Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Ocak '13

 
Kategori
Tarih
 

Priamos'un oğlu Paris'in, Menelaos'un karısı Helena'yı kaçırması yüzünden çıkmış ve on yıl sürmüş.

Truva Savaşı

Kadın ne kadar önemli bir varlık.

Her anlamda önemli... Bir çok şeyin başlangıcı, devamı ve sonu olanda kadındır ve kadındadır.

Truva savaşının kadınlar yüzünden çıktığını okuduğumda aklıma kadınların ne kadar önemli olduğu bir kez daha geldi.

Önemli elbette… Bazen güzellikte bazen şer de tabiki bazende hayırda. Bakın dünyanın en büyük savaşlarından biri olarak bilinen Truva savaşının sebebi de kadınlarmış.

Başta üç kadın çorbayı kazana koymuşlar, sonra bir başka kadında tuzunu biberini ekmiş.

Yunan Mitolojisi ile ilgili üç kitabım var… İkisi yayınlandı biri de yayınlanmak üzere beklemekte. Üstelik dört kitabımında ön hazırlıkları bitmiş, son olarak benim bir kez daha elden geçirmemi bekliyorlar. Bu yaz Allah kısmet ederse yapacaklarımın arasında olacak. Mitoloji benim çok sevdiğim bir dal. Masalı severim, efsaneyi severim, tarihi zaten severim. Anlatıları dinlemekten, okumaktan büyük keyif alırım.

Mitolojideki önemlilerden biri de Truva Savaşı ve Truva Atı olduğuna göre bu gün sizlere bu konudan söz etmek istiyorum.

Önce nasıl kadınlar yüzünden çıkmış bu savaş ona kısaca değinerek başlamalıyım.

Kadın ve Güzellik…

Aman yarabbi ne kadar önemlidir biz kadınlar için güzellik. Hatta kim daha güzel, en güzel en - en güzel adı altında yarışmalar yapılır, kraliçeler seçilir. Tabi bu sadece şimdilerde değil taaaa eskilerde de güzellik kavramı vardı, kim daha güzelin de kıskançlık krizleri vardı…

Zeusun eşi Hera;

Kızları; Aphrodite ve Athena.

Bu üç kadın güzellikleri ile ilgili yarıştalarmış.

Tabi bu yarış kıskançlıklarından dolayı ciddi hal de almış.

Kral Peleus ile yeni karısı deniz perisi Thetis'in düğünlerinde olanlar olmuş.

Bütün bu ateşleri körükleyen birileri de her daim olur. O sadece kıskanç biri değildir aksidir, uyumsuzdur, kötü kalplidir…

İşte böyle biri olan Uyumsuzluk tanrıçası Eris düğüne davet edilmeyince kızmış.

Kutlamaya gelmiş, yanında da bir altın elma varmış.

Getiren kurnaz;

Oradaki ‘en güzel kadına’ bir armağan olduğunu söylemiş…
Hera, Aphrodite ve Athena bu elmanında, ünvanında kendisine verilmesini istiyorlarmış.

Bunun için tartışmaya da başlamışlar.

Sonunda elmayı kimin alacağına Zeus karar versin denilmiş.

Zeus böyle bir şeyi üstüne almak istememiş.

Oda topu Truva Kralının yakışıklı oğlu Priamos'a atmış.

Kadınlar kendilerini seçmesi için Paris’e bir sürü vaatlerde bulunmaya başlamışlar.

Hera:

Ona sonsuz güç vermeyi vaat etmiş…

Athena:

Savaşta büyük başarılar vereceğini tarihi zaferler yaptıracağını da vaat etmiş.

Aphrodite;

Dünyanın en güzel kadının aşkını vaat etmiş.

Paris, aşkı seçmiş.

Altın elmayı Aphrodite'e vermiş.

Bundan sonra olanlar:

Paris Troya’ya dönünce kendisini Sparta’ya elçi olarak atanmasını istemiş ve başarmış.

Tabi Aphrodite boş durmamış, gücünü kullanmış ve Helena'yı Paris'e âşık etmiş.

Helena o zamanlarda dünyanın en güzel kadınıymış.

Ama Helena evliymiş.

İkisi kaçmışlar üstelik Menelaos'un servetinin büyük bir kısmınıda yanlarında kaçırmışlar.

Savaş başlıyor.

Sparta kralının karısını ve servetini geri almak üzere Troya'ya karşı  ‘bin gemi’ gönderen Yunanlılar'ın açtığı on yıl sürecek olan savaş başlamış olmuş…

Birde Troya atı vardır ki; savaşın kazanılmasına sebep işte o attır.

*    Burada ciddi bir aldatma ve yanıltma var…
Yunanlılar’ın yaptığı tahtadan at!

*      

*     Athena'ya bir armağan olarak Troya kapılarında bırakmışlar…

*     Yunan ordusu sanki! Helena'nın kaybını kabul etmişler gibi geri çekilmişler.

*     Troyalılar zaferi kazandıklarını sanmışlar.

*     Bu büyük hediyeyi de içeri almışlar. Aşılmayan kapılarını kendileri açmışlar.

*     Düşmanı kendi elleri ile içeriye atın içinde taşımışlar.

*      

*     Gecenin geç saatinde atın içindeki Yunan askerleri sessizce attan çıkmışlar, kapıları dışarıda bekleyen askerler için açmışlar.

*      

*     Kazandıklarını sandıklarından rahatça uykularında olan Troya’lı erkekleri öldürmüşler.

*     Kadınları da köle olarak almışlar.

*     Helena da Yunanlılar tarafından yakalanıp kocasına iade edilmiş…
http://www.izafet.com/clear.gif

*     Hikâye bu…

*     Kadınlar ah kadınlar!

*      

*     Bunun filmi de yapıldı…

*     Truva 2004 yılı yapımı sinema filminde İlyada destanı ele alınmış.

 

Sinemalarda Troy oynadığı zamanlarda büyük ilgi görmüştü…

Brad Pitti – Diane Kruger – Peter O’toole – Eric Bana – Orlondo Bloom

Brad Pitti izlemek için bile sinema salonları dolup boşalmıştı. Büyük bir savaş filmiydi. Çok güçlü bir kadrosu vardı. İzleyenler konu hakkında bilgi sahibi olmuşlardı.

O filmde en azından Trova Atını öğrenmiştik.

Ben Çanakkale’ye gittiğimde o atın önünde resim çektirmiş haberini de yapmıştım. O atın filmde kullanılan atmış, bize yani Çanakkale’ye hediye edilmiş…

Truva savaşı da Truva Atıda önemli…

Bu efsane gerçekten çok heyecanlı…

 

Nazan Şara Şatana

 

Truva'nın mitolojik bir kent olduğu düşünülürken, 1870yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemanntarafından başlatılan ve ikinci dünya savaşından önce Amerikan arkeolog Blegen tarafından gerçekleştirilen kazıların sonucu olarak,

Çanakkale Boğazı'nın güney sahillerinde,

Küçük Asya'nın kuzey batısındaki Troas bölgesinde bir sırtın üstünde bugünkü Çanakkale'nin birkaç kilometre güney batısındaki Hisarlık tepesinde dokuz kere yıkılıp yeniden kurulmuş çok eski bir şehir bulunmuş.

 

Truva, deniz baskınlarından korunacak kadar içeride olmasına karşın Helespontos (Çanakkale)ile Karadeniz’i bağlayan ticaret yoluna hâkim olacak kadar denize yakın bulunuyordu.

Her yıkılışında yeniden yapılmış bu önemli ticaret şehrinde dokuz tabaka meydana çıkarıldı.(alıntı)

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=_daA3ghvG3k

   
   
   

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara