Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Politikacıdan bir fıkra

Politikaya girip kısa bir sürede ayrılan adama arkadaşları:

— Sen hep politikayı ve politikacıları eleştirirdin; yine de politikaya girdin. Fakat anlayamadığımız; girmenle çıkman bir oldu. Bu ne iştir? İçeride neler oldu, ne gördün, ne yaşadın? Tecrübelerini bizimle paylaşır mısın?

Diye sordular.

Adam:

— Valla ne deseeem, ne anlatsam bilmem ki? Bizim dışımızda; bir başka alem… En iyisi; bir mesele anlatayım da her kes kendi cevabını bulsun.

Dedi ve anlatmaya başladı:

50’li yıllar. Genç iki kafadar evden kaçıp Adana’ya giderler. O zamanlar Adana, Doğu’nun İstanbul’udur. Gezip tozarlar, hoşça vakit geçirirler… Bir Pazar günü Lunapark’a giderler. Dönme dolaba binerler. Hedefe tüfek, sigaraya halka atarlar. Garip kılıklı, garip suratlı palyaçoları seyrederler. Hiç görmedikleri hayvanları izlerler; kimi tuhaf, kimi çirkin, kimi ürkütücü, kimi garip sesler çıkartan, bir kısmı da sevimli… ama hepsi de kafeslere kapatılmış.

Derken; bir çadırın önünde bulurlar kendilerini: “Giriş 25 Kuruş”!? (Çok para!) Kapıda duran kısa, kara, kuru ve çirkin adama:

— Gardaş! İçerde ne var ki 25 Kuruş istiyorsunuz?

Diye sorarlar.

Adam, topuktan tepeye süzerek umursamaz bir edayla:

— Gir ki göresin!

Der.

Bizimkiler şaşkın, aşağılanmış; gururları incinmiş… Biri diğerine:

— Hadi! Buradan gidelim oğlum… İçeride görmeye 25 Kuruş edecek ne ola ki?

Der ve gözleri arkada uzaklaşırlar oradan.

Ortalıkta dolaşmaya başlarlar… Bir müddet sonra yine o çadırın önünde bulurlar kendilerini:

— …!???

İçlerine kurt düşmüştür... Bir kenarda beklerler. Çadırdan çıkan birine soracaklardır içerde neler olduğunu. Derken bir adam gelir, 25 Kuruşu verir ve çadıra girer. Bizimkiler pusuda, adamın dışarı çıkmasını heyecanla beklerler. Bir dakika ya geçmiş ya geçmemiştir ki; Adam çadırdan dışarı fırlar. Gözler fal taşı gibi açılmış, surat kıpkırmızı ve allak bullak… Bizimkiler Adama usulca yaklaşıp:

— Gardaş! Söyle hele; içerde ne vardı, ne oldu?

Diye ürkek bir ağızdan sorarlar. Adam:

— Gir ki göresin!

Diye boğulmaklı cevap verir. Bizimkileri merakla karışık bir korku da sarmıştır artık. Ama dedim ya; içlerine kurt düşmüştür bir defa. Cesaretlerini toplayıp kapıdaki adama yanaşırlar tekrar. Edalı bir ağızla:

— Gardaaaş! İçerde ne olduğunu sen söyle, sana 10 Kuruş verelim.

Derler. Adam aynı aşağılayıcı bakışla:

— Gir ki göresin!

Diye kesin cevabını verir.

İçeride ne olduğunu ya da ne olup bittiğini anlamanın tek yolu kalmıştır: Bastır parayı, gir içeri. Daha cesur olanı ki o ayartmıştır diğerini; Adana’ya kaçma konusunda:

— Gardaş! En iyisi mi; içeri birimiz girsin, gelsin diğerine anlatsın.
— Heee… oluuur. İstersen ben girerim.
— E niye Oğlum! Biz korkak mıyız? Biz giremiyor muyuz içeri?
— E niye kızıyorsun Gardaş! Öyleyse sen giiir.

25 Kuruşu aralarında tamamlarlar ve daha cesur olan çadıra gireeer…

Çadır boş. Ne bir hayvan, ne bir insan ne de bir eşya… Derken; bir çıngırak sesi duyulur. Perdelerin arasından, kırmızı pelerine sarınmış, kendisinin nerdeyse iki katı irilikte, dev gibi siyah bir adam çıkar. Bizimki oldukça şaşkın… Arap, tüm beyaz dişlerini gösterecek şekilde hınzır hınzır sırıtmakta… Bizimkine:

— Bana bak len!

Der hınzırca.

— Eğer, içerde gördüğünü dışarıda söylersen aha bu…

Dediği an pelerinin önünü açar...

Gördüğü şey karşısında dehşete düşen bizim Cesur, şaşkınlığı geçer geçmez can havliyle kendisini çadırdan dışarı atar. Diğeri koşar gelir yanına:

— Ula Gardaş Bu ne hal? Gözlerin dışarı pırtlamış… Ne gördün içerde?

Diye sorar. Cevap çok kısa ve kesindir:

— Gir ki göresin!

Bekir Ali

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..