Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Eylül '13

 
Kategori
Futbol
 

Potuk farkıyla

Potuk farkıyla
 

Fenerbahçe dün akşam aslında ligin devamı açısından her ne kadar 4. haftada da olsak çok önemli bir deplasmandan çok önemli bir 3 puan aldı. Hem beklenmedik bir şekilde favori konumuna gelen Beşiktaş'la puan farkını korudu hem de Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada 3 puan alarak geçtiğimiz yıllarda yapamadığını yaptı. Çünkü bu puanların değeri Mayıs ayında daha net anlaşılacak. Öte yandan da Galatasaray'da Fatih Terim krizi devam ederken bu akşamki Real Madrid, ardından haftaya Beşiktaş maçlarında Galatasray'ın puan kaybetmesi bana kalırsa çok muhtemel. Bir anda puan farkı Galatasaray'la 9'a çıkabilir.

Fenerbahçe sahaya Sivasspor maçının kadrosuyla çıktı. Sivas karşısında 5 gol atan takımı sanırım birçok teknik adam bozmaz. Ancak buna karşılık tweet olayıyla gündeme gelen Sow, Ocak'ta Corinthias'a gideceği söylenen Baroni ve yeni transfer Kadlec de tekrar tribüne gönderildi. Fenerbahçe ilk 15 dakika Ersun Yanal'ın istediği oyunu gerçekleştirerek ayağa paslarla hızla hücuma çıktı ve pozisyonlar da buldu. Bunda en büyük etken de oyuncuların yardımlaşarak birbirlerin daha yakın oynaması ve orta sahadaki tempo. Ancak Fenerbahçe pozisyon üretmesine rağmen ligin şu ana kadar en çok şut atan takımlarından biri olan Kasımpaşa da özellikle Viudez, Babel ve bazen de Castro ile özellikle kenarlardan içe kat ederek ya da ortalarla pozisyon yakalamaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Ancak 19. dakikada yanlış bir faul kararı ile gelen serbest vuruşta defanstan çıkıp gelen Donk bana kalırsa önce Selçuk'un sonra Volkan'ın hatasında golü buldu. Çünkü Donk gibi uzun boylu bir defans oyuncusu serbest vuruşta 6 pas diye tabir edilen bölgede olmasa da kesinlikle yalnız bırakılamaz. Bknz.
 
Dikkat edilirse de en yakınında Selçuk Şahin var. Selçuk'un Donk'a vuruş pozisyonu aldırmaması gerekirdi. Topa vurulurken Donk'u kontrol ediyor ancak daha sonra pozisyona dalıyor ve uzaklaşıyor. Ardından Donk çok rahat bir vuruşla golü atıyor.Bu dakikadan sonra Fenerbahçe konsantrasyonunu yitirdi. Topu kaleye ilk 15-20 dakikadaki gibi hızlı, ayağa doğru paslarla götüremedi. Bu da oyunun kontrolünü Fenerbahçe'den ortaya doğru getirdi. Kalesinde birkaç pozisyon gördü. Hatta bunlardan en önemlisi belki de maçın en önemli anı Egemen'in 2'ye 1 pozisyonda Scarione ile topun arsına girerek golü önlemesiydi. Maçın bir anda 2-0'a gelmesi evinde oynayan Kasımpaşa'yı çok rahatlatırdı. Fenerbahçe 30. dakikada golü bulduktan sonra da çok fazla oyun anlamında birşey değişmedi. Özellikle kanat oyuncuları Babel, Viudez ve onların ortasında oynayan Scarione çok süratli, çabuk, yetenekli ve adam eksiltebilen futbolcular. Özellikle kontra ataklarda çok hızlı hücum gerçekleştirebiliyorlar. Ki zaten ofansif kanat oyuncularının da en büyük özellikleri budur.

Yıllardır 4-2-3-1 düzeninde sahaya dizilen Fenrbahçe'nin en büyük zaaflarından biri ofansif kanat oyuncularının kanat beklerine yardım etmemesi. Aykut Kocaman bile sırf bu sebepten Stoch ve Dia'yı birlikte oynatamıyordu. Baktığınız zaman Kuyt her ne kadar da istekli görünse de ikinci golde Caner'i Viudez'le baş başa bırakarak Viudez'in önce Caner'den sonra Meireles'ten sıyrılmasına ardından orta yaparak gol attırmasına neden oluyor. Bknz

Bir diğer zaaf da orta sahanın göbeğinde oynayan Selçuk ve Meireles ikilisinin yeterince ısrarcı ve ısıran futbolcular olmaması. Her ne kadar ortalama 10 km koşsalar da kanat ataklarında defans yaparken kenarlara yeterince yaklaşmadıkları için Gökhan Gönül ve Caner yalnız kalıyorlar. Maç boyunca dikkat edilirse Kasımpaşa en çok kanatlardan ataklarda başarılı oldu.
 
İkinci yarıda ise Kasımpaşa önde olmanın verdiği rahatlıkla ister istemez geri yaslandı ve Viudez, Babel ve Scarione ile kontra atak girişimlerinde bulundu. Bunda etkili de oldular. Ancak ilk yarıda isteksiz görünen Volkan çok önemli iki kurtarışıyla ön plana çıktı.
 
Mustafa Denizli'nin sevdiğim bir lafı var. "Her teknik direktör kulübesinde maça sonradan dahil olup maçın kaderini değiştirecek bir yıldız oyuncuya sahip olmak ister." diyor. Fenerbahçe'nin kulübesinde ise bunu yapabilecek iki isim var. Salih ve Alper. Salih daha çok kendinden emin yapısı, yavaşlığı ve paslarıyla Alex'i andırsa da Alper de cesur, dikine topla bir anda dribbling yapabilen takımı ateşleyen bir yapıya sahip. Oyuna girdiğinde varlığını çok çabuk hissettirebiliyor. Bir zamanların Tuncay'ını andırıyor bana. Ersun Yanal'ın en sevdiğim yönü ise risk alabilmesi ve oyuna hızlı müdahalesi. 70. dakikayı beklemeden Sivas maçının kahramanı olarak görünen ama dün gece varlık gösteremeyen Holmen'i alarak Alper'i oyuna dahil etti Ersun Yanal. Zaten birkaç dakika sonra oyunun çehresi değişmeye başladı. Fenerbahçe oyuna ağırlığını koymaya başlamasına rağmen Ersun Yanal bir risk daha aldı. 73. dakikada Selçuk'u çıkararak yerine Mehmet Topuz'u koydu. Ön liberoda da Meireles'i yalnız bırakarak Topuz'u ön orta sahaya aldı ve kapanan Kasımpaşa defansını kalabalık orta saha ile açmak istedi. Bu değişiklik de meyvesini verdi ve gecenin yıldızı Caner'in bindirmelerinden birinde Webo alışılagelen kafa gollerinden birini daha atarak maçı dengeye taşıdı. Kasımpaşa psikolojik olarak geriye yaslanmanın cezasını da 3. golle ödedi.
 
Fenerbahçe dün gece Ersun Yanal'ın öncelikle Alper Potuk hamlesi, ve devamındaki doğru oyuncu değişiklikleriyle çok önemli bir virajı döndü. Eğer bu maç kaybedilseydi sümen altındaki Sow gerginliği, Baroni rahatsızlığı ve Aziz Yıldırım'ın adaylığı gibi birçok konu tekrardan gündeme gelecekti. Şimdi hiç olmazsa Fenerbahçe'nin ve Ersun Yanal'ın bu problemleri çözmek için zamanı var. Ama Sow her ne kadar da yeterli antrenman verilerini tutturamıyor olsa da kesinlikle rahat geçeceğine inandığım Elazığ maçında oynatılmalı. Çünkü Sow bir yıldız ve o da bunu biliyor.

 
Toplam blog
: 14
: 93
Kayıt tarihi
: 13.08.13
 
 

Hayatın hızlı akışı içinde bir tutam soluklanarak etrafına bakan ve aslında herkesin her gün fark..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara