- Kategori
- Kişisel Gelişim
Psikoloji, kişisel gelişim, Doğan Cüceloğlu ve bilim adamı olmak…

“Futbol, basketbol, din bilgisi, medya ve siyaset… Bu alanların ülkemizdeki ortak kaderleri; haklarında konuşmak için bir şey bilmeye gerek görülmemesi. Oturduğunuz mahallede rast gele bir kahvehaneye girseniz, herhangi bir masaya misafir olduğunuzda yukarıdaki alanlarda, hiç nefes almadan sizinle konuşan insanları görürsünüz. Sadece kahvehanede mi? Camide, cemaat arkasında namaz kıldığı imamdan dini konuları daha iyi bildiğini düşünür. Her hangi televizyon programını açtığımızda tiyatrocuların en karmaşık konularda fetva verdiğini görürsünüz. Hayatında hiç haber yazmamış, bir medya kuruluşundan içeri girmemiş biri medyayı eleştirebilir, hatta bu konuda kitap yazar. Siyaset konusunda bir şey yazmaya gerek bile yok. Bizim, millet olarak 2 kişi bir araya geldiğimizde devlet kurtarma hastalığımız malumdur. Yukarıdaki alanlara son yıllarda neredeyse birbiriyle aynı olan bazı alanlar daha eklendi ki, bunlardaki fecaat komedi halini aldı. Diğer alanlarda herkes konuşurdu, burada ise herkes kitap yazıyor ve uzman. Sanırım bu alanları tahmin etmeye başladınız. Rehberlik, psikolojik danışmanlık ve kişisel gelişim alanlarından bahsediyorum. Biliyorsunuz kişisel gelişim konusunda uzman olmak hiç de zor değil. Yapmanız gereken alanla ilgili 4, bilemediniz 5 kitap okumak. Aradan birkaç yıl geçince de kitabınızı yazarsınız. Üniversitede eğitim almanın pek bir ehemmiyeti yok.”
www.rehberlikportali.com“un, Türkiye”ye psikolojiyi, daha iyi yaşamayı ve kişisel gelişimi sevdiren Doğan CÜCELOĞLU ile yaptığı ve birkaç gün önce yayımladığı söyleşinin girişinde yazıyor, yukarıdaki cümleler… Belki bu alanlara bir de “eğitim” eklenebilirdi. Zira konu eğitim olunca da konuşan çok…
Rehberlik Portalı, eğitim ve rehberlik alanında hizmet veren ilkeli ve prestijli sitelerden biri. Çok samimi bir söyleşi gerçekleştirmiş sayın Doğan CÜCELOĞLU ile…
Cüceloğlu, psikoloji alanının bilim adamı olarak evliliği ve boşanmasının temel nedenine vurgu yapıyor… Hayatında yakaladığı farkındalıkları insanımıza da öğretme sorumluluğu taşıdığını ifade ediyor…
Özellikle Türkiye”de ne derece bilim adamı yetiştiği ve beyin göçünün nedenleri hususunda önemli noktalara dikkat çekiyor…
Cüceloğlu, psikoloji ve kişisel gelişim alanlarında laçkalaşmanın oluştuğunu, birkaç kitap okuyanın kendini kişisel gelişim uzmanı ilan ettiğini, kişisel diyalogları sayesinde master doktora yapanların kendilerine hayırları yokken, öğrenci yetiştirmeye katlıklarına dikkat çekiyor. Ve o, bu cılkını çıkarmayı, kötü niyetle değil ama özür dileyerek “Türkleştirmek” olarak tanımlıyor ve alanı Türkleştirdiğimizi ifade ediyor.
Türkiye”de gerçek bilim adamı ile unvandan (titr) ibaret bilim adamını ayırt edecek kriterlerin oluşmadığına dikkat çekerek, ülkemizde titr (unvan) elde etmenin kolay olduğuna dikkat çekiyor. Belki de bu durumu entelektüel bir şekilde protesto etmek için, kendisi eserlerinde titr (unvan) kullanmıyor.
Cüceloğlu, yurt dışına eğitim amaçlı giden akademisyenlerimizin neden orada kaldıkları yada ülkemize geldiklerinde kısa süre sonra neden yurt dışına çıkarak çalışmalarını orda sürdürdükleri konusunda, kendisini de yıllarca yurt dışında hizmet vermesi eleştirileriyle birlikte değiniyor.
Doğan Cüceloğlu”nun dikkat çektiği ve samimice açıkladığı konular elbette ki, bunlarla sınırlı değil ve söyleşiyi tamamiyle buraya almak da etik değil. Fakat www.rehberlikportalı.com sitesindeki bu güzel çalışmayı okumanızı mutlaka tavsiye ediyorum…