Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Nisan '10

 
Kategori
Futbol
 

Bilica, Arda, Sabri ve Etik

Bilica, Arda, Sabri ve Etik
 

Toplumda ahlaki değerler ile ilgili bu kadar karmaşanın, anlaşmazlığın olduğu başka bir dönem olmuş mudur acaba? Neyin toplum normlarına uygun, neyin uygunsuz olduğu konusunda 10 farklı kişiye anket yapsak neredeyse 10 farklı yanıt çıkacak. Futbol sahaları neredeyse tüm toplumun gözü önünde olduğu için bu mecrada yapılan tartışmalar anlaşmazlıkları göz önüne çıkarabilmek bir turnusol kağıdı görevi yapıyor adeta. Son 1o günün incelemesi bile etik tartışmalarının nasıl bir kaygan zeminde ilerlediğini gösterecektir.
Öncelikle Bilica olayıyla başlayalım. Saha içinde tatlı-sert (veya sert-daima sert) futbol müdahaleleri kabul edilebilir davranışlardır ve futbol oyun kuralları içinde bunun cezaları bellidir ve bu cezalar uygulanmaladır, bazen uygulanmaktadır. Ancak bazı durumlar vardır ki oyun kurallarını yazanların bile aklına gelmez ve işte o noktada bireylerin vicdanı ve etik anlayışlarının gündeme gelmsi gerekir. Konu pek tabii ki Bilica'nın Kadıköy'deki kazı çalışmaları. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki sıkı bir Fenerbahçe taraftarı sayılarım ve Bilica'nın bu eylemini etik kurallara saygısı olan bir futbol seyircisi, bir taraftar olarak kabul etmem mümkün değil. Zaten toplumun çoğunda, Fanatik Fenerliler ve Fenerbahçe yönetimi dışında bu harekete tepkiler olmuştur. Bu eylemin daha önce diğer takımlardaki oyuncuların yine ahlaki olmayan eylemleri ile karşılaştırılması anlamsız ve yersizdir. Bir futbol seyircisi ve taraftara olarak Fenerbahçe teknik direktöründen yönetimine kadar bu eyleme haklı kılıflar uydurularak mazur gösterilmesini kınıyorum. Şampiyonluk yolundaki bir takımda dengelerin bozulmaması hesaplanıyor ise de yapılan yanlıştır. Önce bu eylem cezalandırılır, gereği yapılır, ardından şampiyonluk açısından gereken destek tüm takım bireyleri gibi bu bireye de verilir. Milyon dolarlar dönen bir sektörde olası sonuçlardan korkuluyor olsa bile yapılması gereken kararlı duruş budur. Bu haraket mazur görülüyor ise izin gününde, kendisinden başka kimseye zararı olmayan bir eylem (kendi içinde ahlaki olup olmadığı tartışılır, ancak özel hayat her daim dokunulmaz olmalıdır) nedeniyle takımdan uzaklaştırılan veya ceza alan Kazım ile Önder'e uygulanan yaptırımları açıklayamazsınız. Kazanmak her şey değildir düşüncesi taraftarından yöneticisine hepimizin içine işlemedikçe spordan bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Ahlaki normların uyuşmadığı ve bence gerçekten anlaşılması bile mümkün olmayan bir diğer olay Arda'ya olan seyirci tepkisi. Sezon başından beri kendini aştığı söylenen, varını yoğunu sahaya koyduğunu gördüğümüz bu genç-gerçekten genç bireyin kız arkadaşına jest olması için muhtemelen en fazla 1000-2000 TL vererek sinema kapatıp film izlmesinin yarattığı tepkiyi anlamak gerçekten imkansız. Üstelikte bu tepkiyi göstermek için alem yaptığı iddia edilen (ki bu da özel hayattır, ertesi gün idman yoksa kimseyi ilgilendirdiğini düşünmüyorum) Jo ile aynı kefeye konup bunun hakkında şarkı bestelenmesi akıl alır gibi değil. Bu konudaki en komik yorumlardan birini yapan kişi ise Beşiktaşlı eski bir futbolcu, yöneticidir ve bugünün futbol yorumcusudur. Bu kişi Arda'yı uyarmakta, kendisinin de aynı yollardan geçtiğini, şöhretli bir kadın ile beraber olmanın getirdiği sakıncaları televizyon ekranlarından paylaşmaktadır. Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun ve şunu söyleyin, mesleği nedeniyle olsa bile gece klüplerinde sabahlara kadar program yapan kişiyle Arda'nın beraber olduğu sevgilisini nasıl aynı kefeye koyabilirsiniz? Bu genç, paralı ve yakışıklı adamın bir sevgilisi olmasa şaşırmamız gerekmez mi bir anormallik olmasın diye?
Tüm bu konular ile Sabri'nin ne alakası var diyeceksiniz. Futbol sahalarında zaman zaman yaptığı agresif hareketler nedeniyle sempatik bulmadığım bir futbolcu olmakla beraber, bu zatta genç ve sağlıklı bir bireydir. Yapılan takım aşkı, etik, iş ahlakı vb. tartışmaları bu genç adamın da kafasını öyle bir karıştırmış olmalı ki evlendiğinin ertesi günü izinli olmasına rağmen sabahın köründe herkesten önce idmana geliyor. Doğal olan, mantıklı olan bu mudur sizce?
Son söz olarak bu bahsedilen bireylerin her birinin kazanmakta olduğu aylık paraları belki pek çoğumuz yaşantımız boyunca bir arada göremeyeceğiz ki bu durum onların sırtına bazı sorumlukları doğal olarak yüklemektedir. Ancak bu genç insanların sorumlulukları saha içi ile sınırlıdır. Boş zamanlarını nasıl geçirdikleri, hayat görüşleri hiç birimizi ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir. Nasıl ki bir doktor ameliyatı olmayan günler içki içebiliyorsa, öğretmen izin gününde kız arkadaşı ile dolaşabiliyorsa aynı haklara futbolcular da sahiptir. Yeter ki saha içinde meslek ahlaklarını ve performanslarını yeterli biçimde gösterebilsinler.

Bir son söz daha, futboldaki etik üzerine spor basınından, ekonomi yorumcularına yüzlerce kişi fikrini beyan ederken Siirt'teki dehşet verici olayların sadece 3-5 kişinin gündemine gelmesi bile ahlaki değerler konusundaki garip tutumun bir yansıması bence

 
Toplam blog
: 14
: 894
Kayıt tarihi
: 22.04.10
 
 

36 yaşında ve doktorum. Yaş olarak yolun yarısını geçtiğim iddia edilse de ve pek çok iş alanında 35..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara