platini, kızıyor, arada bir “lan”lı cümleler kuruyor.

Biri birine dedi ki:

“Bu Platini, 'lan' demesine diyor da, acaba bizdeki 'lan'ı mı, yoksa Fransızca’dakini mi demek istiyor, bir şey anladın mı?”

Öteki, berikine dedi ki:

“Bize kızdığına göre...”

“O zaman, niye doğrudan Fransızcasının Türkçesini söylemiyor?”

“Bilmem ki... Kibar adam ya'..”


*****

Platini’yi gördüm, Türkçe konuşuyordu Platini!..

“Buraya geldim, kafam karıştı, bu, ne iş? Yedik içtik, rakı da iyi kafa bulduruyormuş, kokusu olmasa...  Sizde konuşmak, önemli işler yapmak için kafayı bulmak gerekiyormuş!.. Bir kadeh daha...”

Platini, sonra dedi ki:

“Şu ‘polis fezlekesi’ bizim tek ve en büyük dayanağımız oldu. Avrupa’dan men cezalarını bunun üzerinden verdik. Devletin belgesiydi. Meğer, bir başka durumda ‘polis fezlekesi’ yok sayılmış, yetmezmiş gibi o ‘fezlekeleri’ düzenleyen ve gereğini yapmak isteyenler engellenmiş. Benim kafama yatmadı, o zaman niye öyle, şimdi niye böyle?”

Biri birine baktı, biri öbürüne, öbürü ötekine, öteki berikine...

Yine “çıt..” yok!

Sessizliği Platini bozdu:

“Bana olanları anlatacağınıza, Boğaz’da balıkla rakı iyi gider dediniz. Meğer, sizde halk, rakı demez, “aslansütü” dermiş. Atalarınız, “Büyük balık küçük balığı yutar” dermiş, öğrendim, ama gördüm, anladım ki... Küçük, büyüğü yutmak peşindeymiş!..”

Birinin boş boş bakışını beğenmedi:

“Ne bakıyorsun öyle?.."

(Boş bakan sevindi, kendisine “lan” denmedi diye...)

“Aslansütü”, Platini’yi iyice çarpmıştı.

*****

Platini’yi gördüm, Türkçe konuşuyordu Platini!..

Masaların üzerinden, havadan, yüksekten televizyon ekranları geçmeye başladı. Platini, farkına varınca birine dedi ki:

“Altyazıyı anladım da, tam anlamadım, ne demek o?”

Birini birine, biri öbürüne, öbürü ötekine baktı; öteki, alt yazıları açıklamaya başladı:

“Savcı.. Şey.. Başbakan, savcıya haber göndermiş,  yolsuzlukların üzerine gitmesin, yoksa... demiş, yani şey etmiş. Yani Savcı öyle diyor. Başbakan da demiş ki, savcı, iftira ediyor.”

Platini, “Hangi savcı?” dedi.

Öteki dedi ki:

“Hani vardı ya, o savcı, ‘polis fezlekesi’, ‘iddianeme’, şey,  işte o...”

Biri birine “Bak, gördün mü şu ekranı... Fenerbahçe, bir açıklama yapmış.” diye fısıldarken Platini duydu ve dedi ki:

“Ne dedin, ne dedin? O açıklamanın aynısını ve  benim dildeki çevirisini hemen istiyorum; yoksa...”

Herkes birbirinin yüzüne baktı.

Sessizliğini yine Platini bozdu:

“Fenerbahçe’nin açıklamasının son cümlesini okuyun bari...”

Kendisine “lan” denmediği için sevinen, erken davrandı, hemen okumaya başladı:

“Fenerbahçe’nin kararlılığı, ne bir af, ne de özel uygulama talebine yöneliktir. Fenerbahçe’nin vazgeçilmezi, elimizden alınmış adil yargılanma hakkının iadesidir ki, bu konunun her platformda takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.”

*****

Platini’yi gördüm, Türkçe konuşuyordu Platini!..

Biri, kopya çeken öğrenci gibi, kafasını önüne eğmiş, önüne bakıyor, ama neye baktığı görülmüyor. Bu durum Platini’nin gözünden kaçmadı, adam meğer, İPad'den bir haber okuyormuş. Platini, “Kaldığın yerden okumaya devam et, ama sesli.” dedi.

Ve o, devam etti:

“3 Temmuz operasyonu oldu. Aziz Yıldırım iki ayrı iddianameden bahsetti. ‘İddianameyi adliyede polis yazdı’ dedi. Bu o zaman kimse tarafından ciddiye alınmadı. Hatta komplo olduğu söylendi. a adam daha ifade vermemiş ama adresine Metris yazılmıştı. Polis tutuklanacağını önceden mi biliyordu? Polis müneccim miydi? Hukuksuz o kadar şey sayabilirim ki. İki cilt ansiklopedi olur.”

Platini, “Kim söylüyor bunu?” dedi.

Öteki, geveleyerek:

“ÖYM hakimi... Ergenekon, Balyoz gibi davalarda kararlara imza atan hakim..”

Platini mırıldandı, ama ne dediği anlaşıldı:

“Vay be!.. Demek ki, Aziz Yıldırım’ın daha ifadesi alınmadan tutuklanacağı belliydi, yoksa, evi dururken adresi niye hapishane verilsin? Oysa ben, şu çevremdekilere, söylenenlere, yazılanlara, 'fezleke'ye o kadar inanmıştım ki.. Yoksa,  ‘Eğer bir ülkede maçın sonucunu polis biliyorsa o ülkede futbol bizim için bitmiştir.’ ne diye diyeyim?”

Platini, kadehin altında kalanı da kafasına dikti:

“Bütün olup bitenin gerçek belgelerini istiyorum, bu işin ucu bana...”

Eli su bardağına gitti, sudan bir yudum aldı, sözünü bitirmek için ağzını yeniden açtı, “Ucu bana...” dedi ve ..

Müezzinin sesiyle uyandım.

Son söz:

Karabulutlar bir dağılsa da, gökyüzünü görsek!..

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..