Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Politika ve samimiyet

Politika ve samimiyet
 

Ben politikaya çok ilgi duyan, yakın takip eden biri sayılmam. İlgim en fazla gazete başlıklarını okumak, hadi bilemediniz alt başlıkları takip etmekle sınırlı sayılır. Zaten gerisi de bence teferruat, hatta safsatadır. Ayrıca politikacılık mesleğini anlayamam, aklım almaz. Gelişmiş olarak kabul ettiğimiz ülkelerde durumun nasıl olduğunu çok bilmem ama bir mühendisin, bir doktorun, bir işadamının eğitimini aldığı mesleği terk edip politikacı oldum diyerek partisinden maaş almasını (veya almak zorunda olmayacak kadar varlıklı olup da mesaisini maaşsız sürdürmesini) anlayabilmem mümkün değildir. Benim gözümde politikacılık bilgi ve tecrübe birikimin ile bir süre ülkene hizmet edip, daha sonra asıl mesleğine dönmen gereken bir mecra. Siz hiç hayatını idame ettirmek amacıyla meslek olarak apartman yöneticiliği (gerçi büyük sitelerde profesyonel yönetimler var ama benim bahsettiğim mahalledeki 10-20 dairelik apartmanlar), kanarya sevenler derneği yönetim kurulu üyeliği yapan birini tanıyor musunuz?

Politika bir halka hizmet alanıdır veya öyle olmalıdır. Bu ortamdaki kişilerin çıkar çatışmaları, uzun vadeli politik kariyer planları, birbirleriyle olan anlaşmazlıkları hizmetin önüne geçmemelidir. Konuyu getirmek istediğim nokta son anayasa paketi oylamaları. Bu konuda CHP'nin savunduğu gibi birbiri ile alakasız pek çok maddenin tek bir pakette oylanmasını ve gerekirse referanduma götürülmesini ben de kişisel olarak uygun olduğunu düşünmüyorum ve bu noktada 10-15 gün önce CHP'nin uzlaşı ile 8 maddenin ortak olarak meclisten çıkarılması ve kalan tartışmalı maddelerin referanduma götürülmesi (seçim öncesi veya sonrası) önerisini makul bir fikir olarak değerlendiriyordum. Bilindiği gibi AKP öneriyi her zamanki gibi bir açıklama bile gösterme gereği duymadan kestirip attı ve kabul etmedi. Hepimiz bundan sonra ne olduğunu biliyoruz. Mecliste oylamalar yapıldı ve 1 madde dışında tüm maddelerin halk oylamasına götürülmesi için gereken kabul sayısına ulaşıldı.

Bir politikacı olarak samimiyet neyi gerektirirdi. Öncelikle iktidar partisinin kazandığı seçim sonrasında “herkesi kucaklayacağız, biz sadece kendi seçmenlerimizin değil tüm Türkiye’nin partisiyiz” vaadini tutmasını gerektirirdi. Her ne sebeple olursa olsun halkın %50’den fazlasını temsil ettiği kabul edilen partilerin fikirleri dahi sorulmadan, uzlaşma aramadan bu kadar önemli bir karar sürecini yönetmek samimiyet ile bağdaşır mı? Ana muhalefet partisinin samimi olduğunu söyleyebilir miyiz? Anayasa oylaması öncesi sundukları öneri gerçekten olumlu, kendilerinin de desteklediği 8 maddenin meclisten hiçbir sıkıntı olmadan geçirilmesi ve kalanların halkoyuna bırakılması. Peki önerileri iktidar tarafından kabul görmeyince bu maddeler hakkındaki fikirleri mi değişti de mecliste ret oyu kullandılar. Bu konuda iktidarın onayına ihtiyaçları var mıydı? Muhalefetin sorumlu olduğu merci seçmenleri ve halk değil midir? Önceki önerilerindeki samimiyet görüntüsü ile bu bağdaştı mı? Üstelik de en kötüsü ana muhalefet partisi bu icraatı ile inisiyatifi eline alma fırsatını da tepti. Anayasa oylaması öncesi destekledikleri 8 maddenin meclisten geçmesini sağlasalardı aynı önerdikleri gibi halkın önüne gidecek 3 tartışmalı madde kalacaktı ki bu halkın referandum sırasında olabilecek kafa karışıklığının önüne geçilmesini sağlayacaktı. Bunun için iktidarın onayına gerçekten ihtiyaç var mıydı diye tekrar düşünmek lazım sanırım.

 
Toplam blog
: 14
: 894
Kayıt tarihi
: 22.04.10
 
 

36 yaşında ve doktorum. Yaş olarak yolun yarısını geçtiğim iddia edilse de ve pek çok iş alanında 35..